Allah (c.c) Zariyat suresi 56. ayet-i kerimesinde, "Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım" buyurmaktadır. İnsanın bu dünyadaki vazifesi Allah'a olan kulluğunu ispat etmesidir. Hz. Adem (a.s) ile Hz. Havva annemizi şeytana aldanmalarından dolayı cennetten alıp dünya hapishanesine gönderdi. "Ey Adem ve senden türeyecek olan Ademoğulları yeniden cennetime girmeniz için bu dünya hayatı sizin son şansınızdır. Eğer bana kul olmak yerine nefsinize kapılarak şeytana uyarsanız, varacağınız yere cehennemdir" diyerek bizi bu dünyaya gönderdi.
Allah (c.c) dünyayı biz insanoğlu için yarattı. Havayı, suyu, güneşi, tabiatı ,ayı, yıldızları, hayvanları v.s. bütün bu nimetleri bizim hizmetimize vermiştir. Allah (c.c) insanoğluna hayat olarak verdiği ömür bitene kadar, dünya nimetlerini basamak yani amaca ulaşmak için araç olarak kullanılması için vermiştir. İnsanlar ise araç ile amacı birbirine karıştırdı. Allah'ı bir kenara bırakarak Allah'a varmak için kullanacakları vasıtayı (dünya nimetlerini) -haşa- ilah yerine koydular.
Tek maksatları bu yalancı ve sınırlı, eğreti dünyaya sahip olmak oldu. Dünyaya sahip olmak, ev, bina, mal, makam v.s. masiva için insanların hayatını hiçe saydılar. Üç kuruşa tamah ederek canlara kıydılar. Dünyaya o kadar derinden daldılar ki makam, şan, şöhret için Allah'a ihanet ederek, şirk koşarak kendilerini ilah ilan ettiler.
Maksadı Allah'a varmak olmayan insanlar Allah'tan korkmayan mahluklardır. Dillerinde Allah (c.c), ellerinde Kur'an, ceplerinde haram, kalplerinde kir olanlardan daha hain münafık kim olabilir. İki günlük dünya için ahiretini satan kimi satmaz ki.
Allah (c.c.) Nahl suresi 90. ayet-i kerimede, "Şüphe yok ki, Allah adaleti ve iyilik yapmayı, yakınlara karşı cömert olmayı emredip, çirkin olan kötü görünen şeylerle, haksızlığı ve taşkınlığı yasaklıyor ve size böylece düşünesiniz diye öğüt veriyor" buyurmaktadır. Sorumlu olduğu insanların sırtından geçinen ve o insanları iliklerine kadar soyanlar bir de onlara hakaret edenler, "Allah'ım beni cehennemine koy, beni en ağır azaplara düçar eyle" demek istiyordur.
Bu dünyada hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayanın dedesi, dedesinin babası yaşıyor mu? Neredeler öldüler ve Kıyamette huzura çıkacaklar. Sadece onlar mı huzura çıkacak herkesin sırası gelecek. Sonunda bir kum tanesi olacak olan o malın, mülkün peşinde koşarken onları kazanmak için hırsızlık, düzenbazlık, kul hakkı, cinayet v.s. ile insanlara eziyet edenler aslında; "Allah'ım beni cehennemine koy, beni en ağır azaplara düçar eyle" demek istiyordur.
İsrafil (a.s) Sur'a üflediğinde canları hiçe sayarak, katliamlar yaparak elde ettiğin tüm servetin kum tanesine dönecek. Sen kabire girdiğinde seni o servetin kurtaracak mı? O hor gördüğün, hakkına girdiğin, derdi Allah'a kul olmak olan insan kul olduğu Rabbine kavuşurken sen de kulu olduğun nefsin ve şeytanla haşrolup cehennemde yanacaksın. Her türlü alavera-dalavera, hırsızlıkla, rüşvet ile kul hakkına girerek servet ediniyor, sonra kimsesizlere yardım ederek haram işlerini helal etmeye çalışanlar Allah'a hakaret ederek, "Allah'ım beni cehennemine koy, beni en ağır azaplara düçar eyle" demek istiyordur.
