Dün gazetemiz en hareketli günlerinden birini yaşadı. Gün boyunca telefonlarımız kilitlendi. Bağımsız Türkiye Partisi'nin kurulduğu müjdesi milletimizi mest etti.
Müjdeyi önceki gün şöyle vermiştik: "Türkiye'nin beklediği parti kuruldu. Bağımsız Türkiye Partisi..."
İnsanımız ne kadar da bu isme, bu sese, bu oluşa hasretmiş.
Her eğilimden, her partiden insanı buluşturan Kuvay-ı Milliye toplantılarındaki coşkuyu, dinamizmi, ümidi şimdiden ilk günden siyasete taşımayı vaad ediyor Bağımsız Türkiye Partisi...
Yaklaşık bir yıldır milletimizi ayağa kaldıran, insanımıza ümit veren, milletimize çare üreten, çöpçüsünden askerine kadar hiçbir millet ferdini dışarıda bırakmadan birleştiren ve Büyük Türkiye'yi gerçekleştirme iradesini ortaya koyan Kuvay-ı Milliye ruhunun yaktığı Milli Duruş meşalesi yeni hizmet kurumlarına, yeni büyük oluşlara ilham kaynağı oldu...
Dış politikadan ekonomiye, kültürden hukuka her sahada ufuk açan yazı ve konuşmaları Kuvay-ı Milliye aksiyonuna dönüştü. Kuvay-ı Milliye'nin bir neferi, çorbada azıcık da olsa tuzu olan birisi olarak Kuvay-ı Milliye hareketini siyasette kendisine örnek edinen Bağımsız Türkiye Partisi'nin Kurucular Kurulu'nu tebrik ediyoruz.
Başta, Türkiye'nin değil dünyanın seçkin ilim adamlarından partinin Genel Başkanı Prof. Dr. Ata Selçuk Bey olmak üzere toplumun her kesiminin temsilcilerinden teşekkül etmiş Kurucular Kurulu. Adeta millet mecmuunun bir zübdesi, özeti, modeli olmuş Bağımsız Türkiye Partisi...
BTP, 41. parti... Ondan önce kurulan bugün iktidar ve muhalefet yelpazesini oluşturan 40 parti, hemen hemen birbirinin kopyası...
Detaylarda ayrışsalar da temelde sağcısından solcusuna, eskisinden yenisine hemen hepsi ABD'ye angaje, AB'ye emftun, IMF ve Dünya Bankası'na mahkum bir anlayışı temsil ediyorlar.
Hemen her siyasi lider ABD'ye daha iyi derviş olma yarışında. Yahudi lobilerine, Kilise izbelerine göz kırpmaktan şaşı olmuş vaziyette...
Hele bunlardan en ibretlik olanı da yelkenleri yapay rüzgarlarla şişirilen biri var ki şu cümlesi dudak uçuklatan cinsten teslimiyet hatta ihanet kokuyor.
Bakın ne diyor: "Ben de kiliseye koşan ABD vatandaşları gibi dua ediyor ve diyorum ki, Tanrı ABD Başkanını ve halkını korusun. İsa Mesih'in dediği gibi..."
Vah zavallı vah...
İşte siyasetin böylesine milletine, tarihine, değerlerine yabancılaştığı bir ortamda Bağımsız Türkiye Partisi, vicdanı hür, irfanı hür vatandaşlar tarafından, Milli Duruş'un adresi olarak kuruluyor.
Önceki gün Anayasa değişikliğini gerçekleştiren Meclisimizin, 90. maddeyi geçirmemesi milletvekillerimizin uyanışının bir göstergesi olarak yorumlanmalı.
Partiler, liderleri teslim alınmış olsa bile demek ki vekillerin vicdanı bağımsızlık ve egemenlik konusunda henüz tam teslim alınamamış. Kuvay-ı Milliye ateşinin yaktığı Bağımsız Türkiye meşalesi AB kapısında teslim alınmak istenen Türkiye'nin en büyük sigortası olacak.
Küreselleşme ve AB'ye üyelik uğruna egemenliğin devredilmek istendiği, IMF politikaları ile ekonomimizin çökertildiği, liberalizm uğruna devleti küçültme adı altında devletin güçsüz hale getirildiği bir zamanda bu meşalenin yanması Türkiye için büyük nasip.
Bağımsız Türkiye Partisi, devlet-millet bütünleşmesini, milletin madde ve manada yeniden yüceltilmesini devletin askeri ile, polisi ile, sağlık ve eğitimi ile, altyapısı ile yeniden güçlü devlet haline getirilmesini esas alan güçlü bir programa sahip.
