‘Bana iman ettikleri hâlde mi O'nu öldürecekler’
Cebrail, Resul-i Ekrem e, "Senin ümmetin bu çocuğunu öldürecektir" diye arz etti. Peygamber (s.a.v.), "Bana iman ettikleri hâlde mi onu öldürecekler?" diye sorduğunda, Cebrail, "Evet, onu öldürecekler" dedi
09.03.2022 23:50:00





"Bir gün Cebrail Hz. Muhammed (s.a.v.)'in yanına gelince İmam Hüseyin (a.s.) dedesinin kucağında bulunuyordu. Mübarek yanağından öpüp okşarken, Cebrail sordu:
"Ya Resulallah! Bu saadetli çocuğu sever misin?"
Hazret-i Muhammed (s.a.v.) cevap verdi: "Evet, evlatlarım ciğer köşelerimdir."
Tesadüfen Hüseyin (a.s.)'ın güzel gerdanında hamaylının ipliğinden bir iz meydana gelmişti. Cebrail, ona baktı, kederlenip düşünceye daldı.
Hazreti Muhammed (s.a.v.) sordu: "Ey kardeş, bu ipin açtığı izden neden melalin yolunu tuttun, hikmet ne?"
Cebrail cevap verdi: "Ya Resulallah! Yakında Kerbela sahrasında bu mazlumun mübarek boynunu o ip izinden ayırıp ona cefa edeceklerdir."
"Bir gün Cebrail, Hazreti Muhammed (s.a.v.)'le konuşurken Hüseyin (a.s.) yanlarında bulunuyordu. Hazreti Muhammed (s.a.v.)'in kucağına oturmuştu. Cebrail, "Yakında bu gönlünü alan oğlunu öldürecekler" dedi.
Hazreti Muhammed (s.a.v.) sordu: "Bu kötü iş kimden gelecek?"
Cebrail, "Vefasız ümmetinden meydana gelecek" dedi ve Kerbela yolunu işaret ederek bir avuç toprak alıp Hazreti Muhammed (s.a.v.)'e verdi: "Bu toprak onun öldürüleceği yerdendir. Ve onun kanıyla renklenecektir" dedi."
"Ebu Ümame'den rivayet edilmiştir:
Resulüllah (s.a.v.)'in Ümmü Seleme'nin evinde olduğu bir gün Cebrail O'na nâzil oldu. Peygamber (s.a.v.) Ümmü Seleme'den hiç kimsenin içeriye girmemesini istedi.
Bu esnada Hüseyin (a.s.) geldi ve Resulüllah (s.a.v.)'i odada gördüğünde içeriye girmek istedi.
Ümmü Seleme, Peygamber torununu kucağına alarak kendi sözleriyle içeri girmesine mâni olmak istedi fakat Hüseyin'in şiddetli ağlamasını gördüğünde onu bıraktı ve Hüseyin (a.s.) Peygamberin (s.a.v.) olduğu odaya girip kucağına oturdu.
Cebrail, Resul-i Ekrem e, "Senin ümmetin bu çocuğunu öldürecektir" diye arz etti.
Peygamber (s.a.v.), "Bana iman ettikleri hâlde mi onu öldürecekler?" diye sorduğunda, Cebrail, "Evet, onu öldürecekler" dedi.
Daha sonra bir avuç toprağı Resulüllah (s.a.v.)'e göstererek Hüseyin'in ölüm yerinden haber verdi.
Hz. Peygamber (s.a.v.) Hüseyin (a.s.)'ı bağrına basarak hüzünlü bir hâlde dışarı çıktı.
Peygamberin (s.a.v.) bu hâlini gören ve Resulüllah (s.a.v.)'in çocuğu içeri bırakmasına kızdığını zanneden Ümmü Seleme, "Ya Resulallah! Senin yoluna feda olayım. Gerçi siz kimseyi içeri almamamı istemiştiniz ama sizin bizden bu çocuğu ağlatmamamızı istediğinizden dolayı onu içeriye aldım" dedi.
Hz. Peygamber (s.a.v.) onun cevabını vermeden ashabının yanına giderek, "Benim ümmetim bu çocuğumu öldürecektir" diye buyurdu."
"Ümmü Seleme şöyle rivayet etmektedir:
Hasan (a.s.) ve Hüseyin (a.s.) benim evimde Resulüllah (s.a.v.)'in karşısında oynadıkları bir gün Cebrail (a.s.) nâzil oldu.
Eliyle Hüseyin (a.s.)'ı işaret ederek, "Ey Muhammed! Ümmetin bu çocuğunu öldürecektir" dedi.
Bu sırada Peygamber (s.a.v.) ağlamaya başladı ve Hüseyin (a.s.)'ı bağrına basarak bana şöyle buyurdu: "Bu toprak senin yanında emanet kalsın."
