Bursa'nın İznik İlçesi'nde medfun bulunan Osmanlı dönemi alim ve müderrislerinden Davud-i Kayseri'nin aranan mezarı bir evin altından çıktı.
İznik Kaymakamı Hüseyin Avcı, dönemin büyük tasavvuf ehli Davud-i Kayseri Hazretleri'nin mezarını bulmak için seferber oldu. Eşrefzade Mahallesi Davud-i Kayseri Sokağı'nda kabri aranan Kayseri'nin yattığı yerin tespiti için, 60 yıl önce çocukluğu buralarda geçen İsmail Aydın'ın görüşüne başvuran Avcı, mezarın şu an bir evin altında kaldığını öğrendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca ilçede bulunan türbelerin onarımı için ödenek gönderildiğini hatırlatan Avcı, Davud-i Kayseri ve Alaeddin-i Mısri Hazretleri'nin kabrinin onarımı için de para aktarıldığını belirtti. Kaymakam Avcı, Davud-i Kayseri'nin kabrinin tapulu bir evin altında olduğunu öğrendiklerini, kabrin hemen doğusundaki boşluğa makam türbesi yapılacağını söyledi. Davud-i Kayseri, kendisini yetiştirdikten sonra Kahire'ye gitti. Bir süre burada da eğitim gördü. 4 yıl kadar kaldığı Kahire'den Kayseri'ye döndü. İlim aşkı ve çabası, onu dönemin şöhretli alimi Abdulrezzak Kaşani ile görüşmek için İran yollarına düşürdü. Ondan tasavvuf dersleri aldı. Böylece din ilimlerinde hem de dünya ilimlerinde büyük şöhret oldu. Konya, Aksaray ve Bursa'ya gitti. Yazdığı eserlerle şöhreti Anadolu sınırlarının dışına taşmaya başladı. Bunun üzerine 1336 yılında Orhan Gazi kendisini İznik'e çağırdı. Günlük 30 akçe maaşla burada kurduğu Osmanlılar'ın ilk medresesine başmüderris tayin edildi. 15 yıl süreyle çalıştığı bu medresenin sistemini kurdu. Böylece Osmanlılar'da medrese eğitiminin temeli fiziki olarak Orhan Gazi, ilmi olarak da Davud-i Kayseri tarafından atılmış oldu. Davud-i Kayseri'nin Osmanlı medrese eğitim sistemine verdiği disiplin asırlarca devam etti. Dünya çapında binlerce ilim adamı, sanatkar ve edebiyatçı yetişti. Bu bakımdan Davudai Kayseri'ye o dönemlerde din ve milletin şerefi anlamına gelen "Şerefü'd din ve mille" lakabı verildi. Tasavvuf yönündeki bilgisi ve yaşayışından dolayı şeyh ve Hanefi mezhebinde olduğu için de kendisine El Hanefi gibi unvanlar verildi.
İznik Kaymakamı Hüseyin Avcı, dönemin büyük tasavvuf ehli Davud-i Kayseri Hazretleri'nin mezarını bulmak için seferber oldu. Eşrefzade Mahallesi Davud-i Kayseri Sokağı'nda kabri aranan Kayseri'nin yattığı yerin tespiti için, 60 yıl önce çocukluğu buralarda geçen İsmail Aydın'ın görüşüne başvuran Avcı, mezarın şu an bir evin altında kaldığını öğrendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca ilçede bulunan türbelerin onarımı için ödenek gönderildiğini hatırlatan Avcı, Davud-i Kayseri ve Alaeddin-i Mısri Hazretleri'nin kabrinin onarımı için de para aktarıldığını belirtti. Kaymakam Avcı, Davud-i Kayseri'nin kabrinin tapulu bir evin altında olduğunu öğrendiklerini, kabrin hemen doğusundaki boşluğa makam türbesi yapılacağını söyledi. Davud-i Kayseri, kendisini yetiştirdikten sonra Kahire'ye gitti. Bir süre burada da eğitim gördü. 4 yıl kadar kaldığı Kahire'den Kayseri'ye döndü. İlim aşkı ve çabası, onu dönemin şöhretli alimi Abdulrezzak Kaşani ile görüşmek için İran yollarına düşürdü. Ondan tasavvuf dersleri aldı. Böylece din ilimlerinde hem de dünya ilimlerinde büyük şöhret oldu. Konya, Aksaray ve Bursa'ya gitti. Yazdığı eserlerle şöhreti Anadolu sınırlarının dışına taşmaya başladı. Bunun üzerine 1336 yılında Orhan Gazi kendisini İznik'e çağırdı. Günlük 30 akçe maaşla burada kurduğu Osmanlılar'ın ilk medresesine başmüderris tayin edildi. 15 yıl süreyle çalıştığı bu medresenin sistemini kurdu. Böylece Osmanlılar'da medrese eğitiminin temeli fiziki olarak Orhan Gazi, ilmi olarak da Davud-i Kayseri tarafından atılmış oldu. Davud-i Kayseri'nin Osmanlı medrese eğitim sistemine verdiği disiplin asırlarca devam etti. Dünya çapında binlerce ilim adamı, sanatkar ve edebiyatçı yetişti. Bu bakımdan Davudai Kayseri'ye o dönemlerde din ve milletin şerefi anlamına gelen "Şerefü'd din ve mille" lakabı verildi. Tasavvuf yönündeki bilgisi ve yaşayışından dolayı şeyh ve Hanefi mezhebinde olduğu için de kendisine El Hanefi gibi unvanlar verildi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.