Bilimde üretkenlik için güvende hissetmek şart
Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölüm Başkanı dünyaca ünlü Türk bilim adamı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, "Türkiye'de aşılması gereken meseleler var. Bilim insanları kendilerini güvende hissetmedikçe, rahat etmedikçe, geleceklerinin garanti altında olduğunu görmedikçe üretken olamazlar" dedi.
28.10.2017 00:00:00
ABD'de çalışmalarını sürdüren dünyaca ünlü Türk bilim adamı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, "Bilimsel zihin gücümüz çok artmış vaziyette. Onu artık zihin göçü olarak değil, zihin gücü olarak düşünmek lazım. O gücü nasıl kullanacağız? O güçle ülkemizdeki köprüleri nasıl oluşturacağız? Onlara örnekleri nasıl teşkil edeceğiz? Artık çok basit şeyler. Bu birkaç basit aşamayı gerçekleştirebilirsek, Türkiye'nin çok büyük hamleler yapabileceğini düşünüyorum" dedi.
Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölüm Başkanlığı görevini yürüten Hotamışlıgil, Harvard Üniversitesi'ndeki laboratuvarında yaptığı çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi, Türkiye'deki genç bilim adamlarına da tavsiyelerde bulundu.
Hotamışlıgil, üniversitedeki laboratuvarda metabolizma üzerinde yoğunlaştıklarını belirterek, vücuttaki enerji akışları, hücrelerin, organların enerji kullanımları, enerji kullandıktan sonra atık malzemelerle nasıl uğraşıldığı, kendilerine hasar vermeden çalışan sistemin temel mekanizması üzerinde uğraştıklarını anlattı.
Yaşlanmayla, yaşam tarzıyla beraber ortaya çıkan ve şu anda dünyanın en büyük sağlık tehdidi olan metabolik hastalıklar kümesinin altında yatan en önemli nedenlerden birinin metabolizma olduğuna dile getiren Hotamışlıgil, şişmanlık, diyabet, kalp hastalıkları gibi bütün kronik hastalıkların temelinde metabolizma sistemindeki bozuklukların yattığını vurguladı.
'Türkiye'de aşılması gereken meseleler var'
Türkiye'de üniversitelerin araştırma birimlerinin organizasyon sıkıntısı ve eğitim alanındaki araştırma sisteminde sıkıntıların bulunduğunu dile getiren Hotamışlıgil, o sıkıntıların bir kısmının yeterli kritik kütleyi bir arada tutmayı sağlamadığını söyledi.
Türkiye'de aşılması gereken meselelerin varlığına işaret eden Hotamışlıgil, araştırmacıların rahat olarak çalışabilecekleri, işlerine istedikleri şekilde uzun süreli devam edebilecekleri ortamlar, güvenlik duygusu ve gelecek kaygılarının giderilmesi gerektiğini belirtti.
Bilim insanları kendilerini güvende hissetmedikçe, rahat etmedikçe, geleceklerinin garanti altında olduğunu görmedikçe üretken olamayacaklarını dile getiren Hotamışlıgil, "Burası 300 senelik çok gelişmiş bir üniversite. Buranın yönetimi, bize kendimizi güven altında olduğumuzu, kendimizi rahat, özgür hissetmemizi sağlayamazsa üretken olamayız" diye konuştu.
Genç bilim adamlarına tavsiyeler
Kendisini bilim yolunda yetiştirmek isteyen gençlere de tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. Hotamışlıgil, şunları kaydetti: "Eğer bilim, onları heyecanlandırıyorsa bilimin günlük aktivitelerine odaklanmalarını tavsiye ediyorum. Sonuçlarına değil. Mesela birisi 'Ben bilim insanı olmak istiyorum, ileride Nobel alacağım' diyorsa, çok kötü bir zihniyet. Bilimden heyecan duyduğun için, zevk aldığın için uğraş vermelisin. Böyle bir tabloyu onlara çizebilecek insanlarla beraber olmalarını, o tabloyu öğrenip, o örneği ne kadar çabuk edinebilirlerse edinmelerini öneriyorum. Zaten bilim, bir hastalık gibi. O zevki tattıktan sonra, insanın sonuçlarla alakası zaten kesiliyor, kesildiği zaman da bilim için çok önemli olan, objektif bakma özelliği yerleşiyor. O zaman ancak heyecanla değişik şeyleri görebiliyorsunuz. Çok çalışmak gerekiyor. Bunun tamamıyla yaşam tarzı olması gerekiyor."
