Zikreden kul Allah'ın himayesindedir
Davud el-Hammar, İmam Câfer es-Sâdık'tan (a.s.) şöyle rivayet etti: "Kim Allah'ı çok anarsa, Allah, cennetinde onu himayesine alır"
23.12.2023 10:44:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





Abdurrahman b. Haccac rivayet eder:
Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:
"Resûlullah (sallallahu aleyhi ve alihi) perşembe gününün akşamı Kuba Mescidi'nde iftar açtı. Sonra, "İçecek bir şey yok mu?" dedi. Evs b. Havli el- Ensarî bir kadehte balla karıştırılmış süt getirdi. Peygamberimiz kadehi ağzına götürdü, sonra derhal bıraktı.
Ardından şöyle dedi: "Burada iki içecek var. Biri oldu mu diğerine gerek kalmıyor. Ben içmem de, haram kılmam da. Fakat Allah'a karşı tevazu gösteririm. Çünkü Allah'a karşı tevazu göstereni Allah yüceltir. Kibirleneni de Allah alçaltır. Kim hayatında orta yolu tutarsa Allah ona rızık verir. Kim saçıp savurursa Allah onu yoksun bırakır. Kim ölümü çokça anarsa Allah onu sever." (Usul-i Kâfi, c.2, s.246).
Davud el-Hammar, Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'dan buna benzer bir hadis rivayet etmiştir. Bu rivayette şöyle deniyor:
"Kim Allah'ı çok anarsa, cennetinde onu himayesine alır." (Usul-i Kâfi, c.2, s.246).
Sekunî rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:
"Tevazu, meclisin en aşağı yerinde oturmaya razı olman, karşılaştığın kimseye selam vermen, haklı dahi olsan tartışmayı uzatmaktan kaçınman, takvandan dolayı övülmekten hoşlanmaman demektir." (Usul-i Kâfi, c.2, s.247).
Ali b. Yaktin, kendisine anlatan birinden rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:
"Allah Azze ve Celle Musa (a.s.)'a şöyle vahyetti: "Ey Musa! (yarattığım diğer) kullar içinde niçin seni seçtiğimi biliyor musun?" Dedi ki: "Ey Rabbim! Niçin beni seçtin?"
Allah Tebâreke ve Teâlâ Musa'ya şöyle vahyetti: "Ey Musa! Bütün kullarımın içini dışına çevirdim. Benim karşımda senden daha zelil bir nefis bulamadım. Ey Musa! Sen namaz kıldığın zaman, yanağını toprağa veya yere koydun." (Usul-i Kâfi, c.2, s.247).
Hişam b. Salim rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:
"Ali b. Hüseyin (a.s.) (İmam Zeynelabidin) bir gün merkebine binmiş halde cüzamlı bazı kimselerin yanından geçiyordu. Onlar o sırada öğle yemeğini yiyorlardı. Cüzzamlılar onu kendileriyle birlikte yemeğe çağırdılar. Buyurdu ki: "Eğer oruçlu olmasaydım, sizinle birlikte yerdim."
İmam, evine varınca güzel bir yemek yapmalarını istedi. Sonra cüzamlıları çağırdı, onlara yanında yemek yedirdi, kendisi de onlarla birlikte yemek yedi." (Usul-i Kâfi, c.2, s.247).
Harun b. Harice rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:
"Bir insanın şeref makamından daha aşağı bir yerde oturması tevazudandır." (Usul-i Kâfi, c.2, s.247).
Ebu Bâsir, Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'ın şöyle dediğini rivayet eder: "Sınırı olmayan bir şey yoktur." Dedim ki: "Sana feda olayım! Tevekkülün sınırı nedir?" Dedi ki: "Yakîndir" (Hiçbir şekilde içinde kuşku barındırmayan bilgi demektir). (el-Mizan, c.7, s.250).
