Çin, ABD'ye ayar çekti
Dört gün boyunca ABD'de temaslarda bulunan Çin Devlet Başkan Yardımcısı ve sonbaharda devlet başkanlığı koltuğuna oturacak olan Xi Jinping, ABD'nin Çin'in "hassas çıkarlarına" saygı göstermesi gerektiğini vurguladı
17.02.2012 00:00:00
RECEP
BAHAR - ANALİZRusya
ile birlikte Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde Suriye'ye müeyyide
öngören kararları veto eden Çin'in iki numaralı ismi Xi Jinping (Şi Cinping), 4
gün boyunca ABD'de temaslarda bulunuyor. Halen Çin Devlet Başkan Yardımcısı
olan ve Hu Jintao'nun ardından devlet başkanlığı koltuğuna oturacak olan Xi
Jinping, ABD'li işadamlarına hitaben yaptığı konuşmada iki ülkenin karşılıklı
olarak birbirlerinin "hassas çıkarları"na saygı göstermesi
gerektiğinin altını çizdi. Hassasiyet çağrısı, Çin'in
Kuzey
Kore, İran ve Suriye konularında ABD'den taban tabana zıt izlediği
politikalarını da kapsıyor. Çin Devlet
Başkan Yardımcısı Xi Jinping, Washington'u özellikle bir konuda uyardı: Tibet
ve Tayvan'ın bağımsızlığını asla destekleme! Dünyanın iki numaralı ekonomik
gücü, bir numaralı ihracatçısı, kasasındaki para açısından en zengin devleti
olan Çin'in Devlet Başkan Yardımcısı Xi Jinping, 5 günlük ABD ziyareti
kapsamında, ülkesinin politikalarından geri adım atmadı. Bilakis, "hassas
çıkarlar" kavramını kullanarak, ABD ve aynı eksendeki diğer ülkelerin
Çin'le tartışmalarında aşmamaları gereken 'çizgi'ye vurgu yaptı.
Arap
Baharı'nın Çin versiyonu!
Çinli
yetkililer ve diplomatlar son yıllarda "hassas çıkarlar" kavramını
yoğun olarak kullanıyor. Kavrama yüklenen başlıca anlam 'toprak bütünlüğü'nü
korumak olarak öne çıkıyor. Çin bu çerçevede Tibet ve Tayvan'ın bağımsızlığının
başka ülkelerce tanınmasına karşı çıkıyor. Xi Jinping'in Washington ziyareti
sırasında Tibet'in bağımsızlığını seslendiren kesimlerin sesleri oldukça gür
çıkmıştı. Tibet'te çoğu rahip iki düzine insan geçen Mart ayından bu yana
düzenlenen gösterilerde kendini yaktı.
Son aylarda Tibet'teki değişik şehirlerde kitle gösterileri birbirini
izledi. Birçok durumda Çin güvenlik güçleri, göstericilere ateş açarak müdahale
etti. Arap Baharı olarak adlandırılan sürecin Tunus'ta zabıtaların müdahalesi
sonrası bir seyyar satıcının kendini yakmasıyla başladığı dikkate alındığında,
şu an için Tibet'teki rahatsızlığın Batı tarafından körüklenmesi ihtimaline
karşı Çin teyakkuza geçmiş bulunuyor.
Çin
Devlet Başkan Yardımcısı Xi Jinping, Washington'da Tibet konusundaki
hassasiyetlerini, "ABD, Tibet'i Çin'in bir parçası olarak tanıdığına dair
taahhüdüne saygı göstermeli ve Tibet'in bağımsızlığına karşı çıkarak, Tibet
meselesini dikkatli ve titiz bir şekilde ele almalıdır" ifadesiyle
seslendirdi.
Xi
Jinping, Batının sürekli olarak kendilerine yönelttiği 'insan hakları
ihlallerine yönelik suçlamalara da' "Doğaldır ki, sizlerden bazı farklılıklarımız
var!" şeklinde cevap verdi.
Ticaret
kavgası
Son
olarak hatırlatmak gerekir ki, ABD ile Çin arasındaki ticaret hacmi 2010
yılında 459 milyar dolara ulaştı. Rakamın geçen yıl 500 milyar doları aşması
bekleniyor. Türkiye'nin 375.4 milyar dolarlık dış ticaret hacminin iki ülke
arasındaki toplam ticaretten düşük seyretmesi dikkat çekiyor! Çin ABD'ye 2010
yılında 366 milyar dolarlık ihracat yaparken, bu ülkeden yaptığı ithalat 93
milyar dolarda kaldı. Ancak bir de madalyonun öteki yüzü var... Çin'den ABD'ye
yapılan ihracatın önemli bir bölümü Apple gibi ABD'li şirketlerce yapılıyor.
Hatta Çin'in yaptığı ihracatın yüzde 55'i yabancı şirketlerce
gerçekleştiriliyor. Çinli yetkililerin bu konuda verdiği bir örnek dikkat
çekici... 600 dolarlık bir Apple iPhone'dan Çin'e kalan sadece 8 dolar. Gerisi
Apple, toptancılar, perakendeciler, parça sağlayan şirketlere gidiyor! Bu
nedenle Çin, ABD ile ticarette Washington'a boyun eğmiyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.