2006 İlerleme Raporu'nda "Nisan 2006'da nüfus kağıdında din belirtme zorunluluğu kaldırılmıştır,ancak din hanesi komple kaldırılmalıdır. Bu endişe verici bir tutumdur" deniliyor.
Türk milleti Müslüman'dır. Bu gerçeği kabul etmek istemeyen AB, nüfus kağıdında bile bu gerçeğin ifade edilmesinden rahatsızlık duymaktadır. Avrupa'da, Hıristiyanlığa mensup olanlar kimliklerini bir kiliseye kayıt ettirerek ilan ederken; ülkemizde milletimiz, inancını nüfus kağıdına yazdırarak ifade etmektedir. Kağıt üzerinde yazılı olan bir ifadeye bile tahammül edemeyen bir zihniyetin, Türk milletinin inancına tahammül etmesi elbette mümkün değildir. Burada AB'nin vermek istediği mesaj şudur; Türk Milleti, kendi kimliğini ve kendi inancını koruduğu müddetçe, onu üyeliğe kabul etmemiz mümkün değildir.
AB, eşcinselliğin yaygınlaşmasını teşvik ediyorKeza 2006 İlerleme Raporu'nda "Eşcinsel dernekleri geçmişte olduğundan daha az bir güçlükle karşılaşmaktadırlar; bu olumlu bir gelişmedir" denilmektedir. İnsanı, "iktisadi bir hayvan" olarak değerlendiren kapitalist düşünce anlayışı, insanı tanıyamadığı için onu tatmin etmesi de elbette mümkün değildir. Bu toplumlarda ortaya çıkan sapkın eğilimler, insanın doğasının tanınmaması ile alakalıdır. İnsanı tanımayanların, onu tatmin etmesi de elbette mümkün değildir. Bu şartlarda ortaya çıkan hastalıkları tedavi etmek yerine, bunu doğal bir davranış olarak gören düşünce sistemlerinin insanlığa verecekleri çok fazla bir şey de bulunmamaktadır.
Türkiye'nin iç işlerine müdahale ediliyor2006 İlerleme Raporu'nda ayrıca "TSK iç hizmet kanunu değiştirilmelidir; Silahlı Kuvvetler, hala görüş açıklamaya devam etmektedir" deniliyor. Ülkenin güvenliğinden sorumlu kurumların ülke güvenliği tehdit altındayken konuşmasına ve ülkenin toprak bütünlüğüne yönelik tehditleri bertaraf etmesine, ancak bu topraklar üzerinde hesabı olanların rahatsızlık duyması mümkündür. Aksi taktirde, elbette ülke yararına olan herkesin konuşması, hem demokrasinin, hem de insan haklarının gereği ve hatta bu kurumların vazifesidir. 2006 İlerleme Raporu'nda "AİHS (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 13. ek protokolü her koşulda ölüm cezasını reddetmektedir. Şubat 2006'da bu onaylanmıştır. Olumlu bir adımdır" ifadesi de dikkat çekiyor. Kasten ve taammüden can almanın cezası ne olmalıdır? Bu konuyu, hukuk bölümünde ele aldık; şu kadar söylemek gerekir ki, ceza, işlenilen suça mukabil ölçüde olmalıdır. Aksi taktirde ne adalet, ne de kamu düzeni sağlanabilir.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. Cornelia Versreegh / Amsterdam Üniv., Hollanda:Problemleri doğmadan çözüyorProf. Dr. Haydar Baş'ın Milli Devlet-Sosyal Devlet anlayışında her devletin ve halkların kendi Milli imkanlarıyla kalkınması öngörülmektedir. Aksi taktirde küresel faktörlerin bağımlısı olmaktan kurtulamazlar. Sayın Baş bu tezi ile her devletin ve ulusun bağımsızlığını esas almaktadır. Sosyal Devlet modelinde her devletin kalkınması mümkün olacağı için ülkeler arasında dengeleri bozacak sayıda yoğun işçi transferine ihtiyaç olmayacaktır. Ayrıca Millet Devlette Avrupa vatandaşlığı gibi bir takım zorlamalara da gerek yoktur. Haydar Baş bu yaklaşımı ile problemleri olduğu yerde çözerek zorlama çözümlere ve müdahalelere imkan vermemektedir.Avrupa sosyal eşitsizliklerini nasıl çözebilir? Sosyal sistemine akıttığı 'kıt' kaynakları nasıl yeniden dağıtabilir? Avrupa bu soruların cevabını arıyor, halen daha bulabilmiş değil... Sayın Haydar Baş, Avrupa birliği anlayışının topluma sosyal adalet getiremeyeceğini ayrıca bu birliğin Milli Devletlere meydan okumak olduğunu çok öncelerden görmüş olacak ki bütün projelerini insan üzerinden sistemleştiriyor. Böylece problemleri doğmadan çözüyor.