İbrahim BERK'in yazısı
Müjdeyi önceki gün şöyle vermiştik: "Türkiye'nin beklediği parti kuruldu. Bağımsız Türkiye Partisi..."
İnsanımız ne kadar da bu isme, bu sese, bu oluşa hasretmiş.
Her eğilimden, her partiden insanı buluşturan Kuvay-ı Milliye toplantılarındaki coşkuyu, dinamizmi, ümidi şimdiden ilk günden siyasete taşımayı vaad ediyor Bağımsız Türkiye Partisi...
Yaklaşık bir yıldır milletimizi ayağa kaldıran, insanımıza ümit veren, milletimize çare üreten, çöpçüsünden askerine kadar hiçbir millet ferdini dışarıda bırakmadan birleştiren ve Büyük Türkiye'yi gerçekleştirme iradesini ortaya koyan Kuvay-ı Milliye ruhunun yaktığı Milli Duruş meşalesi yeni hizmet kurumlarına, yeni büyük oluşlara ilham kaynağı oldu...
Dış politikadan ekonomiye, kültürden hukuka her sahada ufuk açan yazı ve konuşmaları Kuvay-ı Milliye aksiyonuna dönüştü. Kuvay-ı Milliye'nin bir neferi, çorbada azıcık da olsa tuzu olan birisi olarak Kuvay-ı Milliye hareketini siyasette kendisine örnek edinen Bağımsız Türkiye Partisi'nin Kurucular Kurulu'nu tebrik ediyoruz.
Başta, Türkiye'nin değil dünyanın seçkin ilim adamlarından partinin Genel Başkanı Prof. Dr. Ata Selçuk Bey olmak üzere toplumun her kesiminin temsilcilerinden teşekkül etmiş Kurucular Kurulu. Adeta millet mecmuunun bir zübdesi, özeti, modeli olmuş Bağımsız Türkiye Partisi...
BTP, 41. parti... Ondan önce kurulan bugün iktidar ve muhalefet yelpazesini oluşturan 40 parti, hemen hemen birbirinin kopyası...
Detaylarda ayrışsalar da temelde sağcısından solcusuna, eskisinden yenisine hemen hepsi ABD'ye angaje, AB'ye emftun, IMF ve Dünya Bankası'na mahkum bir anlayışı temsil ediyorlar.
Hemen her siyasi lider ABD'ye daha iyi derviş olma yarışında. Yahudi lobilerine, Kilise izbelerine göz kırpmaktan şaşı olmuş vaziyette...
Hele bunlardan en ibretlik olanı da yelkenleri yapay rüzgarlarla şişirilen biri var ki şu cümlesi dudak uçuklatan cinsten teslimiyet hatta ihanet kokuyor.
Bakın ne diyor: "Ben de kiliseye koşan ABD vatandaşları gibi dua ediyor ve diyorum ki, Tanrı ABD Başkanını ve halkını korusun. İsa Mesih'in dediği gibi..."
Vah zavallı vah...
İşte siyasetin böylesine milletine, tarihine, değerlerine yabancılaştığı bir ortamda Bağımsız Türkiye Partisi, vicdanı hür, irfanı hür vatandaşlar tarafından, Milli Duruş'un adresi olarak kuruluyor.
Önceki gün Anayasa değişikliğini gerçekleştiren Meclisimizin, 90. maddeyi geçirmemesi milletvekillerimizin uyanışının bir göstergesi olarak yorumlanmalı.
Partiler, liderleri teslim alınmış olsa bile demek ki vekillerin vicdanı bağımsızlık ve egemenlik konusunda henüz tam teslim alınamamış. Kuvay-ı Milliye ateşinin yaktığı Bağımsız Türkiye meşalesi AB kapısında teslim alınmak istenen Türkiye'nin en büyük sigortası olacak.
Küreselleşme ve AB'ye üyelik uğruna egemenliğin devredilmek istendiği, IMF politikaları ile ekonomimizin çökertildiği, liberalizm uğruna devleti küçültme adı altında devletin güçsüz hale getirildiği bir zamanda bu meşalenin yanması Türkiye için büyük nasip.
Bağımsız Türkiye Partisi, devlet-millet bütünleşmesini, milletin madde ve manada yeniden yüceltilmesini devletin askeri ile, polisi ile, sağlık ve eğitimi ile, altyapısı ile yeniden güçlü devlet haline getirilmesini esas alan güçlü bir programa sahip.
İbrahim BERK'in yazısı