Terör her gün ülkemizin dört bir köşesinde vurmaya devam ederken, "tükete tükete" kaplumbağa hızıyla yürütülen koalisyon görüşmeleri sona yaklaşmışken, millet "sıhhat için aşı" makyajıyla erken seçime mecbur edilirken, ne hikmetse bir anda başkanlık sistemi tartışmaları yeniden gündeme geldi.Bu tartışmaların fitilini de Sayın Erdoğan Rize'de ateşledi ve şunları söyledi: "Beyler, Türkiye 10 Ağustos 2014 tarihinde, milletin doğrudan cumhurbaşkanını seçmesiyle yeni bir döneme girmiştir. Artık ülkede sembolik değil, fiili gücü olan bir cumhurbaşkanı var. Cumhurbaşkanı, elbette yetkileri çerçevesinde, ama doğrudan millete karşı sorumlu olarak görevini yürütmek durumundadır. İster kabul edilsin, ister edilmesin; Türkiye'nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu fiili durumun hukuki çerçevenin anayasal olarak kesinleştirilmesidir."Müstafi hükümetin Sağlık Bakanı Müezzinoğlu da Erdoğan'ın bu pasını aldı ve "10 Ağustos 2014'te, Cumhurbaşkanı yerine başkanı seçmiş olsaydık, Türkiye bugünkü kaosu yaşamayacaktı" deyiverdi.Sayın Erdoğan'ın yaptığı bu konuşma, esasen Anayasa'da 104. maddede Cumhurbaşkanı'na verilen yetki ve görevleri aştığının, Anayasa'nın dışına çıktığının, fiili olarak Anayasa maddelerinin çiğnendiğinin de bir itirafıdır.Oysa ki, Muharrem Bayraktar'ın dünkü yazısında da ifade ettiği gibi, "10 Ağustos 2014'teki seçimle birlikte Erdoğan'a verilen ilave bir yetki ve sorumluluk yok. Eski Cumhurbaşkanlarının yetkisi ne ise mesela Fahri Korutürk'ün mesela Ahmet Necdet Sezer'in yetkisi ne ise Erdoğan'ın da o!"Yine Sayın Bayraktar'ın altını çizdiği gibi, "Anayasanın 104. maddesi Cumhurbaşkanının görevlerini sıralıyor. Bu görevlerin ifasında millete karşı sorumluluk diye bir madde yok."Devleti idare eden, üstelik en tepede bulunan bir şahsın yapması gereken önce anayasal süreci beklemek, ardından da bu anayasanın verdiği yetkiyle hareket etmektir.Devletin en başındaki, ben fiili olarak yetkimi aştım, şimdi bunun yasasını oluşturun diye yasama ve yürütmeye talimat veriyor, anayasadaki çizilen sınırın fiili olarak dışına çıktığını bizzat ilan edip yargıya da meydan okuyorsa bunun adına ne denir?Devletin en tepesindeki böyle yaparsa alttakilere hangi hukuktan, hangi yasadan bahsedeceksin?Ben fiilen başkanlık yapıyorum, siz anayasasını hazırlayın dediğin zaman, birileri de ben fiilen özerk oldum bunun anayasasını hazırlayın demez mi?Atalarımız boşuna dememiş "balık baştan kokar" diye?Sayın Erdoğan Türkiye'nin sisteminin değiştiğinden bahsediyor, böyle bir sistem değişikliği Meclis'te onaylanmadığına göre, Anayasa Cumhurbaşkanı'na böyle bir yetki vermediğine göre, bu açıkça bir darbe itirafıdır. Hani darbelere karşıydık?Devletin devlet olmasını sağlayan, o ülke üzerinde yaşayan herkesin haklarını, hukuklarını, yetki ve sorumluluklarını belirten Anayasa'ya rağmen, milletin iradesiyle oluşmuş yasama ve yürütmeye rağmen, devletin en tepesinde yaşanan bu tür yanlış gelişmeler, ülkenin ve milletin daha büyük kaoslara girmesine sebep olacaktır.Erdoğan'ın "fiili başkanlık" itirafı Müezzinoğlu'nun "Başkan seçseydik, bu kaos olmayacaktı" iddiasını çürütmektedir. Bugün yaşanan bu kaosun sebebi ülkede başkan olmaması değil, çünkü Sayın Erdoğan'ın itirafıyla son 1 yıldır yönetim değişmiş ve fiili başkanlık sistemi uygulanıyor. Ve kaos bitmedi, arttı; terör sona ermedi, daha da palazlandı.Fiili olarak gördük ki, başkanlık sistemi terörün, kaosun çözümü değilmiş.Mart 2015'te yani 7 Haziran seçimlerinden önce Sayın Erdoğan'ın Gaziantep'te yaptığı konuşma dikkat çekiciydi: "400 milletvekilini verin ve bu iş huzur içinde çözülsün"Yoksa bugün huzurumuz 400 milletvekili verilmediği için mi bozuk?Bu ülkeye başkanlık sistemi değil, milli projeleri hayata geçirecek, milli çözümü olan, üniter yapımızı, birlik beraberliğimizi koruyacak, bizleri batı köleliğinden ve taşeronluğundan kurtaracak bir hükümet ve başbakan lazım.Görünen o ki, bu özelliklere sahip olan tek lider dünyanın birçok ülkesinde uygulanan Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş ve hükümet de her ilde birçok kabine oluşturma kapasitesine sahip, Sayın Baş'ın Genel Başkanı olduğu, üstün kabiliyetleri içinde barındıran Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- SDG'nin entegrasyonu bize anlatıldığı gibi değil / 17.12.2025
- Teröristbaşı Öcalan’ın talepleri neden gizleniyor? / 16.12.2025
- Asgari ücrete zam, enflasyonun sebebi değil, sonucudur / 13.12.2025
- Kokuşmuşluk her yerde! / 12.12.2025
- Trump'ın 'Türk ordusu' övgüsü, Barrack'ın 'monarşi' ilgisi / 11.12.2025
- Millet fakirleştiren büyüme, büyüme değildir / 10.12.2025
- 'Dün salonlara sığmadık, yarın sandıklara sığmayacağız' / 09.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- SDG'nin entegrasyonu bize anlatıldığı gibi değil / 17.12.2025
- Teröristbaşı Öcalan’ın talepleri neden gizleniyor? / 16.12.2025
- Asgari ücrete zam, enflasyonun sebebi değil, sonucudur / 13.12.2025
- Kokuşmuşluk her yerde! / 12.12.2025
- Trump'ın 'Türk ordusu' övgüsü, Barrack'ın 'monarşi' ilgisi / 11.12.2025
- Millet fakirleştiren büyüme, büyüme değildir / 10.12.2025
- 'Dün salonlara sığmadık, yarın sandıklara sığmayacağız' / 09.12.2025



















































