Türk milleti Müslüman'dır. Bu gerçeği kabul etmek istemeyen AB, nüfus kağıdında bile bu gerçeğin ifade edilmesinden rahatsızlık duymaktadır. Avrupa'da, Hıristiyanlığa mensup olanlar kimliklerini bir kiliseye kayıt ettirerek ilan ederken; ülkemizde milletimiz, inancını nüfus kağıdına yazdırarak ifade etmektedir. Kağıt üzerinde yazılı olan bir ifadeye bile tahammül edemeyen bir zihniyetin, Türk milletinin inancına tahammül etmesi elbette mümkün değildir. Burada AB'nin vermek istediği mesaj şudur; Türk Milleti, kendi kimliğini ve kendi inancını koruduğu müddetçe, onu üyeliğe kabul etmemiz mümkün değildir.
AB, eşcinselliğin yaygınlaşmasını teşvik ediyorKeza 2006 İlerleme Raporu'nda "Eşcinsel dernekleri geçmişte olduğundan daha az bir güçlükle karşılaşmaktadırlar; bu olumlu bir gelişmedir" denilmektedir. İnsanı, "iktisadi bir hayvan" olarak değerlendiren kapitalist düşünce anlayışı, insanı tanıyamadığı için onu tatmin etmesi de elbette mümkün değildir. Bu toplumlarda ortaya çıkan sapkın eğilimler, insanın doğasının tanınmaması ile alakalıdır. İnsanı tanımayanların, onu tatmin etmesi de elbette mümkün değildir. Bu şartlarda ortaya çıkan hastalıkları tedavi etmek yerine, bunu doğal bir davranış olarak gören düşünce sistemlerinin insanlığa verecekleri çok fazla bir şey de bulunmamaktadır.
Türkiye'nin iç işlerine müdahale ediliyor2006 İlerleme Raporu'nda ayrıca "TSK iç hizmet kanunu değiştirilmelidir; Silahlı Kuvvetler, hala görüş açıklamaya devam etmektedir" deniliyor. Ülkenin güvenliğinden sorumlu kurumların ülke güvenliği tehdit altındayken konuşmasına ve ülkenin toprak bütünlüğüne yönelik tehditleri bertaraf etmesine, ancak bu topraklar üzerinde hesabı olanların rahatsızlık duyması mümkündür. Aksi taktirde, elbette ülke yararına olan herkesin konuşması, hem demokrasinin, hem de insan haklarının gereği ve hatta bu kurumların vazifesidir. 2006 İlerleme Raporu'nda "AİHS (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 13. ek protokolü her koşulda ölüm cezasını reddetmektedir. Şubat 2006'da bu onaylanmıştır. Olumlu bir adımdır" ifadesi de dikkat çekiyor. Kasten ve taammüden can almanın cezası ne olmalıdır? Bu konuyu, hukuk bölümünde ele aldık; şu kadar söylemek gerekir ki, ceza, işlenilen suça mukabil ölçüde olmalıdır. Aksi taktirde ne adalet, ne de kamu düzeni sağlanabilir.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLER
Prof. Dr. Cornelia Versreegh / Amsterdam Üniv., Hollanda:Problemleri doğmadan çözüyorProf. Dr. Haydar Baş'ın Milli Devlet-Sosyal Devlet anlayışında her devletin ve halkların kendi Milli imkanlarıyla kalkınması öngörülmektedir. Aksi taktirde küresel faktörlerin bağımlısı olmaktan kurtulamazlar. Sayın Baş bu tezi ile her devletin ve ulusun bağımsızlığını esas almaktadır. Sosyal Devlet modelinde her devletin kalkınması mümkün olacağı için ülkeler arasında dengeleri bozacak sayıda yoğun işçi transferine ihtiyaç olmayacaktır. Ayrıca Millet Devlette Avrupa vatandaşlığı gibi bir takım zorlamalara da gerek yoktur. Haydar Baş bu yaklaşımı ile problemleri olduğu yerde çözerek zorlama çözümlere ve müdahalelere imkan vermemektedir.Avrupa sosyal eşitsizliklerini nasıl çözebilir? Sosyal sistemine akıttığı 'kıt' kaynakları nasıl yeniden dağıtabilir? Avrupa bu soruların cevabını arıyor, halen daha bulabilmiş değil... Sayın Haydar Baş, Avrupa birliği anlayışının topluma sosyal adalet getiremeyeceğini ayrıca bu birliğin Milli Devletlere meydan okumak olduğunu çok öncelerden görmüş olacak ki bütün projelerini insan üzerinden sistemleştiriyor. Böylece problemleri doğmadan çözüyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.