Selam sizlere halkın sevgilileri ve büyük ümitleri! Gönülleri şâd ettiniz. Mübarek olsun tatlı çileniz...
Gerçeklerin çarpıtıldığı, gönüllerin susturulduğu, masumların katledildiği, yolların daralıp çıkmaza gidildiği bir anda... Bilgi çağının doruğunda dümensiz yolcuların, biten ümitlerin, sarsılan milli ve manevi değerlerin son aşamasında, bir güneş parladı karanlıkların üstünde. Uçan kuşlar kadar hür... Gökyüzünün maviliği kadar berrak olan kalbiyle seslendi tüm insanlığa! Katılaşan kalplere merhem olmaya geldi. Yanlışların doruğunda yüzen biçare sarhoş kafaları ayıktırmaya geldi. İşi zor!!! Ama zor olduğu kadar da kutsallığına inanarak geldi... Hoş geldi! Sefa geldi, gönüllere derman sunmaya geldi...
Şimdiye kadar kulak verip dinlemediler. Ömürlerinde sevda sesi nedir hiç duymadılar. O sevda ki! Vatan varsa olur! O sevda ki insanı insan gibi seversen olur! O sevda ki uğruna canlar verilir canlar alınır!
Ecdadımız bu sevda sesiyle coşup koştular, taştılar. Hak için halka hizmet sundular. Hâlâ ecdadımızın hayır dualarıyla hasenat defterleri kapanmadı, işliyor...
Tarihin tekerrür ettiği apaçık meydanda. İşte insanlığın inim inim inletildiği bir dönemde; bayrak, vatan ve millet düşünüleceği yerde, hangi milletin içinde daha iyi yok oluruz hesapları oluyor, mâlesef bir yerlerde!
Nasıl da unutmuşlar; Türk'ün çağlayan, sel gibi hürlüğe koştuğunu. Onun için tek yol var: Ya istiklal, ya ölüm! Ama bu hürriyetin bir çağlatanı eksikti. O da geldi Hoş geldi. O medeniyeti ezelinden taşıyarak geldi. O insanlara kucak açtı, insanlar da O'na kucak açtı...
Mübarek olsun bu millete, bu insanlığa, kadir kıymet bilip kucak açıp alkış tutanlara...
Çileden çileye koşan, ufuktan ufuğa aşan, milletin derdiyle hemhâl olanlara...
Mübarek olsun...
Mübarek olsun...
Mübarek olsun...
Allah'a emanet olsun...
Emine Gençcan
Gerçeklerin çarpıtıldığı, gönüllerin susturulduğu, masumların katledildiği, yolların daralıp çıkmaza gidildiği bir anda... Bilgi çağının doruğunda dümensiz yolcuların, biten ümitlerin, sarsılan milli ve manevi değerlerin son aşamasında, bir güneş parladı karanlıkların üstünde. Uçan kuşlar kadar hür... Gökyüzünün maviliği kadar berrak olan kalbiyle seslendi tüm insanlığa! Katılaşan kalplere merhem olmaya geldi. Yanlışların doruğunda yüzen biçare sarhoş kafaları ayıktırmaya geldi. İşi zor!!! Ama zor olduğu kadar da kutsallığına inanarak geldi... Hoş geldi! Sefa geldi, gönüllere derman sunmaya geldi...
Şimdiye kadar kulak verip dinlemediler. Ömürlerinde sevda sesi nedir hiç duymadılar. O sevda ki! Vatan varsa olur! O sevda ki insanı insan gibi seversen olur! O sevda ki uğruna canlar verilir canlar alınır!
Ecdadımız bu sevda sesiyle coşup koştular, taştılar. Hak için halka hizmet sundular. Hâlâ ecdadımızın hayır dualarıyla hasenat defterleri kapanmadı, işliyor...
Tarihin tekerrür ettiği apaçık meydanda. İşte insanlığın inim inim inletildiği bir dönemde; bayrak, vatan ve millet düşünüleceği yerde, hangi milletin içinde daha iyi yok oluruz hesapları oluyor, mâlesef bir yerlerde!
Nasıl da unutmuşlar; Türk'ün çağlayan, sel gibi hürlüğe koştuğunu. Onun için tek yol var: Ya istiklal, ya ölüm! Ama bu hürriyetin bir çağlatanı eksikti. O da geldi Hoş geldi. O medeniyeti ezelinden taşıyarak geldi. O insanlara kucak açtı, insanlar da O'na kucak açtı...
Mübarek olsun bu millete, bu insanlığa, kadir kıymet bilip kucak açıp alkış tutanlara...
Çileden çileye koşan, ufuktan ufuğa aşan, milletin derdiyle hemhâl olanlara...
Mübarek olsun...
Mübarek olsun...
Mübarek olsun...
Allah'a emanet olsun...
Emine Gençcan
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.