Daha sonra Peygamber (s.a.v.) toprağı kokladığında, "Bu toprak bela ve musibet kokuyor" dedi.
Ümmü Seleme devamla şunu söylüyor: "Resulüllah (s.a.v.) bana, "Ümmü Seleme! Bu toprak kan rengini aldığında bil ki, Hüseyin o toprak üzerinde şehit olmuştur" diye buyurdu."
Râvi diyor ki: "Ümmü Seleme o toprağı cam bir kâsenin içine koyarak onu her gün yoklardı ve şöyle derdi: "Ey toprak senin kan rengini aldığın gün çok büyük bir gündür."
"Hilal bin Hubab'dan nakledilmiştir:
Cebrail Peygamberin (s.a.v.) nezdinde olduğu zaman Hasan (a.s.) ve Hüseyin (a.s.), Resulüllah (s.a.v.)'in yanına gelerek Hazretin mübarek sırtına atlayarak O'nunla oynuyorlardı.
Resul-i Ekrem anneleri Fatıma'ya, "Niçin bunları bir şeyle meşgul etmiyorsun?" dediğinde, Hz. Fatıma (a.s.) onları aldı ama çok geçmeden çocuklar annelerinin elinden kaçarak Hz. Peygamberin (s.a.v.) yanına gelerek O'nunla yeniden oynamaya başladılar. Resulüllah (s.a.v.) onları kucağına aldı ve dizleri üzerine oturttu.
Cebrail arz etti: "Ey Allah'ın Resulü! Yavrularınızı çok sevdiğinizi görüyorum."
Peygamber (s.a.v.) Cebrail'e, "Elbette ki çok severim. Onlar hayatımın iki güzel fesleğenleridir" diye cevap verdi.
Cebrail, Hüseyin (a.s.)'ı işaret ederek şöyle dedi: "Bil ki, ümmetin bu oğlunu şehit edecektir." Daha sonra kanatları ile uçarak elinde biraz toprak getirdi. Resulüllah (s.a.v.)'e hitaben, "Yavrun bu toprağın üzerinde öldürülecektir" dedi. Hz. Muhammed (s.a.v.) bu toprağın adını sorduğunda Cebrail, Kerbela olduğunu söyledi."
Aişe'den rivayet edilmektedir: "Resulüllah (s.a.v.)'in bir gün uyuduğu sırada Hüseyin (a.s.) içeriye girdi ve Resulüllah (s.a.v.)'e doğru yürümeye başladı.
Ben onu Resulüllah (s.a.v.)'den uzaklaştırıp işimin başına döndükten sonra Hüseyin (a.s.) tekrar İki Âlem Serveri'nin yanına yaklaştı.
Hz. Muhammed (s.a.v.) ağlar bir şekilde uyandı. "Niçin ağlıyorsunuz?" diye sorduğumda, "Cebrail, Hüseyin'in şehit düşeceği yerin toprağını gösterdi. Allah'ın gazabı onun kanını dökenlere çok şiddetlidir" diye buyurdu.
Daha sonra Resulüllah (s.a.v.) elini açtığında (ince kum) toprağı gördüm. Resulüllah (s.a.v.) bana hitaben buyurdu: "Ey Aişe! Varlığım elinde olan Allah and olsun ki, bu olay Beni çok üzüyor. Benden sonra Hüseyin'i ümmetimden hangisi öldürecektir?"
"Hz. Hüseyin (a.s.)'ın henüz küçük bir çocuk olduğu çağlarda bir gün Hazreti Muhammed (s.a.v.), o masumu dizine alıp yüzünü yüzüne sürdü. Şehzadeyi o kadar sıkıp okşadı ki, Hazreti Hüseyin (a.s.)'ın mübarek gözlerinden gözyaşları döküldü. O damlalardan birisi Hazreti Muhammed (s.a.v.)'in tertemiz eteğine düştü.
Ümmü'l Fazl bu hâlden hiddetlenerek Hüseyin (a.s.)'ı şiddetle Hazreti Resul (s.a.v.)'in kucağından aldı. Öyle ki, nazik vücudu incindi, ağlamaya başladı.
Hazreti Muhammed (s.a.v.), "Ey Ümmü'l Fazl! Niçin ciğer köşemi ağlattın. Bu gözyaşının bıraktığı leke azıcık su ile giderilir ama bu masumun gönlünün kırılmasından gönlüme öyle bir keder düştü ki, deryalarla ortadan giderilemez" diye buyurdu.
