İslam'ı serbestçe yaşayabilmek için, küçük bir grup ile Habeşistan'a göç eden Hz. Cafer'in (ra), Necaşi'nin huzurunda yaptığı konuşma lisanını ve dinini gayet iyi bilen, İslam'ı yaşamayı ve yaşatmayı kendine gaye edinmiş, imanı kemale ermiş güçlü bir hatibin yetenekli bir Müslüman'ın haline örnek teşkil etmektedir. Hz. Cafer (ra), Necaşi'nin huzurunda şöyle hitap etmişti
"Ey hükümdar! Biz cahiliyet üzere olan bir kavimdik. Putlara tapar, leş yer, fuhuş işlerdik. Akrabalara küser, komşuluk haklarına riayet etmezdik. Zayıf, kuvvetlinin esiriydi. Biz bu hal üzere iken, Allah, içimizden bir peygamber gönderdi. Nesebi ve asaleti, sadakat ve emniyeti, şeref ve namuskarlığı hepimizce malumdur. O, bizi bir olan Allah'a davet ediyor. Aatalarımızın tapınageldikleri putları, ağaç ve taş parçalarını terketmemizi söylüyor.Bize, doğru söylemeyi, emanete ve akrabalık bağlarına riayet etmeyi, komşularla iyi geçinmeyi haramdan, kan dökmekten sakınmayı bildiriyor. Fuhuştan, yalandan, yetim malı yemekten, namuslu kadınlara iftira etmekten, dil tecavüzünden nehyediyor. Allah'a ibadet edip, O'na hiç bir surette ortak koşmamayı emrediyor. Namaza, sadaka ve ihsana, oruca davet ediyor. Biz de Ona inanıp, getirdiği dine tabi olduk. Allah tarafından getirdiklerini tasdik ettik. Onun emrettiği vechile ibadet ettik. Onun haram bildiğini haram bildik. Helal dediğini helal tanıdık. Bundan dolayı kavmimiz bize düşman kesildi. Bize türlü türlü işkenceler yapmaya kalkıştılar. Bizi dinimizden çevirip, yine putlara tapmaya zorladılar. Bize zulüm ettiler. Bizimle dinimiz arasına giriyor, Allah ile kulu ayırmak istiyorlar. Biz de onlardan kaçarak size iltica ettik. Size sığındık. Sizi başkalarından daha iyi gördüğümüz için burayı tercih ettik. Sizin komşuluğunuzu başa devlet bildik. Sizi emin bulduk".Bu konuşmasıyla Hz. Cafer bin Ebi Talib (ra), dine neden gerek olduğunu, İslam'dan önceki cahiliyye hayatları ile, İslam'a girdikten sonra kazandıkları şeref ve izzet arasındaki farkı çok güzel bir şekilde ortaya koymuş, dinleyenlerin kafasında hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde İslam'ın üstünlüğünü ve güzelliğini ortaya koymuştur. Bu sözlerden çok etkilenen Necaşi'ye Kur'an-ı Kerim'den ayetler de okumuş, ve okunan ayetler karşısında kralın gözlerinden akan yaşlar, sakalını ıslatmıştı.
"Ey hükümdar! Biz cahiliyet üzere olan bir kavimdik. Putlara tapar, leş yer, fuhuş işlerdik. Akrabalara küser, komşuluk haklarına riayet etmezdik. Zayıf, kuvvetlinin esiriydi. Biz bu hal üzere iken, Allah, içimizden bir peygamber gönderdi. Nesebi ve asaleti, sadakat ve emniyeti, şeref ve namuskarlığı hepimizce malumdur. O, bizi bir olan Allah'a davet ediyor. Aatalarımızın tapınageldikleri putları, ağaç ve taş parçalarını terketmemizi söylüyor.Bize, doğru söylemeyi, emanete ve akrabalık bağlarına riayet etmeyi, komşularla iyi geçinmeyi haramdan, kan dökmekten sakınmayı bildiriyor. Fuhuştan, yalandan, yetim malı yemekten, namuslu kadınlara iftira etmekten, dil tecavüzünden nehyediyor. Allah'a ibadet edip, O'na hiç bir surette ortak koşmamayı emrediyor. Namaza, sadaka ve ihsana, oruca davet ediyor. Biz de Ona inanıp, getirdiği dine tabi olduk. Allah tarafından getirdiklerini tasdik ettik. Onun emrettiği vechile ibadet ettik. Onun haram bildiğini haram bildik. Helal dediğini helal tanıdık. Bundan dolayı kavmimiz bize düşman kesildi. Bize türlü türlü işkenceler yapmaya kalkıştılar. Bizi dinimizden çevirip, yine putlara tapmaya zorladılar. Bize zulüm ettiler. Bizimle dinimiz arasına giriyor, Allah ile kulu ayırmak istiyorlar. Biz de onlardan kaçarak size iltica ettik. Size sığındık. Sizi başkalarından daha iyi gördüğümüz için burayı tercih ettik. Sizin komşuluğunuzu başa devlet bildik. Sizi emin bulduk".Bu konuşmasıyla Hz. Cafer bin Ebi Talib (ra), dine neden gerek olduğunu, İslam'dan önceki cahiliyye hayatları ile, İslam'a girdikten sonra kazandıkları şeref ve izzet arasındaki farkı çok güzel bir şekilde ortaya koymuş, dinleyenlerin kafasında hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde İslam'ın üstünlüğünü ve güzelliğini ortaya koymuştur. Bu sözlerden çok etkilenen Necaşi'ye Kur'an-ı Kerim'den ayetler de okumuş, ve okunan ayetler karşısında kralın gözlerinden akan yaşlar, sakalını ıslatmıştı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.