Dedim ki: "Peki, yakînin sınırı nedir?" Dedi ki: "Allah dururken başka hiçbir şeyden korkmamandır." (Usul-i Kâfi c.2, s.125).
Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:
"Resûlullah (sallallahu aleyhi ve alihi) perşembe gününün akşamı Kuba Mescidi'nde iftar açtı. Sonra, "İçecek bir şey yok mu?" dedi. Evs b. Havli el- Ensarî bir kadehte balla karıştırılmış süt getirdi. Peygamberimiz kadehi ağzına götürdü, sonra derhal bıraktı.
Ardından şöyle dedi: "Burada iki içecek var. Biri oldu mu diğerine gerek kalmıyor. Ben içmem de, haram kılmam da. Fakat Allah'a karşı tevazu gösteririm. Çünkü Allah'a karşı tevazu göstereni Allah yüceltir. Kibirleneni de Allah alçaltır. Kim hayatında orta yolu tutarsa Allah ona rızık verir. Kim saçıp savurursa Allah onu yoksun bırakır. Kim ölümü çokça anarsa Allah onu sever." (Usul-i Kâfi, c.2, s.246).
Davud el-Hammar, Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'dan buna benzer bir hadis rivayet etmiştir. Bu rivayette şöyle deniyor:
"Kim Allah'ı çok anarsa, cennetinde onu himayesine alır." (Usul-i Kâfi, c.2, s.246).
Sekunî rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:
"Tevazu, meclisin en aşağı yerinde oturmaya razı olman, karşılaştığın kimseye selam vermen, haklı dahi olsan tartışmayı uzatmaktan kaçınman, takvandan dolayı övülmekten hoşlanmaman demektir." (Usul-i Kâfi, c.2, s.247).
Ali b. Yaktin, kendisine anlatan birinden rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:
"Allah Azze ve Celle Musa (a.s.)'a şöyle vahyetti: "Ey Musa! (yarattığım diğer) kullar içinde niçin seni seçtiğimi biliyor musun?" Dedi ki: "Ey Rabbim! Niçin beni seçtin?"
Allah Tebâreke ve Teâlâ Musa'ya şöyle vahyetti: "Ey Musa! Bütün kullarımın içini dışına çevirdim. Benim karşımda senden daha zelil bir nefis bulamadım. Ey Musa! Sen namaz kıldığın zaman, yanağını toprağa veya yere koydun." (Usul-i Kâfi, c.2, s.247).
Hişam b. Salim rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:
"Ali b. Hüseyin (a.s.) (İmam Zeynelabidin) bir gün merkebine binmiş halde cüzamlı bazı kimselerin yanından geçiyordu. Onlar o sırada öğle yemeğini yiyorlardı. Cüzzamlılar onu kendileriyle birlikte yemeğe çağırdılar. Buyurdu ki: "Eğer oruçlu olmasaydım, sizinle birlikte yerdim."
İmam, evine varınca güzel bir yemek yapmalarını istedi. Sonra cüzamlıları çağırdı, onlara yanında yemek yedirdi, kendisi de onlarla birlikte yemek yedi." (Usul-i Kâfi, c.2, s.247).
Harun b. Harice rivayet eder: Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:
"Bir insanın şeref makamından daha aşağı bir yerde oturması tevazudandır." (Usul-i Kâfi, c.2, s.247).
Ebu Bâsir, Ebu Abdullah (Câfer Sâdık Aleyhisselam)'ın şöyle dediğini rivayet eder: "Sınırı olmayan bir şey yoktur." Dedim ki: "Sana feda olayım! Tevekkülün sınırı nedir?" Dedi ki: "Yakîndir" (Hiçbir şekilde içinde kuşku barındırmayan bilgi demektir). (el-Mizan, c.7, s.250).
Dedim ki: "Peki, yakînin sınırı nedir?" Dedi ki: "Allah dururken başka hiçbir şeyden korkmamandır." (Usul-i Kâfi c.2, s.125).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.