Atatürk, 13 Haziran 1921 günü, Ankara istasyonundaki binada dönemin en büyük sömürgeci devletlerinden Fransa'nın temsilcisi Franklin Boullion'a Sevr Antlaşması hakkındaki görüşlerini anlatmıştır.
Atatürk, temsilcinin Avrupa'da halen Misak?ı Milli'nin ve Kurtuluş Savaşı'nın tanınmaması ısrarı üzerine Sevr ile ilgili şu görüşlerini aktarmıştır:
"Eski Osmanlı İmparatorluğu'ndan yeni bir Türk devleti doğmuştur. Bunu tanımak gerekir. Bu yeni Türkiye her bağımsız devlet gibi haklarını tanıtacaktır. Sevr Antlaşması Türk milleti için öylesine uğursuz bir idam kararnamesidir ki, onun bir dost ağzından çıkmamasını dileriz.
Bu konuşmamız sırasında bile Sevr Antlaşmasını ağzıma almak istemem. Sevr Antlaşmasını kafasından çıkaramayan milletlerle güven temeline dayanan ilişkilere girişemeyiz. Bize göre böyle bir antlaşma yoktur."
Aynı konuşmada kapitülasyonlar konusu da gündeme gelmiş ve temsilci bunun devamından yana olan Fransa'nın tavrını dile getirmiştir.
Oysa Misak?ı Milli sınırları ile yeni bir vatan çizen Atatürk için ekonomik bağımsızlık da en az siyasi bağımsızlık kadar önemlidir.
"Tam bağımsızlık bizim bugün üzerimize aldığımız görevin can damarıdır" der. Ve ekler: "Tam bağımsızlık demek elbette siyasi, mali, ekonomik, adli, askeri, kültürel vb. her alanda tam bir bağımsızlığa ve hürriyete kavuşmak demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksun kalmak, millet ve memleketin gerçek anlamıyla tüm bağımsızlıktan yoksun kalması demektir."
Bağımsızlığın kazanılmasında milli güce olan güvenini ise şöyle ifade eder:
"Dış kaynaklı öğütlere uymakla bir vatan, bir millet bağımsızlığa ulaşamaz. Tarih böyle bir şey kaydetmemiştir." (Alıntılar, Nutuk'tandır).
Cumhuriyet ve devlet işte böyle bir zihniyetin eseridir.
Bazılarının Atatürk'ü ve onun devlet temelini yokmuş gibi kabul etmeleri de bu sebepledir.
Üniter yapı, Türklük, Misak-ı Milli sınırları, tam bağımsızlık git gide önemini yitiren ve yerini globalizm gibi sihirli bir kelimenin aldığı değerler olarak silinmeye başladı.
Geldiğimiz nokta da ise, Türkiye'nin güneydoğu sınırlarını Misak?ı Milli'de belirlenen hali ile kabul etmeyen ABD ortağımız.
Hatta biz, ABD'nin Türkiye'nin de son sırasında yer aldığı Büyük Ortadoğu Projesi'nde eş başkanlık yapmaktayız. Böyle giderse ilmeği ABD adına kendimiz boynumuza geçireceğiz.
Fırat Kalkanı Operasyonu birinci ayını doldururken, sınırlarımızdaki terörden yanan yürekleri unutup, sınır ötemizden taşınan tabutları karşılar olduk.
New York Times gazetesinde yer alan habere göre, ortak dediğimiz ABD yönetiminin Suriye'de bir süredir desteklediği YPG'ye doğrudan silah vermek için karar aşamasında olduğu öne sürüldü.
Aynı ABD, vatandaşlarının Türkiye'yi terk etmeleri için 23 Eylül'e kadar bedava uçak bileti dağıttı.
Aynı ABD, ülkemizde vuku bulacak terör saldırılarından önce vatandaşlarını uyarabiliyor.
