CHP eski Genel Başkanı Altan Öymen, Baykal'a verip veriştiriyor. Kendisinin partinin oy oranını yüzde 30'a çıkardığını öne sürüyor
Bu yazı kişisel yazı gibi olacak. Ama bu bir zorunluluk oldu. Değerli okurlarım biliyor, ben çok uzun zamandan beri CHP üyesiyim. Mesleğim gazetecilik ama, bazı dönemlerde aktif politikada da yer aldım. Parti örgütünün en alt kademesi o zaman 'ocak'lardı. 'Ocak başkanlığı'ndan Genel Başkanlığa kadar birçok görevde bulundum. Partinin sosyal demokrat programına inanırım. Görevde bulunduğum dönemlerde de o programın gereklerini yerine getirmeye çalıştım. Bu seçim öncesinde de, her zaman yaptığım gibi, CHP'ye oy vereceğimi açıkladım. Bu, tabii parti yönetiminin son sıralarda daha da sıklaşan yanlışlarını onayladığım anlamına gelmiyordu. O yanlışları, imkân ölçüsünde belirtmeye, yönetici arkadaşlarımı uyarmaya çalışıyordum. Gerçi bunların pek faydası olmuyordu. Partinin Genel Başkanı dahil, bazı yöneticileri hiçbir eleştiriye, uyarıya kulak asmamayı meziyet sanma alışkanlığı içindeydiler. Parti içi demokrasinin koşulları da son yıllarda aşama aşama ortadan kaldırılmıştı... Ama ben de, gençliğimden beri parti içi demokrasinin koşulları içinde yaşama alışkanlığı içindeydim. O koşulların geri gelmesini istiyordum. Ben genel başkan iken... CHP'de Genel Başkanlığa seçilişim 22 Mayıs 1999 günüydü. 18 Nisan 1998 seçiminde oyları yüzde 8.7'ye inen CHP, barajın altına düşmüştü, Kurucusu olduğu ve 76 yıldan beri içinde bulunduğu Cumhuriyet Meclisi'nin, ilk defa olarak dışında kalmıştı. Genel Başkan Deniz Baykal bu yenilginin sorumluluğunu kabul ederek görevinden istifa etmişti. Hem yeni Genel Başkanı hem yeni Parti Meclisi'ni seçmek üzere CHP Kurultayı 22 Mayıs'ta toplantıya çağrılmıştı. 22 Mayıs 1999 günü ben sekiz adaydan biriydim. Kurultay beni seçti. Yeni bir dönem başladı. Tam 500 gün sürdü... Deniz Baykal, 1999 yılında CHP'nin seçimi kaybetmesinin tek nedeni olarak "PKK'nın liderinin Amerikalılar tarafından o zamanki Başbakan Ecevit'e verilmesi"ni gösteriyor. Diyor ki: "Biz(im) parti barajın altında kalmıştı, az dahi olsa, Öcalan'ın teslim edilmesi gibi, çok özel bir nedenle dahi olsa, oy kaybetmişti. Genel Başkan olarak ben ayrıldım. Parti yeni bir yönetim oluşturdu, o yönetim 1,5 yıl işbaşında kaldı (...)" "Benim dönem"Genel başkanlığım sürecinin daha başlangıcından itibaren yapılan anketlerde, CHP'nin yüzde 10 barajını hızla aştığı, önce yüzde 12'ye çıktığı, sonra da yüzde 23'e kadar yükseldiği görülmüştü. Ben ve çalışma arkadaşlarım, ondan sonraki ilk hedef olarak yüzde 30'a ulaşmayı öngörüyorduk. Oraya ulaşamazsak görevimizden derhal ayrılacağımızı ilan ediyorduk.
Bu yazı kişisel yazı gibi olacak. Ama bu bir zorunluluk oldu. Değerli okurlarım biliyor, ben çok uzun zamandan beri CHP üyesiyim. Mesleğim gazetecilik ama, bazı dönemlerde aktif politikada da yer aldım. Parti örgütünün en alt kademesi o zaman 'ocak'lardı. 'Ocak başkanlığı'ndan Genel Başkanlığa kadar birçok görevde bulundum. Partinin sosyal demokrat programına inanırım. Görevde bulunduğum dönemlerde de o programın gereklerini yerine getirmeye çalıştım. Bu seçim öncesinde de, her zaman yaptığım gibi, CHP'ye oy vereceğimi açıkladım. Bu, tabii parti yönetiminin son sıralarda daha da sıklaşan yanlışlarını onayladığım anlamına gelmiyordu. O yanlışları, imkân ölçüsünde belirtmeye, yönetici arkadaşlarımı uyarmaya çalışıyordum. Gerçi bunların pek faydası olmuyordu. Partinin Genel Başkanı dahil, bazı yöneticileri hiçbir eleştiriye, uyarıya kulak asmamayı meziyet sanma alışkanlığı içindeydiler. Parti içi demokrasinin koşulları da son yıllarda aşama aşama ortadan kaldırılmıştı... Ama ben de, gençliğimden beri parti içi demokrasinin koşulları içinde yaşama alışkanlığı içindeydim. O koşulların geri gelmesini istiyordum. Ben genel başkan iken... CHP'de Genel Başkanlığa seçilişim 22 Mayıs 1999 günüydü. 18 Nisan 1998 seçiminde oyları yüzde 8.7'ye inen CHP, barajın altına düşmüştü, Kurucusu olduğu ve 76 yıldan beri içinde bulunduğu Cumhuriyet Meclisi'nin, ilk defa olarak dışında kalmıştı. Genel Başkan Deniz Baykal bu yenilginin sorumluluğunu kabul ederek görevinden istifa etmişti. Hem yeni Genel Başkanı hem yeni Parti Meclisi'ni seçmek üzere CHP Kurultayı 22 Mayıs'ta toplantıya çağrılmıştı. 22 Mayıs 1999 günü ben sekiz adaydan biriydim. Kurultay beni seçti. Yeni bir dönem başladı. Tam 500 gün sürdü... Deniz Baykal, 1999 yılında CHP'nin seçimi kaybetmesinin tek nedeni olarak "PKK'nın liderinin Amerikalılar tarafından o zamanki Başbakan Ecevit'e verilmesi"ni gösteriyor. Diyor ki: "Biz(im) parti barajın altında kalmıştı, az dahi olsa, Öcalan'ın teslim edilmesi gibi, çok özel bir nedenle dahi olsa, oy kaybetmişti. Genel Başkan olarak ben ayrıldım. Parti yeni bir yönetim oluşturdu, o yönetim 1,5 yıl işbaşında kaldı (...)" "Benim dönem"Genel başkanlığım sürecinin daha başlangıcından itibaren yapılan anketlerde, CHP'nin yüzde 10 barajını hızla aştığı, önce yüzde 12'ye çıktığı, sonra da yüzde 23'e kadar yükseldiği görülmüştü. Ben ve çalışma arkadaşlarım, ondan sonraki ilk hedef olarak yüzde 30'a ulaşmayı öngörüyorduk. Oraya ulaşamazsak görevimizden derhal ayrılacağımızı ilan ediyorduk.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.