Türkiye bu eli kolu bağlanmışlık ortamına gelince içeriden ve dışarıdan pusuya yatmış olanlar da bir anda gerçek yüzlerini göstermeye başladılar. Mesela Fener Patriği açıkça Yeni Roma patriği ünvanını kullanmaya başladı.
Sinanoğlu- Olaylara şöyle devamlı bir bakın bakalım, 50 senedir neler oluyor? Bizim evin bahçesinde bir ağaç vardı. Sulanmadığı, bakılmadığı için zayıf düşmüş ama kurumamıştı. Bir de baktık ki ne kadar haşarat, böcek varsa üşüşmüş. Ülkenin de bağışıklık sistemi yoksa ki en az 50 senedir yok, veya başkalarının güdümünde ise, zayıf düşünce her taraftan bütün haşarat çullanır. Bu bir tabiat kanunudur.
ÇOCUKLARIMIZIN MİSYONER OKULLARINDA İŞİ NE?
Japonlara 1970'lerde demiştim. "Sizin başınıza atom bombası atıldı. Ağacın dalları, yaprakları yandı. Sonra tekrar çıktı. Bize daha kötüsünü, kültür bombası attılar. Ağacın kökleri kurudu" dedim. "O, çok daha tehlikeli" dediler. Bize bu yapıldı. O bakımdan milletin geçmişinden, tarihinden haberi yok. Çünkü okutulmuyor. Geçmişte okutuluyordu. İnönü zamanında bile okutuluyordu. Ama 50'lerden sonra yabancı danışmanlar kanalı ile bitti. Geçenlerde 60 tane yabancı danışmandan bahsedildi. O da "Vallahi 60 tane yok. Sadece 15 tane var" dedi. Adam ne dediğinin farkında değil. O yerlere bunları getirip koyarlar. Ondan sonra da eğitimi bitirirler. Çocuk okulda her şeyi tarzanca öğreniyor. Milleti bu hale soktular. Böyle bir milletin başına haşaralar çullanmazsa bu haşaralar enayi demektir. Millet aklını başın alsın. Veliler aklını başına alsın. Hâlâ çocuklarını misyoner okullarına, yok cemaat okullarına göndermesinler. Çocuklarını kimliksiz, kişiliksiz, kültürsüz, inançsız, kafasız, gönülsüz yapmak için bir de üste para vermesinler.
HERKESE BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR
Buna rağmen iyiler de var. Ağacın dibi bile görünmezken filizler çıkmaya başlıyor. Onları biz sulayacağız. Onlar büyüyecek. Ağaç olacak. Dünya çok yakında birbirini yerken biz aklımızı başımıza şimdiden alırsak yine önümüze fırsatlar çıkacak. O zamana kadar büyük sultan Abdülhamit Hanın, sonra da büyük Atatürk'ün, iki tane son büyüğün yaptığı gibi bu kuvvetler arasında denge sağlayarak haysiyetli bir biçimde önemli bir devlet olarak ortaya çıkarız. Varlığımızı, adımızı koruruz. Yoksa şimdiki gibi top popla uğraşırsak, ufak tefek menfatler peşinde koşarsak, çocukları para kazanmaktan başka bir şey düşünmez hale getirirsek dünya karıştığı zaman bu sefer de başkasının kölesi oluruz. Onun için herkese büyük iş düşüyor. Bu günler son günler. Herkese büyük vazife düşüyor.
Sinanoğlu- Olaylara şöyle devamlı bir bakın bakalım, 50 senedir neler oluyor? Bizim evin bahçesinde bir ağaç vardı. Sulanmadığı, bakılmadığı için zayıf düşmüş ama kurumamıştı. Bir de baktık ki ne kadar haşarat, böcek varsa üşüşmüş. Ülkenin de bağışıklık sistemi yoksa ki en az 50 senedir yok, veya başkalarının güdümünde ise, zayıf düşünce her taraftan bütün haşarat çullanır. Bu bir tabiat kanunudur.
ÇOCUKLARIMIZIN MİSYONER OKULLARINDA İŞİ NE?
Japonlara 1970'lerde demiştim. "Sizin başınıza atom bombası atıldı. Ağacın dalları, yaprakları yandı. Sonra tekrar çıktı. Bize daha kötüsünü, kültür bombası attılar. Ağacın kökleri kurudu" dedim. "O, çok daha tehlikeli" dediler. Bize bu yapıldı. O bakımdan milletin geçmişinden, tarihinden haberi yok. Çünkü okutulmuyor. Geçmişte okutuluyordu. İnönü zamanında bile okutuluyordu. Ama 50'lerden sonra yabancı danışmanlar kanalı ile bitti. Geçenlerde 60 tane yabancı danışmandan bahsedildi. O da "Vallahi 60 tane yok. Sadece 15 tane var" dedi. Adam ne dediğinin farkında değil. O yerlere bunları getirip koyarlar. Ondan sonra da eğitimi bitirirler. Çocuk okulda her şeyi tarzanca öğreniyor. Milleti bu hale soktular. Böyle bir milletin başına haşaralar çullanmazsa bu haşaralar enayi demektir. Millet aklını başın alsın. Veliler aklını başına alsın. Hâlâ çocuklarını misyoner okullarına, yok cemaat okullarına göndermesinler. Çocuklarını kimliksiz, kişiliksiz, kültürsüz, inançsız, kafasız, gönülsüz yapmak için bir de üste para vermesinler.
HERKESE BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR
Buna rağmen iyiler de var. Ağacın dibi bile görünmezken filizler çıkmaya başlıyor. Onları biz sulayacağız. Onlar büyüyecek. Ağaç olacak. Dünya çok yakında birbirini yerken biz aklımızı başımıza şimdiden alırsak yine önümüze fırsatlar çıkacak. O zamana kadar büyük sultan Abdülhamit Hanın, sonra da büyük Atatürk'ün, iki tane son büyüğün yaptığı gibi bu kuvvetler arasında denge sağlayarak haysiyetli bir biçimde önemli bir devlet olarak ortaya çıkarız. Varlığımızı, adımızı koruruz. Yoksa şimdiki gibi top popla uğraşırsak, ufak tefek menfatler peşinde koşarsak, çocukları para kazanmaktan başka bir şey düşünmez hale getirirsek dünya karıştığı zaman bu sefer de başkasının kölesi oluruz. Onun için herkese büyük iş düşüyor. Bu günler son günler. Herkese büyük vazife düşüyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.