AA
Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölüm Başkanlığı görevini yürüten Hotamışlıgil, Harvard Üniversitesi'ndeki laboratuvarında yaptığı çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi, Türkiye'deki genç bilim adamlarına da tavsiyelerde bulundu.
Hotamışlıgil, üniversitedeki laboratuvarda metabolizma üzerinde yoğunlaştıklarını belirterek, vücuttaki enerji akışları, hücrelerin, organların enerji kullanımları, enerji kullandıktan sonra atık malzemelerle nasıl uğraşıldığı, kendilerine hasar vermeden çalışan sistemin temel mekanizması üzerinde uğraştıklarını anlattı.
Yaşlanmayla, yaşam tarzıyla beraber ortaya çıkan ve şu anda dünyanın en büyük sağlık tehdidi olan metabolik hastalıklar kümesinin altında yatan en önemli nedenlerden birinin metabolizma olduğuna dile getiren Hotamışlıgil, şişmanlık, diyabet, kalp hastalıkları gibi bütün kronik hastalıkların temelinde metabolizma sistemindeki bozuklukların yattığını vurguladı.
'Türkiye'de aşılması gereken meseleler var'
Türkiye'de üniversitelerin araştırma birimlerinin organizasyon sıkıntısı ve eğitim alanındaki araştırma sisteminde sıkıntıların bulunduğunu dile getiren Hotamışlıgil, o sıkıntıların bir kısmının yeterli kritik kütleyi bir arada tutmayı sağlamadığını söyledi.
Türkiye'de aşılması gereken meselelerin varlığına işaret eden Hotamışlıgil, araştırmacıların rahat olarak çalışabilecekleri, işlerine istedikleri şekilde uzun süreli devam edebilecekleri ortamlar, güvenlik duygusu ve gelecek kaygılarının giderilmesi gerektiğini belirtti.
Bilim insanları kendilerini güvende hissetmedikçe, rahat etmedikçe, geleceklerinin garanti altında olduğunu görmedikçe üretken olamayacaklarını dile getiren Hotamışlıgil, "Burası 300 senelik çok gelişmiş bir üniversite. Buranın yönetimi, bize kendimizi güven altında olduğumuzu, kendimizi rahat, özgür hissetmemizi sağlayamazsa üretken olamayız" diye konuştu.
Genç bilim adamlarına tavsiyeler
Kendisini bilim yolunda yetiştirmek isteyen gençlere de tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. Hotamışlıgil, şunları kaydetti: "Eğer bilim, onları heyecanlandırıyorsa bilimin günlük aktivitelerine odaklanmalarını tavsiye ediyorum. Sonuçlarına değil. Mesela birisi 'Ben bilim insanı olmak istiyorum, ileride Nobel alacağım' diyorsa, çok kötü bir zihniyet. Bilimden heyecan duyduğun için, zevk aldığın için uğraş vermelisin. Böyle bir tabloyu onlara çizebilecek insanlarla beraber olmalarını, o tabloyu öğrenip, o örneği ne kadar çabuk edinebilirlerse edinmelerini öneriyorum. Zaten bilim, bir hastalık gibi. O zevki tattıktan sonra, insanın sonuçlarla alakası zaten kesiliyor, kesildiği zaman da bilim için çok önemli olan, objektif bakma özelliği yerleşiyor. O zaman ancak heyecanla değişik şeyleri görebiliyorsunuz. Çok çalışmak gerekiyor. Bunun tamamıyla yaşam tarzı olması gerekiyor."
AA