Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattı projesi ekonomik olmasından öte, Türkiye için ve de boru hattı topraklarından geçen diğer ülkeler için politik önemi olan bir projedir.Bu nedenle nasıl başlayıp nasıl gerçekleştiğini hatırlamakta yarar vardır. 1992 yılında ADPŞ, BOTAŞ, BP, Pennzoil ve Amoco arasında, Bakü'den Gürcistan'ın liman kenti Supsa'ya, Rusya'daki Novorossisk'e ve Türkiye'nin Ceyhan ilçesine uzanması düşünülen üç alternatif boru hattı üzerine araştırma yapılması için bir anlaşma imzalandı.1998'de, ABD, Azerbaycan, Türkiye, Gürcistan, Kazakistan ve Özbekistan, imzaladıkları Ankara Deklarasyonu ile Bakü-Ceyhan boru hattına olan desteklerini ilan etti.Bu arada Amerikan hükümeti BP'ye Bakü-Ceyhan hattı lehine yoğun bir baskı uygulamaya başladı. BP, bu projenin ekonomik olmadığını ileri sürüyordu. Bu arada, Nisan 1999'da Bakü-Supsa boru hattı hizmete girdi. ABD'nin baskısı sonucu BP, Bakü-Ceyhan hattına destek vermek zorunda kaldı. Fakat bu hattın jeopolitik değil, ticari bir proje olması konusunda ısrarını sürdürüyordu.Türkiye'nin payı yüzde 6.5Kasım 1999'da İstanbul'da yapılan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü Konferansı'nda, Türkmenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan ve Türkiye devletlerinin liderleri, ABD Başkanı Bill Clinton'ın da hazır bulunduğu imza töreniyle bu hattın arkasında durduklarını açıkladı. Projenin ismi Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı Projesi olarak değiştirildi. Aynı konferansta Bakü'den (Şahdeniz bölgesinden) Erzurum'a uzanacak olan bir doğalgaz hattı konusunda da anlaşmaya varıldı.Azerbaycan'ın Ermenistan'la yaşadığı problemler yüzünden, Bakü-Ceyhan boru hattının Gürcistan üzerinden geçirildiğinden hattın uzunluğu 1774 kilometreye ulaştı. Yılda 50 milyon ton petrol taşıması beklenen BTC'nin planlanan maliyeti 3 milyar dolar idi. Fakat bu rakamın 3.5 - 4 milyara kadar çıkabileceği tahmin ediliyor. Çok ortaklı projede TPAO'nun (Türkiye'nin) payı yüzde 6.53 oranında.Düğün bayram ederkenABD yönetiminin zorlaması olmasa idi bu proje gerçekleşemezdi. ABD yönetimi, bu projeyle Azerbaycan'ı Rusya'dan koparmayı hedefliyor. Bu nedenle proje ekonomik olmanın ötesinde siyasi/stratejik bir proje.Böyle olduğu için de yatırım maliyeti ve de işletme gideriyle taşıma maliyeti de ekonomik hesaplara uymuyor.Bizim taşıma ücreti olarak alacağımız döviz, giderimizi belki karşılar ama şunu bilelim ki, bu tür uluslararası yatırımlarda güvenlik sorunu çok önemli. Türkiye'nin en hassas bölgesinde biz kendi imkânlarımızla bu hattın güvenliğini sağlayamazsak, uluslararası güçlerin hattı korumak için Türk topraklarında konuşlandırılması gibi sorunlarla karşılaşabileceğiz.Bunları bilelim, hattın açılmasıyla ilgili törenlerde düğün bayram ederken ölçülü olalım.Güngör Uras/ Milliyet
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.