Son zamanlarda, AB ve ABD karşıtı politikalarıyla tanınan, her türlü mandacılığa karşı tam bağımsızlığı savunan, ülkemizin 1919 şartlarından daha ağır şartlarda bir kuşatma ile karşı karşıya bulunduğundan hareketle Kuvay-ı Milliyeden yana tavır koyan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) yöneticilerinin ev ve işyerlerine yapılan baskınlar "28 Şubat geri mi döndü?" sorusunu sordurmaya başladı. Bu soruyu sorduran iki olay Ankara'da yaşandı. BTP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Yaşar'ın evine kapı zorlanarak girilirken Ankara Yenimahalle İlçe Başkanı İşadamı Recep Arıkan'ın işyeri kalabalık bir sivil polis grubu tarafından basıldı. Konu hakkında BTP Ankara İl Başkanlığı tarafından bir basın toplantısı düzenlenerek kamuoyuna bilgi sunuldu. BTP Ankara İl Başkanı Dr. Abdullah Terzi, BTP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Yaşar, BTP Yenimahalle İlçe Başkanı Recep Arıkan tarafından düzenlenen basın toplantısında konuşan İzzet Yaşar, şunları söyledi:
Hırsızlık süsü ile eve girildi
"9 Mart 2005 günü akşamı ailemle birlikte saat 22:45'te misafirlikten eve döndüğümde kapının zorlanarak açıldığını ve evin her tarafının dağıtıldığını gördüm. Çekmecelerimin karıştırıldığını,dosyalarımın kurcalandığını, içlerindeki evrakların sağa sola dağıtıldığını ve bazılarının alındığını tespit ettim.
Parti çalışmalarında tutmuş olduğum özel bazı notlar ve Yeniden Kuva-yı Milliye dergisinde yayınlanmak üzere yazdığım elle yazılmış bazı notlarımın alındığını farkettim. Bilgisayarım açılmış ve kurcalanmıştır. Duvarda asılı olan resim çerçevelerinden resimler yerinden çıkarılmış, duvar saatim yerinden alınarak kurcalanmıştır. Evimin içindeki çamurlu ayak izlerinden anladığıma göre 3 veya 4 kişinin evime girdiğini tahmin etmekteyim. Yatak odamda bulunan televizyon ve çalışma masasını üzeri karıştırılmış, çekmeceler boşaltılmıştır. Hasköy Polis Karakoluna haber verdim gelen arkadaşlar bir tutanakla durum tespitini yaptılar. Evde hiç kimsenin olmadığı bir zamanda eve girilmiş, evden maddi değeri olan hiçbir şey hatta televizyonun üzerinde duran altın künye dahi alınmamıştır. Bunun yanı sıra maddi değeri olmayan bazı çok özel ve önemli evraklar alınmış duvarda asılı olan tabloların resimleri sökülmüş bilgisayar açılarak kurcalanmıştır. Durumdan anlaşılacağı üzere bu olay adi bir hırsızlık değildir. Evime başka maksatlarla girilmiştir. Geçtiğimiz günlerde BTP İzmir İl Başkanı Ali Değirmenci' nin evine de aynı şekilde girilmesi ile İstanbul'da BTP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Erimhan'ın evine 'Ne AB ne ABD Tek Çözüm Bağımsız Türkiye' mitinginin olduğu günde girilmesi beni bu kanaate itmiştir. Benim evimden tam olarak hangi evrakların alındığı ve evime nelerin konduğunu daha tespit edebilmiş değilim. Yaşadığımız bu olaylar sonucunda '28 şubat geri mi geliyor?' dedim."
İşyerine polis baskını
İzzet Yaşar, BTP'nin milli çizgisi ve ülkemiz üzerinde oynanan olayları ortaya koymasından rahatsızlık duyan bazı çevrelerin, devletimizin emniyet gücünü gayri hukuki yöntemlerle yanlış ve maksatlı olarak kullanmak istemekte olduklarına dikkat çekerek "Bu polis , bu asker , bu millet bizimdir. Devletle milleti birbirine düşürmek isteyenler asla başarılı olamayacaklardır" derken Recep Arıkan da işyerine yapılan baskını şöyle anlattı:
"10.03.2005 günü Saat: 16.00 sularında sahibi olduğum Ostim Yıldız Sanayi 35 Cad. No:21 deki adresime Ankara Emniyet Müdürlüğünden geldiklerini söyleyen takriben 10-12 kadar sivil giysili emniyet görevlileri, ellerinde telsizlerle telaşlı ve hiddetli bir şekilde iş yerimi bastılar. Arama yapacaklarını söylediler. Ne aradıklarını sorduğumda sert bir tavırla beni kenara iterek içeri girdiler ve her tarafı darmadağın ettiler. Hatta dükkânıma gelen müşterilerimi soruşturma ile psikolojik baskı altına aldılar. Ben 'ne yapıyorsunuz? Durun!' dediğimde kendi işyerimde kenara itildim ve horlandım. Kendilerine, 'Kanunsuz iş yapıyorsunuz, ben sıradan bir esnaf değilim. Bağımsız Türkiye Partisi Yeni Mahalle ilçe başkanıyım. Bizde yanlış olmaz, biz devletimize ve milletimize bayrağımıza sahibiz. Bu yaptığınıza bir anlam veremiyorum' dedim. Benim bu halime üzülen bir polis memuru yanıma yaklaşarak 'Aman sus, bu hareket sana, senin işyerine yönelik bir hareket değil, daha büyük bir harekettir. İktidar tarafından yapılmaktadır' dedi. Son günlerde partimizin üst düzey yöneticilerinin ev ve işyerlerine yapılan baskınlar birden çağrışım yapınca 'Yoksa 28 Şubat geriye mi dönüyor!' dedim."