Bu hâli yakından gören Cebrail gökten inerek Hazreti Muhammed (s.a.v.)'e dedi ki: "Ya Resulallah! Sen Hüseyin (a.s.)'ın bir damla gözyaşının dökülmesi ile kederlenirsin. Kerbela'da vücudundan yüz göz açılıp her birinden sel aktığını görsen hâlin ne olur?"
Hazreti Muhammed (s.a.v.) bu sözlerden teessür duyarak ağlamaya başladı." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin eserinden)
"Ya Resulallah! Bu saadetli çocuğu sever misin?"
Hazret-i Muhammed (s.a.v.) cevap verdi: "Evet, evlatlarım ciğer köşelerimdir."
Tesadüfen Hüseyin (a.s.)'ın güzel gerdanında hamaylının ipliğinden bir iz meydana gelmişti. Cebrail, ona baktı, kederlenip düşünceye daldı.
Hazreti Muhammed (s.a.v.) sordu: "Ey kardeş, bu ipin açtığı izden neden melalin yolunu tuttun, hikmet ne?"
Cebrail cevap verdi: "Ya Resulallah! Yakında Kerbela sahrasında bu mazlumun mübarek boynunu o ip izinden ayırıp ona cefa edeceklerdir."
"Bir gün Cebrail, Hazreti Muhammed (s.a.v.)'le konuşurken Hüseyin (a.s.) yanlarında bulunuyordu. Hazreti Muhammed (s.a.v.)'in kucağına oturmuştu. Cebrail, "Yakında bu gönlünü alan oğlunu öldürecekler" dedi.
Hazreti Muhammed (s.a.v.) sordu: "Bu kötü iş kimden gelecek?"
Cebrail, "Vefasız ümmetinden meydana gelecek" dedi ve Kerbela yolunu işaret ederek bir avuç toprak alıp Hazreti Muhammed (s.a.v.)'e verdi: "Bu toprak onun öldürüleceği yerdendir. Ve onun kanıyla renklenecektir" dedi."
"Ebu Ümame'den rivayet edilmiştir:
Resulüllah (s.a.v.)'in Ümmü Seleme'nin evinde olduğu bir gün Cebrail O'na nâzil oldu. Peygamber (s.a.v.) Ümmü Seleme'den hiç kimsenin içeriye girmemesini istedi.
Bu esnada Hüseyin (a.s.) geldi ve Resulüllah (s.a.v.)'i odada gördüğünde içeriye girmek istedi.
Ümmü Seleme, Peygamber torununu kucağına alarak kendi sözleriyle içeri girmesine mâni olmak istedi fakat Hüseyin'in şiddetli ağlamasını gördüğünde onu bıraktı ve Hüseyin (a.s.) Peygamberin (s.a.v.) olduğu odaya girip kucağına oturdu.
Cebrail, Resul-i Ekrem e, "Senin ümmetin bu çocuğunu öldürecektir" diye arz etti.
Peygamber (s.a.v.), "Bana iman ettikleri hâlde mi onu öldürecekler?" diye sorduğunda, Cebrail, "Evet, onu öldürecekler" dedi.
Daha sonra bir avuç toprağı Resulüllah (s.a.v.)'e göstererek Hüseyin'in ölüm yerinden haber verdi.
Hz. Peygamber (s.a.v.) Hüseyin (a.s.)'ı bağrına basarak hüzünlü bir hâlde dışarı çıktı.
Peygamberin (s.a.v.) bu hâlini gören ve Resulüllah (s.a.v.)'in çocuğu içeri bırakmasına kızdığını zanneden Ümmü Seleme, "Ya Resulallah! Senin yoluna feda olayım. Gerçi siz kimseyi içeri almamamı istemiştiniz ama sizin bizden bu çocuğu ağlatmamamızı istediğinizden dolayı onu içeriye aldım" dedi.
Hz. Peygamber (s.a.v.) onun cevabını vermeden ashabının yanına giderek, "Benim ümmetim bu çocuğumu öldürecektir" diye buyurdu."
"Ümmü Seleme şöyle rivayet etmektedir:
Hasan (a.s.) ve Hüseyin (a.s.) benim evimde Resulüllah (s.a.v.)'in karşısında oynadıkları bir gün Cebrail (a.s.) nâzil oldu.
Eliyle Hüseyin (a.s.)'ı işaret ederek, "Ey Muhammed! Ümmetin bu çocuğunu öldürecektir" dedi.
Bu sırada Peygamber (s.a.v.) ağlamaya başladı ve Hüseyin (a.s.)'ı bağrına basarak bana şöyle buyurdu: "Bu toprak senin yanında emanet kalsın."
Daha sonra Peygamber (s.a.v.) toprağı kokladığında, "Bu toprak bela ve musibet kokuyor" dedi.
