Kadını, tesettür kuralları içerisinde İslam bir noktaya taşır. Ve de haya duygusunu geliştirerek alemin güzelliğini seyreder. Ona açarsanız, teşhir ederseniz, ikisinden de bu duyguyu almış olursunuz. O zaman ruhani alışverişlerin terkedildiği, cismani yakınlıkların olduğu bir dünyaya varırsınız ki, bu, istenilen, beklenilen netice değildir. O zaman o benim annem, o benim ablam, o benim kızkardeşim, hürmet ve itaat ettiğim insan olmak yerine, çok daha farklı yerlerde değerlendirilir ki, günümüz dünyası maalesef onun kadınlığından istifade ediyor."Kadın bizim annemizdir, ablamızdır, kardeşimizdir, özümüzdür, her şeyimizdir" efendim.Zamanımızda en çok yaşadığımız şey; Müslüman olduğumuz halde, bir gaflet hastalığı var. Oysa gafletten kurtulmak için Allah'ın en fazla emrettiği ibadet; "zikrullah ibadettir. Zikir hakkında genel anlamda şunları söyleyebiliriz.İbadetlerdeki temel nükte zikirdirİnsanların yaratılmış olmalarındaki gerekçe, Cenabı Hakk'ı tanımaları ve bilmeleridir. Yani bizim insan olmamızı ispatlayan da, Allah'ı hatırlatma, Cenabı Hakk'ı düşünme. O'nu tefekkür etme, O'nu zikretmedir. Biz, kul olarak, insan olarak ne kadar Allah'ı zikreder, O'nu hatırlar, O'nunla birlikte olmaya gayret edersek, o oranda Cenabı Hakk'a vuslat eder, yürürüz.Ne kadar zikirden gafil olursak da, o oranda insanlıktan ve kulluktan mağdur ve mahrum oluruz. Cehalete, gaflete mahkum oluruz. Tabii bu manada insanın asıl mükellefiyeti, bir başka ifadeyle vazifesi, Cenabı Hakk'ı hatırlamak, O'nu zikretmektir. Binaenaleyh Rabbimizin buyurduğu ibadetlerdeki nükte, O'nu tanımak, O'nu bilmek özelliğine, inceliğine dayanır. İslam'ın beş şartı ve bu şartların tamamı Allah'ı zikir içindir.