Ülke içinde terör, sınır ötesinde terör, kapitalizmin esaretinde bitmiş bir ekonomi?
Atatürk yaşasa idi, inanınız halimize acırdı?
Atatürk, temsilcinin Avrupa'da halen Misak?ı Milli'nin ve Kurtuluş Savaşı'nın tanınmaması ısrarı üzerine Sevr ile ilgili şu görüşlerini aktarmıştır:
"Eski Osmanlı İmparatorluğu'ndan yeni bir Türk devleti doğmuştur. Bunu tanımak gerekir. Bu yeni Türkiye her bağımsız devlet gibi haklarını tanıtacaktır. Sevr Antlaşması Türk milleti için öylesine uğursuz bir idam kararnamesidir ki, onun bir dost ağzından çıkmamasını dileriz.
Bu konuşmamız sırasında bile Sevr Antlaşmasını ağzıma almak istemem. Sevr Antlaşmasını kafasından çıkaramayan milletlerle güven temeline dayanan ilişkilere girişemeyiz. Bize göre böyle bir antlaşma yoktur."
Aynı konuşmada kapitülasyonlar konusu da gündeme gelmiş ve temsilci bunun devamından yana olan Fransa'nın tavrını dile getirmiştir.
Oysa Misak?ı Milli sınırları ile yeni bir vatan çizen Atatürk için ekonomik bağımsızlık da en az siyasi bağımsızlık kadar önemlidir.
"Tam bağımsızlık bizim bugün üzerimize aldığımız görevin can damarıdır" der. Ve ekler: "Tam bağımsızlık demek elbette siyasi, mali, ekonomik, adli, askeri, kültürel vb. her alanda tam bir bağımsızlığa ve hürriyete kavuşmak demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksun kalmak, millet ve memleketin gerçek anlamıyla tüm bağımsızlıktan yoksun kalması demektir."
Bağımsızlığın kazanılmasında milli güce olan güvenini ise şöyle ifade eder:
"Dış kaynaklı öğütlere uymakla bir vatan, bir millet bağımsızlığa ulaşamaz. Tarih böyle bir şey kaydetmemiştir." (Alıntılar, Nutuk'tandır).
Cumhuriyet ve devlet işte böyle bir zihniyetin eseridir.
Bazılarının Atatürk'ü ve onun devlet temelini yokmuş gibi kabul etmeleri de bu sebepledir.
Üniter yapı, Türklük, Misak-ı Milli sınırları, tam bağımsızlık git gide önemini yitiren ve yerini globalizm gibi sihirli bir kelimenin aldığı değerler olarak silinmeye başladı.
Geldiğimiz nokta da ise, Türkiye'nin güneydoğu sınırlarını Misak?ı Milli'de belirlenen hali ile kabul etmeyen ABD ortağımız.
Hatta biz, ABD'nin Türkiye'nin de son sırasında yer aldığı Büyük Ortadoğu Projesi'nde eş başkanlık yapmaktayız. Böyle giderse ilmeği ABD adına kendimiz boynumuza geçireceğiz.
Fırat Kalkanı Operasyonu birinci ayını doldururken, sınırlarımızdaki terörden yanan yürekleri unutup, sınır ötemizden taşınan tabutları karşılar olduk.
New York Times gazetesinde yer alan habere göre, ortak dediğimiz ABD yönetiminin Suriye'de bir süredir desteklediği YPG'ye doğrudan silah vermek için karar aşamasında olduğu öne sürüldü.
Aynı ABD, vatandaşlarının Türkiye'yi terk etmeleri için 23 Eylül'e kadar bedava uçak bileti dağıttı.
Aynı ABD, ülkemizde vuku bulacak terör saldırılarından önce vatandaşlarını uyarabiliyor.
Ülke içinde terör, sınır ötesinde terör, kapitalizmin esaretinde bitmiş bir ekonomi?
Atatürk yaşasa idi, inanınız halimize acırdı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018