Yeni Zelanda, geçtiğimiz haftalarda aynen bizim gibi enflasyon hedeflemesi ve dalgalı kur sistemine rağmen, artan enflasyon ortamında önce faizi yukarı çıkardı, sonra da Merkez Bankası aşırı değerlenmeyi durdurmak için kura müdahale etti. Yeni Zelanda 1990 yılında enflasyon hedeflemesi kavramının teorik çerçevesini gündeme getiren ülke olduğundan ne yaptıklarına dikkat etmeliyiz.Durumunu gündeme getirdiğim diğer ülke ise İspanya idi. İspanya bir AB üyesi. İspanya'nın büyük cari denge açığı var. Ama tek para sistemi, yani bir para birliğinde olduğu için (currency union) cari denge açığı fark etmez, yani euro İspanya nedeni ile değer kaybetmez, kimse İspanya parasına ve dolayısı ile euroya hücum etmez. Ama farklı kanallardan acı ekonomik etkiler gerçekleşir. Yani AB üyesi olsan da mantık dışı ekonomi politikasının faturası vardır.Geçen hafta ünlü iktisatçı Martin Wolf da İspanya konusunu gündeme getirdi. Euro bölgesinin tümünde cari denge eksi 0.3 açık vermekte ama, İspanya da bizim gibi cari denge sorunlu ve müsrifler Yunanistan ve Portekiz gibi cari denge riskli bir ülkedir. İspanya'nın cari açığı yüzde 8.8, Yunanistan'ın yüzde 10.8 ve Portekiz'in yüzde 8.8. Türkiye de yüksek cari açığı olan bir ülke. Cari açık demek tasarruf kıt, harcama bol demektir. Bankacılar tetikliyorİspanya ile Türkiye'nin iki temel benzerliği var. Birincisi onlar da yüksek cari denge açığı sahibi, yani müsrifler. İkincisi onlar da on yıl kadar inşaat sektöründe büyük üretim zıplamasına angaje oldular. Biz inşaat balonuna yeni başlıyoruz, ama balon sürecek. Konut kredisi ülkemizde hızla arttı. Bu bazı gafillerin sandığı gibi Merkez Bankası'nın yarattığı bir sorun değil. Banka sisteminin yarattığı bir sorun. Bankacılığa rekabet ve yabancı sermaye gelince yeni kâr alanları peşine düşenler bireysel bankacılık, tüketici kredisi ve konut kredisi alanlarını buldular.AB hasta bir ekonomiMartin Wolf'a göre 2001-2005 arasında AB büyüyemeyen ve hasta bir ekonomi idi. Dünyada da çok düşük faiz ve yüksek likidite vardı. Bu ortamda AB ortalama yüzde 1.4 yıllık reel büyüme gerçekleştirebildi. İrlanda ve İspanya, konut sektöründe talep (yani iç talep) olduğu için, AB geneli duraklarken bu sektöre dayanan 13 yıllık peş peşe büyük reel büyüme sergiledi. İspanya ile AB arasındaki kişi başına gelir farkı kapandı, yüzde 20 düzeyinden yüzde 12 düzeyine indi.Yılda ortalama yüzde 6 reel hızla büyüyen inşaat sektörü sonucu konut sektörü yatırımı toplam yatırım içinde yüzde 8 oranına yükseldi. Bu sayılar İrlanda ile beraber AB içinde en yüksek sayılar. Bu da tabii geçen yıl ithalat nedeni ile nominal 107 milyar dolar cari denge açığı yarattı. Bu da dünyada ikinci büyük cari denge açığı (birinci ABD). İspanya oransal olarak da cari dengede AB içinde Yunanistan'dan sonra ikinci geliyor.Dünya ABD'deki mortgage sektöründe çöküşe dikkat ediyor. Ama galiba en büyük çöküş AB içinde İspanya'da olacak gibi. Galiba bir para birliği ortamında kur riski, kredi riskine dönüşmüş oluyor, konut kredisi nedeni ile borçlular ödeme krizine giriyor. Ama İspanya da, bizim gibi rekabet gücü zayıf, verimliliği düşük, dış ticarete dönük mallarda fazla avantajı olmayan, ücret düzeyi oldukça yüksek bir ülke. Dolayısı ile de çöküş potansiyeli yüksek.Deniz Gökçe
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.