Üç kuru kafa

Behlül Dânâ, bir gün pazara üç tane kuru kafa getirerek, onları satışa çıkarmış. Kuru kafalardan birincisine beş para etmez, ikincisine 10 kuruş, üçüncüsüne ise paha biçilmez, yazmış.

Tabi kuru kafalar kadar fiyatları da vatandaşın dikkatini çekmiş ve sormuşlar;  

Ey Behlül! Bu nasıl iş, bunların hepsi de kuru kafa. Hepsi birbirinin aynı. Hiçbir farkları yok. Fiyatları neden farklı?

Soru üzerine Behlül Dânâ, elindeki kazığı birinci kuru kafaya vurmuş. Vurmasıyla kazık geri tepmiş.

Behlül Dânâ; "Bakın gördünüz mü" demiş. "Bu adam hayatında hiç laf dinlemez, nasihat kabul etmez biriydi. Onun için buna fiyat biçerken 'beş para etmez' dedim."

Behlül Dânâ bu sefer elindeki kazığı ikinci kuru kafaya vurunca, kazık bir taraftan girip diğer taraftan çıkmış.

"Bakın gördünüz mü" demiş Behlül Dânâ. "Bu adama da ne söylense bir kulağından girer diğerinden çıkardı... Yani nasihati dinler ama onu tutmaz, onunla amel etmezdi" demiş. "Onun için 10 kuruş yazdım."

Ve kazığı üçüncü kuru kafaya vurunca, kazık kafaya saplanıp kalmış.

Behlül Dânâ "bakın" demiş! "Bu adam hem nasihati dinleyip onunla amel ederdi, hem de öğrendiklerini başkasına öğretirdi. İşte bunun için buna 'paha biçilmez' dedim."

Tabi kıssadan hisseyi alanlar aldı. 

Şimdi soralım; Milli Ekonomi Modeli 15 yıl önce devletin ve milletin önüne konulmadı mı? Konuldu.

ABD'yi ayakta tutan gücün parası (dolar) olduğu, karşılıksız bastığı para ile dünyayı sömürdüğü, bu sömürüyü bitirmenin tek çaresinin Milli Ekonomi Modeli'ndeki "milli para" tanımı ve bu tanımın hayata geçirilmesi ve de nasıl hayata geçirileceği dünyadaki örnekleriyle anlatılmadı mı? Anlatıldı.

Yabancı sermaye saçmalığı, borçlanarak büyüme, özelleştirme gibi 18 yıldır uygulanan mantığın devlet ve milleti yokluğa mahkum edeceği ve de ettiği, devlet ve milletin artık borç ödeyemez duruma geldiği, bu çıkmaz yoldan ve borç batağından nasıl kurtulunacağı öğretilmedi mi? Öğretildi.

"Faiz bir dünya gerçeğidir!" diyenlere karşı "Faiz, Allah ve Resulüne karşı savaş açmaktır" deyip faizsiz bir ekonomi modeli ortaya konmadı mı? Kondu.

Senyoraj, madenler, enerji kaynakları, üretim, tüketim, tarım-hayvancılık, sosyal devlet projeleri; eğitim, sağlık, vatandaşlık maaşı, asgari ücret, ev hanımlarına maaş gibi bireyden topluma, toplumdan devlete kadar her alanda çözüm ve çıkış yolları hepimizin önüne konulup, onayına sunulmadı mı? Sunuldu.

Sonuç? Kimisi hiç dinlemedi, burnunun dikine gitti. Kimisi de dinledi ama yine bildiğini yaptı. Biz ise dinledik, anlamaya çalıştık, anladık ve anladıklarımızı da anlatmaya çalışıyoruz.

Hiç dinlemeyenlere, dinleyip de yine bildiğini okuyanlara dedik ki, zifiri karanlığa gidiyoruz. Zifiri karanlığa girdik. Böyle giderse zamlar yağmur gibi yağacak. Soluduğun havadan, bastığın topraktan vergi alacaklar. 

Faize batacaksın, evine, işyerine hacze gelecekler. İş yerleri kapanacak, iflaslar artacak, işsizlik tavan yapacak vs. hepsini bu gazeteden yazdık, söyledik.

Uyarılarımızın, öngörülerimizin hepsi gerçekleşti mi? Gerçekleşti. 

Peki, bu tablodan ders alan var mı? Ben göremiyorum.

Bakın! Çaya %32, doğalgaza %53, elektriğe %50 zam, benzine %56, köprülere %67, YHT'ye %300 ve daha onlarca temel tüketim maddelerine %20 ile %50 arasında zamlar geldi.

İnsanımızın bir kesimi bu zamlara tepki göstermedi. Bir kesimi, 'bir merminin fiyatı kaç lira' mantığıyla zamları müdafaaya kalktı! Bir kesimi de çaresizce tepki gösterdi ama gittiği yoldan da dönmedi.

İlginçtir! İktidarın zamlarına tepki göstermeyen hatta avukatlığını yapanlar İBB'nin % 35 zammına tepki gösteriyor. 

Diğer taraftan iktidarın zamlarını eleştirenler de, İBB'nin zammının avukatlığı yapıyor. 

Yani birisi hiç nasihat dinlemiyor. Diğeri ise nasihati dinliyor ama bildiğini okuyor.