Hırsızlık süsü ile eve girildi
"9 Mart 2005 günü akşamı ailemle birlikte saat 22:45'te misafirlikten eve döndüğümde kapının zorlanarak açıldığını ve evin her tarafının dağıtıldığını gördüm. Çekmecelerimin karıştırıldığını,dosyalarımın kurcalandığını, içlerindeki evrakların sağa sola dağıtıldığını ve bazılarının alındığını tespit ettim.
Parti çalışmalarında tutmuş olduğum özel bazı notlar ve Yeniden Kuva-yı Milliye dergisinde yayınlanmak üzere yazdığım elle yazılmış bazı notlarımın alındığını farkettim. Bilgisayarım açılmış ve kurcalanmıştır. Duvarda asılı olan resim çerçevelerinden resimler yerinden çıkarılmış, duvar saatim yerinden alınarak kurcalanmıştır. Evimin içindeki çamurlu ayak izlerinden anladığıma göre 3 veya 4 kişinin evime girdiğini tahmin etmekteyim. Yatak odamda bulunan televizyon ve çalışma masasını üzeri karıştırılmış, çekmeceler boşaltılmıştır. Hasköy Polis Karakoluna haber verdim gelen arkadaşlar bir tutanakla durum tespitini yaptılar. Evde hiç kimsenin olmadığı bir zamanda eve girilmiş, evden maddi değeri olan hiçbir şey hatta televizyonun üzerinde duran altın künye dahi alınmamıştır. Bunun yanı sıra maddi değeri olmayan bazı çok özel ve önemli evraklar alınmış duvarda asılı olan tabloların resimleri sökülmüş bilgisayar açılarak kurcalanmıştır. Durumdan anlaşılacağı üzere bu olay adi bir hırsızlık değildir. Evime başka maksatlarla girilmiştir. Geçtiğimiz günlerde BTP İzmir İl Başkanı Ali Değirmenci' nin evine de aynı şekilde girilmesi ile İstanbul'da BTP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Erimhan'ın evine 'Ne AB ne ABD Tek Çözüm Bağımsız Türkiye' mitinginin olduğu günde girilmesi beni bu kanaate itmiştir. Benim evimden tam olarak hangi evrakların alındığı ve evime nelerin konduğunu daha tespit edebilmiş değilim. Yaşadığımız bu olaylar sonucunda '28 şubat geri mi geliyor?' dedim."
İşyerine polis baskını
İzzet Yaşar, BTP'nin milli çizgisi ve ülkemiz üzerinde oynanan olayları ortaya koymasından rahatsızlık duyan bazı çevrelerin, devletimizin emniyet gücünü gayri hukuki yöntemlerle yanlış ve maksatlı olarak kullanmak istemekte olduklarına dikkat çekerek "Bu polis , bu asker , bu millet bizimdir. Devletle milleti birbirine düşürmek isteyenler asla başarılı olamayacaklardır" derken Recep Arıkan da işyerine yapılan baskını şöyle anlattı:
"10.03.2005 günü Saat: 16.00 sularında sahibi olduğum Ostim Yıldız Sanayi 35 Cad. No:21 deki adresime Ankara Emniyet Müdürlüğünden geldiklerini söyleyen takriben 10-12 kadar sivil giysili emniyet görevlileri, ellerinde telsizlerle telaşlı ve hiddetli bir şekilde iş yerimi bastılar. Arama yapacaklarını söylediler. Ne aradıklarını sorduğumda sert bir tavırla beni kenara iterek içeri girdiler ve her tarafı darmadağın ettiler. Hatta dükkânıma gelen müşterilerimi soruşturma ile psikolojik baskı altına aldılar. Ben 'ne yapıyorsunuz? Durun!' dediğimde kendi işyerimde kenara itildim ve horlandım. Kendilerine, 'Kanunsuz iş yapıyorsunuz, ben sıradan bir esnaf değilim. Bağımsız Türkiye Partisi Yeni Mahalle ilçe başkanıyım. Bizde yanlış olmaz, biz devletimize ve milletimize bayrağımıza sahibiz. Bu yaptığınıza bir anlam veremiyorum' dedim. Benim bu halime üzülen bir polis memuru yanıma yaklaşarak 'Aman sus, bu hareket sana, senin işyerine yönelik bir hareket değil, daha büyük bir harekettir. İktidar tarafından yapılmaktadır' dedi. Son günlerde partimizin üst düzey yöneticilerinin ev ve işyerlerine yapılan baskınlar birden çağrışım yapınca 'Yoksa 28 Şubat geriye mi dönüyor!' dedim."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.