Böbrek taşı cinsiyet ayrımı yapıyor
Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Ahmet Gençbay, böbrek taşlarının kadınlarda daha sık görüldüğünü, bunun sebebinin ise obezite ve yanlış beslenme olduğunu söyledi
29.01.2020 15:30:00





Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Ahmet Gençbay, böbreklerde oluşan taş hastalığı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Böbrek ve üriner sistem taş hastalığının tüm dünyada toplum sağlığını tehdit ettiğini belirten Opr. Dr. Ahmet Gençbay, "Toplumda her on kişiden birinde ömrünün herhangi bir aşamasında taş oluşur ancak özellikle beslenme, yaşam tarzı ve çevresel etkenlerdeki bozulmalar hastalığın daha sık karşımıza çıkmasına sebep olmaktadır. Erkeklerde kadınlara göre 2-3 kat daha fazla görüldüğü bilinen taş hastalığının artık kadınlarda görülme sıklığının dünya çapında artış gösterdiği son yapılan incelemelerde ortaya çıkmıştır. Bunun nedenlerini de küresel ısınma, artan stresli yaşam şartları ve beslenme alışkanlıklarındaki değişimde görmekteyiz. Fast-food tarzı beslenme, meşrubatlar, genetiği değiştirilmiş ürünler, yetersiz ve sağlıksız beslenme, hareketsizlik ve az su tüketimi, sonuçta obezitenin artmasına neden olmakta, idrardaki dengeyi taş oluşumu lehine bozmaktadır" dedi.
'Artışın en büyük nedeni obezite ve yanlış beslenme'
Taş hastalığının görülme sıklığının, ergenlik dönemindeki çocuklar ve kadınlarda belirgin bir artış gösterdiğini ifade eden Dr. Gençbay, "Bu durumun başlıca nedenlerini ise hızla yaygınlaşan obezite, karbonhidrat ve tuzdan zengin beslenme alışkanlığı ile hareketsiz yaşam tarzı oluşturmaktadır. Sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam tarzına bağlı olarak oluşan insülin direnci, kadınlık hormonu olan östrojenin koruyucu etkisini ortadan kaldırarak, kadınlarda taş oluşumuna yatkınlığa neden olmaktadır. İdrar asit-baz dengesini bozan gazlı-gazsız içeceklerden uzak durulmalıdır. Kalsiyum kaynağı olan süt ve yoğurt, peynir gibi süt ürünlerinin makul ölçülerde tüketilmesi gerekir. Hiç tüketilmemesi de taş oluşum riskini artırmaktadır. Yüksek oksalat içeren sebze, pancar, soya, siyah çay, çikolata, kakao, kuru incir, karabiber, fındık, ıspanak, çilek, böğürtlen gibi besinleri de aşırı değil makul düzeyde tüketmek ve tercihen kalsiyumdan zengin besinlerle beraber tüketmeniz gerekir. Bu şekilde fazla oksalat kalsiyum ile birleşerek kana geçmeden bağırsaklardan atılmaktadır. Tuz kullanımı ve ürik asit zengini hayvansal proteinler (kırmızı et, sakatat ve kabuklu deniz ürünleri) azaltılmalı, baklagiller gibi hayvansal olmayan protein kaynakları tercih edilmelidir. En basit ve pratik uygulama, günlük içilecek suyun içine limon sıkılmasıdır. Ev yapımı limonata da tavsiyemdir" şeklinde konuştu.
Nasıl tedavi edilir?
