Çırak ustayı geçemiyor
Türk-İslam sanatında cami, medrese, türbe ve çarşı gibi kubbeli yapıların ve minare külahlarının üzerine yerleştirilen tepelikler olarak adlandırılan 'alem'in 40 yıllık ustası Faik Karayavuzoğlu, bu mesleği öğretecek çırak bulamamaktan yakınıyor.
Bakırcılar Çarşısı'ndaki dükkanında 8 yaşından beri baba mesleği olan alemciliği sürdüren Faik Karayavuzoğlu, 17 Ağustos Marmara depreminde yıkılan ve zarar gören bir çok caminin alemini kendisinin yaptığını söyledi. Bu mesleğin kendisiyle birlikte tarihe gömülecek olmasından üzüntü duyan Karayavuzoğlu, "Alemciliği öğretecek kimse bulamıyorum. Gençlerde bu mesleğe karşı bir heves yok. Elim çekiç tutana kadar, baba mesleğini sürdüreceğim" dedi.
Yaptığı alemleri Türkiye'nin her yerine gönderdiğini kaydeden Faik Usta, bir alemin, 30 ila 300 milyon liraya müşteri bulduğunu söyledi.
'ALEM'İN TARİHÇESİ
Alem, cami, türbe, medrese, çarşı ve imaret gibi binaların kubbeleri tepesine ve minare külahlarıyla, minberler ve şadırvanlar gibi mimari kısımlarının ahşap çatıları üstüne bazen süs bazen de mimari bir eleman olarak konulan tepeliklerdir. Bunlar düşey bir eksene geçirilmiş boncuk gibi yuvarlak şekilde bir kaç parçadan ve onların tepesine takılmış ay veya iki uçları dışarıya doğru kıvrılmış bir boynuz ve bunlara benzer şekillerle son bulan elemanlardır.
Alemler, güzel görünmenin yanı sıra mimari bir mecburiyetin neticesi olup, kurşun levhaların tepedeki birleşme noktasını örterler. Estetik açıdan da dikkati tepede toplayıp, sanki kubbe veya minare semaya yükseliyormuş gibi bir his verirler. Kubbe ve minarelerin alemleri, binanın büyüklüğüne uygun şekilde yapılır. Alemi meydana getiren parçalar, aşağıdan yukarıya doğru küp, alt bilezik, armut, boyun, üst bilezik ve ay gibi isimler alırlar. Alemlerin en çok dikkat çeken yeri ay kısmıdır. Bunların boynuz, hilal, nal, yaprak ve Mevlevi sarığı şeklinde olanları vardır.
Türk-İslam sanatında cami, medrese, türbe ve çarşı gibi kubbeli yapıların ve minare külahlarının üzerine yerleştirilen tepelikler olarak adlandırılan 'alem'in 40 yıllık ustası Faik Karayavuzoğlu, bu mesleği öğretecek çırak bulamamaktan yakınıyor.
Bakırcılar Çarşısı'ndaki dükkanında 8 yaşından beri baba mesleği olan alemciliği sürdüren Faik Karayavuzoğlu, 17 Ağustos Marmara depreminde yıkılan ve zarar gören bir çok caminin alemini kendisinin yaptığını söyledi. Bu mesleğin kendisiyle birlikte tarihe gömülecek olmasından üzüntü duyan Karayavuzoğlu, "Alemciliği öğretecek kimse bulamıyorum. Gençlerde bu mesleğe karşı bir heves yok. Elim çekiç tutana kadar, baba mesleğini sürdüreceğim" dedi.
Yaptığı alemleri Türkiye'nin her yerine gönderdiğini kaydeden Faik Usta, bir alemin, 30 ila 300 milyon liraya müşteri bulduğunu söyledi.
'ALEM'İN TARİHÇESİ
Alem, cami, türbe, medrese, çarşı ve imaret gibi binaların kubbeleri tepesine ve minare külahlarıyla, minberler ve şadırvanlar gibi mimari kısımlarının ahşap çatıları üstüne bazen süs bazen de mimari bir eleman olarak konulan tepeliklerdir. Bunlar düşey bir eksene geçirilmiş boncuk gibi yuvarlak şekilde bir kaç parçadan ve onların tepesine takılmış ay veya iki uçları dışarıya doğru kıvrılmış bir boynuz ve bunlara benzer şekillerle son bulan elemanlardır.
Alemler, güzel görünmenin yanı sıra mimari bir mecburiyetin neticesi olup, kurşun levhaların tepedeki birleşme noktasını örterler. Estetik açıdan da dikkati tepede toplayıp, sanki kubbe veya minare semaya yükseliyormuş gibi bir his verirler. Kubbe ve minarelerin alemleri, binanın büyüklüğüne uygun şekilde yapılır. Alemi meydana getiren parçalar, aşağıdan yukarıya doğru küp, alt bilezik, armut, boyun, üst bilezik ve ay gibi isimler alırlar. Alemlerin en çok dikkat çeken yeri ay kısmıdır. Bunların boynuz, hilal, nal, yaprak ve Mevlevi sarığı şeklinde olanları vardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.