Günümüzde; insanlar, hastalıklarına karşı piyasada satılan ilaçlarla bulamadıkları devayı, değişik yollarla bulma eğilimine girmiştir. Bu değişik yollardan biri de bitkilerle tedavidir. Bitkilerle tedavi ne kadar geçerlidir? İşte bu sorunun cevabını arayalım.
Bazı tıp çevreleri, bitkirlerle tedavi olayına büyük bir önyargı ile bakmakta ve araştırmadan hemen reddetmektedir. Şunu iyi bilmek gerekir ki şu anda eczanelerde satılan kimyasal kaynaklı ilaçların en eski olanının 90-100 yıllık geçmişi vardır. Bu ilaçlardan bazıları mucizevi ilaç olarak piyasaya çıkıp daha sonra görülen yan etkilerinden dolayı piyasadan kaldırılmıştır. Bunun yanında bazı ilaçlar basit bir ilaç olarak çıkıp daha sonra yapılan araştırmalarla çok güzel başka etkileri bulunmuştur. Bitkisel ilaçlar ise insanloğlunun yaratılışından bugüne kadar kullanılmaktadır. Bitkisel ilaçların etki ve yan etkileri çok iyi bilinmektedir. Yalnız Türkiye'de bitkilerle tedaviyi gölgeleyen bazı problemler vardır. Bunlara kısaca değinelim.
Yurt dışında bitkilerle tedaviyi bu konuda eğitimli insanlar yapmaktadır. Türkiye'de ise çoğunlukla bu konuda kulaktan dolma bilgilere sahip kişiler tarafından "baharatçı" adı altında yapılmaktadır. Bitkiler ve etkileri ile en yakından ilgili bilim dalları ise eczacılık fakültelerinde ders olarak okutulan farmakognozi ve fitoterapi bilim dallalarıdır. Bir değerlendirme yapmak açısından Türkiye ile Japonya'yı karşılaştırırsak; ülkemizde yaklaşık 20.000 eczacıdan sadece 250-300 kişi bu bilim dalında çalışmıştır. Japonya'da ise 20.000 kişi sadece bu bilim dallarında çalışmaktadır. Ülkemizde bu noktada yapılması gereken; bitkilerle tedaviyi baharatcılardan sağlıkla birebir ilgili olan eczanelere taşımaktır.
Avrupa'daki ilaçların içeriklerini incelediğimizde piyasadaki ilaçlar yaklaşık % 35-40 oranında biyolojik kaynaklı hammaddeler içermektedir. Fakat aynı ilaçları üreten firmalar ülkemizde çok az biyolojik kaynaklı hammadde kullanmaktadır.
Sulak bir tarladan toplanan bitki ile kıraç tarladan toplanan bitkideki madde oranları değişiklik göstermektedir. Denizden olan yükseliğe göre bitkilerin içerikleri değişmektedir. Bunlar gibi birçok faktörler bikilerin içeriğini, madde oranlarını buna bağlı olarak etkilerini değiştirmektedir. Yani bir standart yoktur. Bunun için yapılması gereken ise şifalı bitkilerin kültürünün yapılmasıdır. Türk köylüsüne bunun üretimi konusunda eğitim ve destek verilmelidir. Üretilen bitkiler ise belirli bir standardizasyon yapılarak dozu ayarlanıp insanımızın kullanımına sunulmalıdır.
Bazı bitkilerin ilk bakışta hemen hangi bitki olduğu bilinir. Ama bitkiler çoğunlukla botanik bilen kişiler tarafından tesbit edilebilir. Çok dikkat edilmesi gerekir.
Kısacası bitkilerle tedavi ehil insanlar tarafından yapıldığı zaman etkili ve çok faydalıdır. Devletimiz bu konuda yapması gereken düzenlemeleri yaptığı zaman sağlık harcamalarında büyük ölçüde azalma olacağına inanıyorum.
Uz. Ecz. Mustafa Tekin
Farmakognozi Bilim Uzmanı
Bazı tıp çevreleri, bitkirlerle tedavi olayına büyük bir önyargı ile bakmakta ve araştırmadan hemen reddetmektedir. Şunu iyi bilmek gerekir ki şu anda eczanelerde satılan kimyasal kaynaklı ilaçların en eski olanının 90-100 yıllık geçmişi vardır. Bu ilaçlardan bazıları mucizevi ilaç olarak piyasaya çıkıp daha sonra görülen yan etkilerinden dolayı piyasadan kaldırılmıştır. Bunun yanında bazı ilaçlar basit bir ilaç olarak çıkıp daha sonra yapılan araştırmalarla çok güzel başka etkileri bulunmuştur. Bitkisel ilaçlar ise insanloğlunun yaratılışından bugüne kadar kullanılmaktadır. Bitkisel ilaçların etki ve yan etkileri çok iyi bilinmektedir. Yalnız Türkiye'de bitkilerle tedaviyi gölgeleyen bazı problemler vardır. Bunlara kısaca değinelim.
Yurt dışında bitkilerle tedaviyi bu konuda eğitimli insanlar yapmaktadır. Türkiye'de ise çoğunlukla bu konuda kulaktan dolma bilgilere sahip kişiler tarafından "baharatçı" adı altında yapılmaktadır. Bitkiler ve etkileri ile en yakından ilgili bilim dalları ise eczacılık fakültelerinde ders olarak okutulan farmakognozi ve fitoterapi bilim dallalarıdır. Bir değerlendirme yapmak açısından Türkiye ile Japonya'yı karşılaştırırsak; ülkemizde yaklaşık 20.000 eczacıdan sadece 250-300 kişi bu bilim dalında çalışmıştır. Japonya'da ise 20.000 kişi sadece bu bilim dallarında çalışmaktadır. Ülkemizde bu noktada yapılması gereken; bitkilerle tedaviyi baharatcılardan sağlıkla birebir ilgili olan eczanelere taşımaktır.
Avrupa'daki ilaçların içeriklerini incelediğimizde piyasadaki ilaçlar yaklaşık % 35-40 oranında biyolojik kaynaklı hammaddeler içermektedir. Fakat aynı ilaçları üreten firmalar ülkemizde çok az biyolojik kaynaklı hammadde kullanmaktadır.
Sulak bir tarladan toplanan bitki ile kıraç tarladan toplanan bitkideki madde oranları değişiklik göstermektedir. Denizden olan yükseliğe göre bitkilerin içerikleri değişmektedir. Bunlar gibi birçok faktörler bikilerin içeriğini, madde oranlarını buna bağlı olarak etkilerini değiştirmektedir. Yani bir standart yoktur. Bunun için yapılması gereken ise şifalı bitkilerin kültürünün yapılmasıdır. Türk köylüsüne bunun üretimi konusunda eğitim ve destek verilmelidir. Üretilen bitkiler ise belirli bir standardizasyon yapılarak dozu ayarlanıp insanımızın kullanımına sunulmalıdır.
Bazı bitkilerin ilk bakışta hemen hangi bitki olduğu bilinir. Ama bitkiler çoğunlukla botanik bilen kişiler tarafından tesbit edilebilir. Çok dikkat edilmesi gerekir.
Kısacası bitkilerle tedavi ehil insanlar tarafından yapıldığı zaman etkili ve çok faydalıdır. Devletimiz bu konuda yapması gereken düzenlemeleri yaptığı zaman sağlık harcamalarında büyük ölçüde azalma olacağına inanıyorum.
Uz. Ecz. Mustafa Tekin
Farmakognozi Bilim Uzmanı
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.