Toplumun hemen her kesiminin tepkisini alan sosyal güvenlik yasasında hükümet geri adım atmak zorunda kaldı. Sendika temsilcileriyle yeniden görüşüleceği ve bazı maddelerin yeniden düzenleneceği dile getirildi. Toplumda sosyal dengenin çok ciddi manada sarsılmasına zemin hazırlayacak bu yasayı hükümet kanadı savunurken; para kaynaklarının yetersizliğini dile getirdiler. İnsan sormadan edemiyor. Bunca kurum, bunca toprak, bunca madenlerimiz satıldı hâlâ para yok deniliyor. Neredeyse özelleştirmediğimiz bir yer kalmadı. Hâlâ parasızlıktan söz ediliyor. Durum gösteriyor ki gelecek zamanlar sıkıntılar daha da artacaktır.
***
Sosyal güvenlik yasası ile ilgili bir şeyler yazmayı düşünürken ve bu satırları kaleme alırken Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu'nun 2007'de katıldığı bir televizyon programında dile getirdiği çarpıcı açıklamaları hatırladım. Program yapımcısının Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Eyercioğluna;- "Özelleştirmeye bakışınız nedir?" sorusuna cevaben şunları belirtmiştir:- "Biz şu anda yapılan, kamuya ait kurum ve kuruluşların küresel sermayeye satılarak özelleştirilmesine karşıyız. Bakınız, ülkemizde şu anda özelleştirme adına yapılan satışların altındaki gerçeği size anlatmaya çalışayım. Göreceksiniz ki siz de bu oyunu duyunca yapılan özelleştirmelere karşı çıkacaksınız. Dünyadaki sermayenin % 65'i küresel güç sahibi 22 global aile şirketi mesabesinde kişilere aittir. Bunlar IMF ve Dünya Bankası'nı aracı kılarak önce pazarlanacak ülkeleri bir şekilde birlikte çalışmaya ikna ederler. Sonra yavaş yavaş borçlandırırlar. Borçların ödenemez bir hale geldiği zamanda da kamu kuruluşlarının satışıyla borçların ödenmesini tavsiye ederler. Borç ödeme mantığı ile devletin elindeki kâr eden kuruluşlar satılır. Devletin elinde kâr eden kuruluşlar kalmayınca, devletin sadece harcamak zorunda olduğu; alt yapı, yönetim, savunma ve güvenlik harcamaları için gerekli paralar da yeni borçlar ya da vatandaşa yüklenen yeni vergilerle karşılanmaya çalışılır. Öyle bir zaman gelir ki; devlet çalışanına, emeklisine maaş veremez duruma düşer, sosyal denge sarsılır. Vergi yükü artan vatandaşla devlet arasındaki münasebetler yavaş yavaş bozulur. Böylece devlet millet çatışması körüklenir. Millet aidiyet duygusunu kaybeder, fiili işgal hareketi böylece başlamış olur. Şimdi size soruyorum bizdeki özelleştirme böyle değil mi? Peki siz bu tip bir özelleştirmeye karşı değil misiniz?.."
***
Bakınız değerli dostlar, Bağımsız Türkiye Partisi'nin sorunlara yaklaşım ve çözüm önerilerinden sadece birini dile getiren Sayın Eyercioğlu'nun yaptığı bu uyarının üzerinden bir yıl bile geçmeden, gelinen nokta meydandadır. Demek ki; "satmakla, özelleştirmekle ekonomi düzelmedi daha kötüye gitti." Maalesef ki; "Devletin çarkını döndüren kamu teşekkülleri özelleştirme adı altında, yerli-yabancı ayırt edilmeden satılırken bu duruma gelineceğini uyaranlara kulak tıkayanlarla birlikte, bizler de sosyal sıkıntıları paylaşmaktayız."
***"Bir musibet, bin nasihatten hayırlıdır" demiş atalarımız ama, ayıkmamız için daha kaç musibet gerek onu kestiremiyorum..!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025