Ümmü Seleme devamla şunu söylüyor: "Resulüllah (s.a.v.) bana, "Ümmü Seleme! Bu toprak kan rengini aldığında bil ki, Hüseyin o toprak üzerinde şehit olmuştur" diye buyurdu."
Râvi diyor ki: "Ümmü Seleme o toprağı cam bir kâsenin içine koyarak onu her gün yoklardı ve şöyle derdi: "Ey toprak senin kan rengini aldığın gün çok büyük bir gündür."
"Hilal bin Hubab'dan nakledilmiştir:
Cebrail Peygamberin (s.a.v.) nezdinde olduğu zaman Hasan (a.s.) ve Hüseyin (a.s.), Resulüllah (s.a.v.)'in yanına gelerek Hazretin mübarek sırtına atlayarak O'nunla oynuyorlardı.
Resul-i Ekrem anneleri Fatıma'ya, "Niçin bunları bir şeyle meşgul etmiyorsun?" dediğinde, Hz. Fatıma (a.s.) onları aldı ama çok geçmeden çocuklar annelerinin elinden kaçarak Hz. Peygamberin (s.a.v.) yanına gelerek O'nunla yeniden oynamaya başladılar. Resulüllah (s.a.v.) onları kucağına aldı ve dizleri üzerine oturttu.
Cebrail arz etti: "Ey Allah'ın Resulü! Yavrularınızı çok sevdiğinizi görüyorum."
Peygamber (s.a.v.) Cebrail'e, "Elbette ki çok severim. Onlar hayatımın iki güzel fesleğenleridir" diye cevap verdi.
Cebrail, Hüseyin (a.s.)'ı işaret ederek şöyle dedi: "Bil ki, ümmetin bu oğlunu şehit edecektir." Daha sonra kanatları ile uçarak elinde biraz toprak getirdi. Resulüllah (s.a.v.)'e hitaben, "Yavrun bu toprağın üzerinde öldürülecektir" dedi. Hz. Muhammed (s.a.v.) bu toprağın adını sorduğunda Cebrail, Kerbela olduğunu söyledi."
Aişe'den rivayet edilmektedir: "Resulüllah (s.a.v.)'in bir gün uyuduğu sırada Hüseyin (a.s.) içeriye girdi ve Resulüllah (s.a.v.)'e doğru yürümeye başladı.
Ben onu Resulüllah (s.a.v.)'den uzaklaştırıp işimin başına döndükten sonra Hüseyin (a.s.) tekrar İki Âlem Serveri'nin yanına yaklaştı.
Hz. Muhammed (s.a.v.) ağlar bir şekilde uyandı. "Niçin ağlıyorsunuz?" diye sorduğumda, "Cebrail, Hüseyin'in şehit düşeceği yerin toprağını gösterdi. Allah'ın gazabı onun kanını dökenlere çok şiddetlidir" diye buyurdu.
Daha sonra Resulüllah (s.a.v.) elini açtığında (ince kum) toprağı gördüm. Resulüllah (s.a.v.) bana hitaben buyurdu: "Ey Aişe! Varlığım elinde olan Allah and olsun ki, bu olay Beni çok üzüyor. Benden sonra Hüseyin'i ümmetimden hangisi öldürecektir?"
"Hz. Hüseyin (a.s.)'ın henüz küçük bir çocuk olduğu çağlarda bir gün Hazreti Muhammed (s.a.v.), o masumu dizine alıp yüzünü yüzüne sürdü. Şehzadeyi o kadar sıkıp okşadı ki, Hazreti Hüseyin (a.s.)'ın mübarek gözlerinden gözyaşları döküldü. O damlalardan birisi Hazreti Muhammed (s.a.v.)'in tertemiz eteğine düştü.
Ümmü'l Fazl bu hâlden hiddetlenerek Hüseyin (a.s.)'ı şiddetle Hazreti Resul (s.a.v.)'in kucağından aldı. Öyle ki, nazik vücudu incindi, ağlamaya başladı.
Hazreti Muhammed (s.a.v.), "Ey Ümmü'l Fazl! Niçin ciğer köşemi ağlattın. Bu gözyaşının bıraktığı leke azıcık su ile giderilir ama bu masumun gönlünün kırılmasından gönlüme öyle bir keder düştü ki, deryalarla ortadan giderilemez" diye buyurdu.
Bu hâli yakından gören Cebrail gökten inerek Hazreti Muhammed (s.a.v.)'e dedi ki: "Ya Resulallah! Sen Hüseyin (a.s.)'ın bir damla gözyaşının dökülmesi ile kederlenirsin. Kerbela'da vücudundan yüz göz açılıp her birinden sel aktığını görsen hâlin ne olur?"
Hazreti Muhammed (s.a.v.) bu sözlerden teessür duyarak ağlamaya başladı." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.