Güncel tedavilerin hasta konforunu arttığını söyleyen Gençbay, hastalığın tedavisi ile ilgili şunları söyledi: "Böbrek taşlarının tedavisinde asıl amaç böbreğe en az zarar vererek maksimum taşsızlık sağlamaktır. Geçmişte açık cerrahi ile tedavi edilen böbrek taşları son yıllarda gelişen teknoloji paralel olarak perkütan nefrolitotomi (PCNL), retrograd intrarenal cerrahi (RIRS) ya da vücut dışından şok dalgaları ile taş kırma (ESWL) tedavisi gibi birçok alternatif metotla tedavi edilmektedir. Gerek endoskopi teknolojisindeki ilerlemeler, gerekse lazer teknolojisindeki gelişmeler sonucu yeni nesil fleksibl üreteroskopların klinik kullanıma girmesi ile böbrek taşlarının tedavisinde retrograd intrarenal cerrahi (RIRS) önemli bir alternatif haline gelmiştir. Günümüzde açık cerrahiye, perkütan nefrolitotomiye (PCNL) gereksinim duyulmadan retrograd intrarenal cerrahi (RIRS) ile başarılı bir şekilde tedavi edilmektedir. Hastaların doğal anatomik boşluklarını kullanarak herhangi bir kesme veya delme işlemi yapmadan böbreğe ulaşıp, taşları lazer enerjisiyle kırıyoruz." İHA
'Artışın en büyük nedeni obezite ve yanlış beslenme'
Taş hastalığının görülme sıklığının, ergenlik dönemindeki çocuklar ve kadınlarda belirgin bir artış gösterdiğini ifade eden Dr. Gençbay, "Bu durumun başlıca nedenlerini ise hızla yaygınlaşan obezite, karbonhidrat ve tuzdan zengin beslenme alışkanlığı ile hareketsiz yaşam tarzı oluşturmaktadır. Sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam tarzına bağlı olarak oluşan insülin direnci, kadınlık hormonu olan östrojenin koruyucu etkisini ortadan kaldırarak, kadınlarda taş oluşumuna yatkınlığa neden olmaktadır. İdrar asit-baz dengesini bozan gazlı-gazsız içeceklerden uzak durulmalıdır. Kalsiyum kaynağı olan süt ve yoğurt, peynir gibi süt ürünlerinin makul ölçülerde tüketilmesi gerekir. Hiç tüketilmemesi de taş oluşum riskini artırmaktadır. Yüksek oksalat içeren sebze, pancar, soya, siyah çay, çikolata, kakao, kuru incir, karabiber, fındık, ıspanak, çilek, böğürtlen gibi besinleri de aşırı değil makul düzeyde tüketmek ve tercihen kalsiyumdan zengin besinlerle beraber tüketmeniz gerekir. Bu şekilde fazla oksalat kalsiyum ile birleşerek kana geçmeden bağırsaklardan atılmaktadır. Tuz kullanımı ve ürik asit zengini hayvansal proteinler (kırmızı et, sakatat ve kabuklu deniz ürünleri) azaltılmalı, baklagiller gibi hayvansal olmayan protein kaynakları tercih edilmelidir. En basit ve pratik uygulama, günlük içilecek suyun içine limon sıkılmasıdır. Ev yapımı limonata da tavsiyemdir" şeklinde konuştu.
Nasıl tedavi edilir?
Güncel tedavilerin hasta konforunu arttığını söyleyen Gençbay, hastalığın tedavisi ile ilgili şunları söyledi: "Böbrek taşlarının tedavisinde asıl amaç böbreğe en az zarar vererek maksimum taşsızlık sağlamaktır. Geçmişte açık cerrahi ile tedavi edilen böbrek taşları son yıllarda gelişen teknoloji paralel olarak perkütan nefrolitotomi (PCNL), retrograd intrarenal cerrahi (RIRS) ya da vücut dışından şok dalgaları ile taş kırma (ESWL) tedavisi gibi birçok alternatif metotla tedavi edilmektedir. Gerek endoskopi teknolojisindeki ilerlemeler, gerekse lazer teknolojisindeki gelişmeler sonucu yeni nesil fleksibl üreteroskopların klinik kullanıma girmesi ile böbrek taşlarının tedavisinde retrograd intrarenal cerrahi (RIRS) önemli bir alternatif haline gelmiştir. Günümüzde açık cerrahiye, perkütan nefrolitotomiye (PCNL) gereksinim duyulmadan retrograd intrarenal cerrahi (RIRS) ile başarılı bir şekilde tedavi edilmektedir. Hastaların doğal anatomik boşluklarını kullanarak herhangi bir kesme veya delme işlemi yapmadan böbreğe ulaşıp, taşları lazer enerjisiyle kırıyoruz." İHA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.