"Bir kimse, bir müminde olmayan bir şeyi ona isnat ederse (iftira ederse), yaptığı iftiranın cezasını çekmeden Allah Teâlâ onu koyduğu cehennemden çıkarmaz." (Ebu Davud, Akdiye, 14; İbn Mace, Eşribe,4). Müslüman'a kasten bilerek iftira ederek onun izzeti, şerefi ile oynayarak ona azap etmek isteyenler; Allah'a hakaret ederek, "Allah'ım beni cehennemine koy, beni en ağır azaplara düçar eyle" demek istiyordur.
Allah'tan çok iftiraya ve ihanete uğrayan yoktur. "Allah babadır. Arşta oturdu. Allah'ın eli var, Allah'ın dizleri var" diyenler, "Allah'ım beni cehennemine koy, beni en ağır azaplara düçar eyle" demek istiyordur. Çünkü Allah (c.c) İhlas suresinde, "De ki: O, Allah birdir. O'ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir). Onun hiçbir dengi yoktur" buyuruyor.
Allah-ü Teâlâ, mekândan münezzehtir. Ehl-i bâtıl, istiva, vech, yed gibi kelimeleri tevil etmedikleri için sapıtmışlardır. Allah'ın, Arş'ı istiva etmesi, Arş'ı hükmü altına alması demektir. Bütün mekânları yani her yeri yaratan, Allah-ü Teâlâ'dır. Yaratılan, yaratana mekân olamaz.
Allah'ın bizi dünyaya göndermesi geçici bir süre içindir; ebedi bir hayat ahirettedir. O ebedi hayatı cennette ve cehennemde geçirmek insanın kendi elindedir. Allah (c.c) insana irade verdi. Bu irade ile insan kendi yaptığı tercihler doğrultusunda cenneti veya cehennemi kendi amelleri ile kazanmış oluyor. Allah (c.c), nefsimize kapılıp şeytana uymayalım diye insanoğluna kitaplar, peygamberler ve veli kullarını gönderdi. Allah (c.c) Âl-i İmran 81. ayet-i kerimede, "Eğer Allah'a, Peygambere ve ona indirilen Kur'an'a inanmış olsalardı, onları dost edinmezlerdi, fakat onların çoğu fasıktır" buyuruyor. Allah'ı, gönderdiği peygamberi ve kitabı tanımayanlar, "Allah'ım beni cehennemine koy, beni en ağır azaplara düçar eyle" demek istiyordur.
Allah (c.c) dünyayı biz insanoğlu için yarattı. Havayı, suyu, güneşi, tabiatı ,ayı, yıldızları, hayvanları v.s. bütün bu nimetleri bizim hizmetimize vermiştir. Allah (c.c) insanoğluna hayat olarak verdiği ömür bitene kadar, dünya nimetlerini basamak yani amaca ulaşmak için araç olarak kullanılması için vermiştir. İnsanlar ise araç ile amacı birbirine karıştırdı. Allah'ı bir kenara bırakarak Allah'a varmak için kullanacakları vasıtayı (dünya nimetlerini) -haşa- ilah yerine koydular.
Tek maksatları bu yalancı ve sınırlı, eğreti dünyaya sahip olmak oldu. Dünyaya sahip olmak, ev, bina, mal, makam v.s. masiva için insanların hayatını hiçe saydılar. Üç kuruşa tamah ederek canlara kıydılar. Dünyaya o kadar derinden daldılar ki makam, şan, şöhret için Allah'a ihanet ederek, şirk koşarak kendilerini ilah ilan ettiler.
Maksadı Allah'a varmak olmayan insanlar Allah'tan korkmayan mahluklardır. Dillerinde Allah (c.c), ellerinde Kur'an, ceplerinde haram, kalplerinde kir olanlardan daha hain münafık kim olabilir. İki günlük dünya için ahiretini satan kimi satmaz ki.
Allah (c.c.) Nahl suresi 90. ayet-i kerimede, "Şüphe yok ki, Allah adaleti ve iyilik yapmayı, yakınlara karşı cömert olmayı emredip, çirkin olan kötü görünen şeylerle, haksızlığı ve taşkınlığı yasaklıyor ve size böylece düşünesiniz diye öğüt veriyor" buyurmaktadır. Sorumlu olduğu insanların sırtından geçinen ve o insanları iliklerine kadar soyanlar bir de onlara hakaret edenler, "Allah'ım beni cehennemine koy, beni en ağır azaplara düçar eyle" demek istiyordur.
