Dar gelirli kesim için kullanılabilir gelir düzeyinde meydana gelen azalma aynı miktarda tüketimde de bir azalma yapacaktır. Gelirin kaynağı üretimdir.
Üretim düzeyi de tüketim miktarına bağlıdır. Yeterli tüketim olmadığında üretim düzeyi düşeceği için gelir düzeyinde de azalma olacaktır. Her ne kadar tüketimin sebebi elde edilen gelir gözükse de, elde edilen gelirin sebebi de tüketimdir. Dar gelirli kesimden vergi almayarak gelir dağılımında meydana gelebilecek dengesizliği de önlemiş olacağız. Bunun sosyal yapıda faydası olduğu gibi aynı zamanda ekonominin dengede olmasında büyük faydası vardır. Daha önce de ifade ettiğimiz üzere, aynı miktarda paranın gelir dağılımı bozuk olan bir toplumda oluşturacağı tüketim miktarı ile gelir dağılımında dengenin sağlandığı bir toplumda oluşturacağı tüketim miktarı bir değildir. Dar gelirli kesimin elindeki paranın dolanım hızı, buna bağlı olarak tüketim hızı ile aynı miktarda paranın gelir seviyesi yüksek kesimin elindeki tüketim hızı bir değildir.
Yatırım harcamaları üzerinde de vergilerin etkisi vardır. Özellikle küçük esnafın yapacağı küçük çaplı yatırımlar için ihtiyaç duyduğu sermaye vergi ile bu kesimin elinden alınmaktadır.Büyük kuruluşlar için ise daha önce belirttiğimiz gibi ihtiyaç duyulan sermaye devlet tarafından sıfır faizli kredi ile karşılanacaktır. Bunun manası sadece belli gelir düzeyinin üzerinde olanlara sıfır faizli kredi verileceği değildir. Elbette proje sahibi herkes bu imkanlardan yararlanacaktır. Ancak küçük esnaftan alınmayacak vergiler de aynı zamanda esnafın ihtiyaç duyduğu ufak sermaye oluşumunu sağlamış olacaktır.
Öyleyse vergi de yapılması gereken belli gelir düzeyinin altında olan kesimden vergi almamaktır. Bu miktar ülkeden ülkeye dönemden döneme değişmekle birlikte ülkemiz için şu şartlarda yıllık geliri 100 milyarın altında olandan vergi almamaktır.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLER:
Prof.Dr. jyri KADAK / Estonya Talin Üniversitesi:Sorunları MEM çözecekAşırı globalleşme ve kapitalizmin ölçüsüz derecede hiçbir kontrol olmadan uygulanması neticesinde ülkemizin yaşadıkları, bu güne kadar çözümsüz bir sorun olarak bize anlatılıyordu. Nitekim Dünya Ticaret Örgütü ve IMF, yani Uluslar arası Para Fonu bu serbest ticaret kampanyasının öncülüğünü yaptılar. Halen de yapıyorlar. Aslında dünya ekonomisiyle ilgili en önemli kararlar, kendi meclislerinde alınıyor. Fakat bu arada dünya kapitalist çevrelerinin etkileri, halkın etkisinden çok daha ön plana çıkıyor. Ve neticede, yer altı kaynaklarının, hatta insan emeğinin rahatça sömürüldüğü ve bunun gelişmiş ve önde gelen ülkelerde sınırsızca yapıldığı bir dünyayla karşı karşıyayız. Üretim üzerinde aşırı durulmasını, Batı dünyasında hep görüyoruz. Özellikle de enerji veya gerekli olan ağır sanayi ürünleri gibi mal varlığının öne çıkarılması, insan faktörünün arka plana düşmesine neden oluyor. Dolayısıyla insana asla yer vermeyen kapitalist model değil; bütün yapısını insan çevresi ve ekseninde oluşturan Milli Ekonomi Modeli bu sorunları ancak çözebilecektir.
Üretim düzeyi de tüketim miktarına bağlıdır. Yeterli tüketim olmadığında üretim düzeyi düşeceği için gelir düzeyinde de azalma olacaktır. Her ne kadar tüketimin sebebi elde edilen gelir gözükse de, elde edilen gelirin sebebi de tüketimdir. Dar gelirli kesimden vergi almayarak gelir dağılımında meydana gelebilecek dengesizliği de önlemiş olacağız. Bunun sosyal yapıda faydası olduğu gibi aynı zamanda ekonominin dengede olmasında büyük faydası vardır. Daha önce de ifade ettiğimiz üzere, aynı miktarda paranın gelir dağılımı bozuk olan bir toplumda oluşturacağı tüketim miktarı ile gelir dağılımında dengenin sağlandığı bir toplumda oluşturacağı tüketim miktarı bir değildir. Dar gelirli kesimin elindeki paranın dolanım hızı, buna bağlı olarak tüketim hızı ile aynı miktarda paranın gelir seviyesi yüksek kesimin elindeki tüketim hızı bir değildir.
Yatırım harcamaları üzerinde de vergilerin etkisi vardır. Özellikle küçük esnafın yapacağı küçük çaplı yatırımlar için ihtiyaç duyduğu sermaye vergi ile bu kesimin elinden alınmaktadır.Büyük kuruluşlar için ise daha önce belirttiğimiz gibi ihtiyaç duyulan sermaye devlet tarafından sıfır faizli kredi ile karşılanacaktır. Bunun manası sadece belli gelir düzeyinin üzerinde olanlara sıfır faizli kredi verileceği değildir. Elbette proje sahibi herkes bu imkanlardan yararlanacaktır. Ancak küçük esnaftan alınmayacak vergiler de aynı zamanda esnafın ihtiyaç duyduğu ufak sermaye oluşumunu sağlamış olacaktır.
Öyleyse vergi de yapılması gereken belli gelir düzeyinin altında olan kesimden vergi almamaktır. Bu miktar ülkeden ülkeye dönemden döneme değişmekle birlikte ülkemiz için şu şartlarda yıllık geliri 100 milyarın altında olandan vergi almamaktır.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLER:
Prof.Dr. jyri KADAK / Estonya Talin Üniversitesi:Sorunları MEM çözecekAşırı globalleşme ve kapitalizmin ölçüsüz derecede hiçbir kontrol olmadan uygulanması neticesinde ülkemizin yaşadıkları, bu güne kadar çözümsüz bir sorun olarak bize anlatılıyordu. Nitekim Dünya Ticaret Örgütü ve IMF, yani Uluslar arası Para Fonu bu serbest ticaret kampanyasının öncülüğünü yaptılar. Halen de yapıyorlar. Aslında dünya ekonomisiyle ilgili en önemli kararlar, kendi meclislerinde alınıyor. Fakat bu arada dünya kapitalist çevrelerinin etkileri, halkın etkisinden çok daha ön plana çıkıyor. Ve neticede, yer altı kaynaklarının, hatta insan emeğinin rahatça sömürüldüğü ve bunun gelişmiş ve önde gelen ülkelerde sınırsızca yapıldığı bir dünyayla karşı karşıyayız. Üretim üzerinde aşırı durulmasını, Batı dünyasında hep görüyoruz. Özellikle de enerji veya gerekli olan ağır sanayi ürünleri gibi mal varlığının öne çıkarılması, insan faktörünün arka plana düşmesine neden oluyor. Dolayısıyla insana asla yer vermeyen kapitalist model değil; bütün yapısını insan çevresi ve ekseninde oluşturan Milli Ekonomi Modeli bu sorunları ancak çözebilecektir.