G20 Zirvesi'nde Rusya Devlet Başkanı Putin, "IŞİD, 40 ülkeden finansal destek alıyor. Bunlar arasında G20 üyeleri de var" dedikten sonra "Meslektaşlarıma, teröristlerin yasadışı petrol ticaretinin boyutlarını ortaya koyan, uzaydan ve uçakla çekilen fotoğrafları gösterdim. Fotoğraflarda görülen petrol yüklü konvoyların uzunluğu onlarca kilometreyi buluyor" açıklamasını yapmıştı.Putin petrol yüklü konvoyların fotoğraflarını gösterdi ama bu konvoyların hangi ülkenin sınırına doğru olduğunu söylemedi. Putin, gayet iyi bildiği bu gerçeği bence bir taktik gereği açıklamadı. Bakalım dost ve müttefik olanlar bu hususa ne diyecek kabilinden beklemeye aldı.Beklendiği gibi, G20 Zirvesi sonrası, ilgili ülkeler topu birbirlerine atmaya başladılar.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi'nde yaptığı konuşmada Suriye Devlet Başkanı Esad'a oldukça ağır eleştiriler yönelttikten sonra, Esad'ı IŞİD'e destek vermekle suçladı ve "Esed DAİŞ'in petrolünü alıyor" dedi.Dedi demesine ama ABD'den yapılan bir açıklama bu ifadeyi doğrulamadı.ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, IŞİD'in 161'den fazla petrol tankerini yok ettiklerini belirttikten sonra, "Bu mücadele, Irak ve Türkiye üzerinden yüzlerce milyon dolar kazandıkları petrol kaçakçılıklarını engelleyene kadar devam edecek" ifadelerini kullandı.Sayın Erdoğan IŞİD'in petrollerinin Esad'a gittiğini söylüyor, stratejik müttefik(!) ABD'nin Dışişleri Bakanı, "Türkiye ve Irak üzerinden gidiyor" diyor. Türkiye'nin yetkilisi IŞİD'i CIA kurdu demiyor, IŞİD ABD-İsrail ikilisinin BOP taşeronu, piyonu demiyor, IŞİD büyük İsrail'in temellerini atmak için kuruldu demiyor; ABD ile stratejik müttefikliğine sadık kalarak yine Esad'ı suçluyor, petrolün Esad'a gittiğini söylüyor.ABD'nin ise, her zaman yaptığı gibi sıkıştığı zaman ilk harcadığı, stratejik müttefik olarak ifade ettiği, G20'de tekrar "model ortak" ilan ettiği Türkiye oluyor; Erdoğan'ın adeta Esad açıklamasını yalanlarcasına petrolün Türkiye üzerinden gittiğini açıklıyor.Rusya-Suriye ilişkilerine bakın, bir de Türkiye-ABD model ortaklığına, eşbaşkanlığına, stratejik müttefikliğine bakın. 4 yıllık Suriye krizinde Rusya'nın Esad'ı hiç yalnız bıraktığını gördünüz mü, ya da sıkıştığı ilk anda kızağa verdiğini?BM'de verdiği vetoyla sahip çıktı, ABD ve yandaşları askeri operasyon yapmaya karar verdiklerinde buna müsaade etmedi, IŞİD terörü bahanesiyle Suriye tamamen işgal edilecekken, hava operasyonlarıyla Esad'ın önünü açtı; Batılı ülkeler ve Türkiye sürekli "Esad gitsin" derken, hepsine "Esad'lı bir geçiş" olacak şekilde kabul ettirdi.Ya ABD, Türkiye zora girdiğinde ne yaptı? En haklı davamız olan Kıbrıs Harekatı'nda bize ambargo uygulamadı mı? Muvazzaf generallerimizin de bulunduğu resmi toplantılarında ABD'li generaller Türkiye'yi parçalanmış gösteren BOP haritalarını göstermediler mi? Süleymaniye'de askerlerimizin başına çuval geçiren ABD değil miydi?Bırakalım Türkiye'yi biraz daha özele inelim, 13 yıllık dönemde ABD'nin bir dediğini iki etmeyen siyasi iradenin ilk tökezlemesinde yerine alternatif bir kadroyu planlayan ABD olmadı mı?Tarihte birçok örnekleri mevcuttur ki, ABD tökezlediği zaman ilk sattığı, en yakın ve müttefik olduğunu söylediği ülkeler olmuştur.Suriye'ye planlanan kara harekatı meselesinde de bunu açıkça görmekteyiz. Vietnam gibi eski tecrübeleri yaşamak istemediklerini, ABD askerlerinin bacaklarının kopmaması gerektiğini, ölen askerlerin ailelerine izah yapamadığını belirterek ABD'nin kara operasyonuna katılmayacağını belirten Obama, Türkiye'yi ve Fransa'yı kara harekatına zorlamaktadır. Obama, BOP için, Büyük İsrail için ben değil sen bedel öde, benim askerim değil, seninki ölsün, benimkinin değil seninkinin ayağı kopsun mesajı vermektedir.Bizimkiler de taşeronlukta o kadar sadık ki, sonuç ne olursa olsun biz misyonumuzu yerine getiririz duruşundalar.Ama kim ne derse desin, asıl suçlu siyasilerimiz değil, bu siyasileri iş bilmedikleri halde, herhangi bir milli projeye ve çözüme sahip olmadıkları halde, her seçimde oylarıyla bu çıkmaza sokan millette? Çözüm sahibini Meclis'e soksalardı, fırsat verselerdi, bu hem o siyasiler için kurtuluş hem de millet için çıkış yolu olacaktı.Hangi açıdan bakarsanız bakın, Türkiye kendi ayakları üzerinde bağımsız bir şekilde, milli bir duruşla durmalıdır. Bunun yolu da her türlü taşeronluktan kurtulup, milli bir devlet olmak için Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni uygulamaktan geçer.Rusya'yı Rusya yapan bu modeldir, Türkiye'yi de kainat devleti bu model yapacaktır.Aynı tas aynı hamam devam edersek, güvendiğimiz dağlara daha çok karlar yağacak, stratejik müttefiklerden daha çok satışlara maruz kalacağız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Dar gelirlinin talebini baskılamak, gelir adaletsizliğini körüklüyor / 27.12.2025
- Asgari ücret kimseyi memnun etmedi / 26.12.2025
- Libya uçağı düştü mü, düşürüldü mü? Zamanlama manidar / 25.12.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinde raporlar sadece formalite mi? / 24.12.2025
- Deprem mağdurlarının 11. Yargı Paketi'ne itirazı dikkate alınmalı / 23.12.2025
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- SDG'nin entegrasyonu bize anlatıldığı gibi değil / 17.12.2025
- Teröristbaşı Öcalan’ın talepleri neden gizleniyor? / 16.12.2025
- Asgari ücret kimseyi memnun etmedi / 26.12.2025
- Libya uçağı düştü mü, düşürüldü mü? Zamanlama manidar / 25.12.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinde raporlar sadece formalite mi? / 24.12.2025
- Deprem mağdurlarının 11. Yargı Paketi'ne itirazı dikkate alınmalı / 23.12.2025
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- SDG'nin entegrasyonu bize anlatıldığı gibi değil / 17.12.2025
- Teröristbaşı Öcalan’ın talepleri neden gizleniyor? / 16.12.2025





























































































