Bir şairin gönül gözyaşları

Şair her ne kadar; "Şair değilim, sanattan anlamam. Sadece gönül gözyaşlarımı satırlara döktüm ve siz dostlarıma takdim ettim?" diyorsa da kitabın sayfalarını çevirdikçe bir şiir deryasının, sizi kendine doğru çektiğini hissediyorsunuz.Değerli kardeşim, nerdeyse yarım asırlık arkadaşım İbrahim Kartal'ın 'Gönül Gözyaşlarım' adlı şiir kitabının merkezinde bir kere Allah ve Resûl aşkı var, Mekke-Medine aşkı var ve elbette Kâbe-Ravza aşkı var: "Bütün canlardan aziz, Medine'de bir can varBütün canlara canan Medine'de bir can varBütün canlara bedel ömrümce sakladığımTakdime hazır olan, Medine'de, bir can var."Kitabın sayfaları arasında seyran ederken gayri ihtiyari olarak kendinizi Mekke ve Medine yollarına düşmüş bir yolcu, adeta kanatlanmış bir yolcu gibi hissediyorsunuz:"Önderim, örneğim, yüce efendimHaddim yok velakin ben seni sevdimYolunda ölmeye çoktan söz verdimDönersem namerdim ya Resûlallah."İbrahim Kartal'ın Gönül Gözyaşlarını damla damla takip ederken bu gözyaşı damlaları sizi bazen Hıra dağına, bazen Sevr dağına götürüyor, indirip Beytullah'ı tavaf edenlerin arasına katıyor, bazen de Medine yollarına düşürüp Yeşil Kubbe'ye vasıl ediyor:"Nazar eyler misin Sultanlar ŞahıSarayının kapısında biri varGarip, inler durur duyulmaz ahıYanardağı söndürecek su ararDilenci ne edep ne erkân bilirBir lokma ekmeğe ne çok sevinirAyrılmaz eşikten mum gibi erirHer daim her nefes Sultanı arar."Şairimiz, mısraları ile, dörtlükleri ile okuyucu Arafat'a çıkarır, Mina-Müzdelife dolaştırır, gözyaşları eşliğinde Hz. Hacer misali Safa-Merve arasında koşturur, tavaf seline katar ve bu kadarla da yetinmez, Mekke ile konuşmasını tutar dört bir yana dinletir:"Ne olur MekkeAç deruni defteriniAnlat bana yazıp kaydettikleriniAnlat banaTa hazreti Adem'den bu yanaNe biliyorsan anlatAdem babamız uğradı mı sanaGördü mü dağını taşını, yandığınıAcıdı mı durumuna, dua etti mi evladınaHarç yoğurup taş koydu mu Kâbe'nin duvarınaO da ağladı mı tavafını yaparkenYa sen ağladın mı onu seyrederkenPeki senin suyun yoktu nasıl ağladınO da sır değil mi MekkeYapma MekkeYalvarırım MekkeSeni seviyorum MekkeAnlat bana bildikleriniBizzat müşahede ettikleriniElçiler kervanından gördükleriniAnlat."Yedi iklim dört bucaktan dilleri muhtelif, derileri başka, milyonların seslerinin en yüksek perdesinden tekbirlerle, telbiyelerle yerleri ve gökleri inlettikleri bir anda şairimizin sesine kulak veriyoruz:"Aşkından bir katre düştü gönlümeLebbeyk Allahumme lebbeyk Allah'ımUzak bir diyardan geldim beldeneLebbeyk Allahumme lebbeyk Allah'ımKoşun hüccac koşun ulu dergâhaYalvarıp yakarın büyük SultanaBeni de, beni de alın kervanaLebbeyk Allahumme Lebbeyk Allah'ımİstenecek şey çok velakin yüz yokHer yer rahmet dolu görecek göz yokBiz sana muhtacız başka da söz yokLebbeyk Allahumme lebbeyk Allah'ım."Gönül gözyaşlarının damlalarının izini süren okuyucu, mukaddes beldeleri dolaşırken, zaman zaman tarihe de yolculuğa çıkar, Hicret'i yaşar, Bedir'e şahit olur, Uhud'da yaralar sarar, Hendek'te hendek kazar ve döner Mekke'nin Fethini müşahede eder.Şairimiz, kutsal beldeleri, mukaddes mekanları dolaşırken, okuyucuyu da zihnen dolaştırırken zihninde de sürekli vatan vardır, İslam alemi vardır ve Müslümanların perişanlığının derdi vardır:"Eğer bir milletin hedefi, derdiOlsa, şaha kalkar hemen her ferdiMillet olmanın da şartı bu zatenTarih bunun emsalini çok verdiAyet var, arşiv var, koca mazi varİspat var, şahit var, bu kadar ikrarGel gör ki Müslüman ninniyle meşgulUyku ona göre biraz daha karEy Müslüman, ey vatandaş, ey millet!Çok geç kaldın, artık kendini keşfetYok mu ecdadından bir damlacık kanHaydi davran, haydi şahlan, ha gayret."Çok değerli kardeşim, hemşehrim ve elli yıllık arkadaşım İbrahim Kartal'ın 'Gönül Gözyaşlarım' adlı şiir kitabının sayfaları arasında kısa bir gezinti yaptık, kendisini tebrik ediyoruz ve "Yardım Yok mu Allah'ım" feryadı ile sizleri baş başa bırakıyoruz:"Yine alev alev yanıyor BağdatSenden bir inayet yok mu Allah'ımÜmmet-i Muhammed bekliyor imdatDuası makbul kul yok mu Allah'ımEbreheler yine çöllere düştüNa-hak yere mazlumlara üşüştüİnsanlık? Bir kere daha ölmüştüEbabil kuşları yok mu Allah'ımHz. Musa'yı Tur'a gönderenFiravun'u helak eden öldürenİbrahim'in ateşini söndürenO sudan bir damla yok mu Allah'ım(?)Peygamber torunu şehit HüseyinEvliyalar piri Abdulkadir'inVe İmam-ı Azam Hanefi'ninOnların hatırı yok mu Allah'ım."