"Allah'ın ahlakı ile ahlaklanınız" ölçüsünden de murat, "nefsani hallerinizi, ruhunuzda mevcut olan o ilahi, ruhani, Rabbani hallere tebdil edin" demektir. İşte biz bunu ibadet ile beraber temin etmiş oluyoruz Bir başka husus, insanoğlu aciz bir varlıktır. Kainatın sahibi ve maliki olan Rabbine daima muhtaçtır. Siz bana bir tek varlık gösterin ki "Benim Allah'a ihtiyacım yoktur" diyebilsin. "Efendim, bu kadar inkar edenler var." Doğru, ama en sonunda onlar da teslim bayrağını çekiyorlar. Fani, aciz bir kul olduklarını anlıyorlar ve "eyvah, ben ne yaptım?" diyorlar. Allah Samed'dir. Hiç bir şeye muhtaç değildir. Fakat kainatta hiç bir varlık yoktur ki O'na muhtaç olmasın. İşte kul bu ihtiyacını, bu gücünü, ibadatu taatle beraber Rabbinden alır. O noksanlığını ikmal eder.Kur'an'da; "Dikkat ediniz. Kalpleriniz ancak Allah'ı zikirle huzur bulur" (Ra'd; 13/28), yani "tatmin olur, doyar, huzura erer" buyuruluyor. Kısaca ibadet öyle bir haldir ki, insanı, Rabbine karşı yapılması gerekli olan vazifelerini ifa ederek hem vicdanî huzura kavuşturur, hem de yanlışlıkları terkederek gerek sosyal, gerek nefsi bir takım kazançları elde etmesini sağlar. İbadetin her hâli insanlık için, insanımız için, özellikle bizler, Müslümanlar için hayra vesiledir. Büyük bir kârdır. Kulun ademiyeti ibadetle mümkündür. İbadet kulu varlıktan soyar. Hak varlığına iletir, hazırlar. O bakımdan ibadetsiz Hak bulunmaz. İbadetsiz kul olunmaz. Şayet İnsan kendi varlığında yok olursa 'namaz dinin direğidir' manasıyla ilişkili olarak namazda kul adem olur. İnsan namazda adem olur. Yok olur. Tecellilere erer.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.