Bu dünyada hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayanın dedesi, dedesinin babası yaşıyor mu? Neredeler öldüler ve Kıyamette huzura çıkacaklar. Sadece onlar mı huzura çıkacak herkesin sırası gelecek. Sonunda bir kum tanesi olacak olan o malın, mülkün peşinde koşarken onları kazanmak için hırsızlık, düzenbazlık, kul hakkı, cinayet v.s. ile insanlara eziyet edenler aslında; "Allah'ım beni cehennemine koy, beni en ağır azaplara düçar eyle" demek istiyordur.
İsrafil (a.s) Sur'a üflediğinde canları hiçe sayarak, katliamlar yaparak elde ettiğin tüm servetin kum tanesine dönecek. Sen kabire girdiğinde seni o servetin kurtaracak mı? O hor gördüğün, hakkına girdiğin, derdi Allah'a kul olmak olan insan kul olduğu Rabbine kavuşurken sen de kulu olduğun nefsin ve şeytanla haşrolup cehennemde yanacaksın. Her türlü alavera-dalavera, hırsızlıkla, rüşvet ile kul hakkına girerek servet ediniyor, sonra kimsesizlere yardım ederek haram işlerini helal etmeye çalışanlar Allah'a hakaret ederek, "Allah'ım beni cehennemine koy, beni en ağır azaplara düçar eyle" demek istiyordur.
"Bir kimse, bir müminde olmayan bir şeyi ona isnat ederse (iftira ederse), yaptığı iftiranın cezasını çekmeden Allah Teâlâ onu koyduğu cehennemden çıkarmaz." (Ebu Davud, Akdiye, 14; İbn Mace, Eşribe,4). Müslüman'a kasten bilerek iftira ederek onun izzeti, şerefi ile oynayarak ona azap etmek isteyenler; Allah'a hakaret ederek, "Allah'ım beni cehennemine koy, beni en ağır azaplara düçar eyle" demek istiyordur.
Allah'tan çok iftiraya ve ihanete uğrayan yoktur. "Allah babadır. Arşta oturdu. Allah'ın eli var, Allah'ın dizleri var" diyenler, "Allah'ım beni cehennemine koy, beni en ağır azaplara düçar eyle" demek istiyordur. Çünkü Allah (c.c) İhlas suresinde, "De ki: O, Allah birdir. O'ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir). Onun hiçbir dengi yoktur" buyuruyor.
Allah-ü Teâlâ, mekândan münezzehtir. Ehl-i bâtıl, istiva, vech, yed gibi kelimeleri tevil etmedikleri için sapıtmışlardır. Allah'ın, Arş'ı istiva etmesi, Arş'ı hükmü altına alması demektir. Bütün mekânları yani her yeri yaratan, Allah-ü Teâlâ'dır. Yaratılan, yaratana mekân olamaz.
Allah'ın bizi dünyaya göndermesi geçici bir süre içindir; ebedi bir hayat ahirettedir. O ebedi hayatı cennette ve cehennemde geçirmek insanın kendi elindedir. Allah (c.c) insana irade verdi. Bu irade ile insan kendi yaptığı tercihler doğrultusunda cenneti veya cehennemi kendi amelleri ile kazanmış oluyor. Allah (c.c), nefsimize kapılıp şeytana uymayalım diye insanoğluna kitaplar, peygamberler ve veli kullarını gönderdi. Allah (c.c) Âl-i İmran 81. ayet-i kerimede, "Eğer Allah'a, Peygambere ve ona indirilen Kur'an'a inanmış olsalardı, onları dost edinmezlerdi, fakat onların çoğu fasıktır" buyuruyor. Allah'ı, gönderdiği peygamberi ve kitabı tanımayanlar, "Allah'ım beni cehennemine koy, beni en ağır azaplara düçar eyle" demek istiyordur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Gökhan Demir / diğer yazıları
- ABD ve İsrail’i gölgede bıraktılar… / 28.10.2024
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020