Türkiye'nin katmerli döviz riski var
Kemerburgaz Üniversitesi Rektör Yardımcısı, ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin, İzmir'de yaptığı konuşmada, Türkiye'nin döviz rezervinin 7 katı döviz riski bulunduğuna işaret ederek, "Döviz ile borcu olanların işi kolay değil" dedi.
25.12.2016 00:00:00
YENİ MESAJ/İZMİR
İş dünyası, kötü geçen 2016 yılını geride bırakmaya hazırlanırken, ekonomistler 2017 yılı için umutlu konuşmadı. Kemerburgaz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, 2017 yılında talebin nazlı olacağını, 2017 yılında iş dünyasının, 2016 yılı cirolarını yakalayamama riski ile karşı karşıya olduklarını söyledi. Ege İhracatçı Birlikleri tarafından düzenlenen 'Ekonomi ve Dış Politikada Gelişmeler' isimli toplantıda konuşan Alkin, "2016 yılı ciroları tutturabilmek için daha fazla üretim yapılıp, daha ucuza mal satılan bir yıl oldu. 2017 yılında da talep nazlı olacak, 2017 yılında ciroları tutturmak mümkün olamayacak. Önümüzdeki yıl uluslararası bir daralma olacak ticarette" şeklinde konuştu. "Türkiye'de yüzde 4 büyüme var, yüzde 3'ü harcamadan geliyor" şeklinde konuşan Alkin, "Bizim ekstra bir şey düşünmemiz lazım. Yeni bir şey bulamazsak kamyon yokuşta küsüyor. Çünkü yükü ağır, biz kaslı şirketlere sahip oluyoruz. Türkiye bu kaslı şirketlerle yüzde 8 de büyüse bir şey değişmez. Bizde kamu harcamaları genişliyor ancak vergi tabanı genişlemiyor. O nedenle yük ağır aynı insandan devamlı ciddi vergi alıyoruz. Eşek ölürse saman derdinden de kurtulursunuz dimi. O eşek ölür" uyarısında bulundu.
Dolar varmış gibi işlem yapılıyor
İş dünyasının cevabını merakla beklediği "Dolar ne olacak?" sorusuna da cevap veren Alkin, şöyle konuştu: "Türkiye'nin döviz rezervinin 7 katı döviz riski var. Döviz ile borcu olanların işi kolay değil. Bu sadece Türkiye için geçerli değil. Amerikan Merkez Bankası'nın bastığı tedavülde olan 4.4 trilyon dolar var. Ancak dünya genelinde 237 trilyon dolarlık işlem var. Dolar beynelmilel takas aracı olduğu için dolar varmış gibi işlem yapıyoruz." Dünya genelindeki yaşanması beklenen değişimlerden de söz eden Prof. Dr. Alkin, 2050 yılında dünyanın en büyük ekonomisinin Çin olacağını ancak Çin'in süper güç olabilmesi için sadece ekonomik büyüklüğün yetmediğini, Çin'in kişi başı milli gelir, kültür, müzik, teknoloji, moda, özgürlükler alanlarında süper güç olmaktan uzak olduğunu kaydetti.
Türkiye fabrika ayarlarına dönmek zorunda
Kemerburgaz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan da, Türkiye'nin ekonomik gelişme için tekrar 1923'teki fabrika ayarlarına dönmek zorunda olduğunu anlatarak, şunları söyledi: "Yeniden bir şey üretmek zorundayız. İlk yıllar kalkınma yüzde 8... Yokluklardan yüzde 8... Yeni bir şey üretti, buldu, yakaladı. Bugünde yeni bir şey yakalayarak yükselebiliriz. Bizde zenginleşme ile harcama modeli ayrı. Uçağın varsa zenginleşmişsin diyorlar. Hayır, harcamışsın, bu zenginleşme değil. Türkiye'de anket yapmışlar: Yüzde 50'si işler iyi, yüzde 50'si işler kötü gidiyor demiş. Kriz gelecekse bile kamuda olmaz, o günler yok artık. Özel sektörü vurur. Orada kriz olur." EİB Koordinatörü Başkanı Sabri Ünlütürk de 2016 yılının beklemedikleri bir yıl olduğunu kaydetti. Ünlütürk, "Birçok gelişme yaşandı. Seçim yıllarından sonra 2016'nın iyi bir yıl geçeceğini umuyorduk ama umduğumuz bir yıl olarak geçmedi. Darbe girişimi, terör saldırıları, ekonomik dalgalanma, döviz kurlarındaki büyük değişim nedenleriyle 2016 yılı beklentilerimizde uzak bir yıl oldu. 2017 yılı umarım güzellikleri getirir" dedi.
İş dünyası, kötü geçen 2016 yılını geride bırakmaya hazırlanırken, ekonomistler 2017 yılı için umutlu konuşmadı. Kemerburgaz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, 2017 yılında talebin nazlı olacağını, 2017 yılında iş dünyasının, 2016 yılı cirolarını yakalayamama riski ile karşı karşıya olduklarını söyledi. Ege İhracatçı Birlikleri tarafından düzenlenen 'Ekonomi ve Dış Politikada Gelişmeler' isimli toplantıda konuşan Alkin, "2016 yılı ciroları tutturabilmek için daha fazla üretim yapılıp, daha ucuza mal satılan bir yıl oldu. 2017 yılında da talep nazlı olacak, 2017 yılında ciroları tutturmak mümkün olamayacak. Önümüzdeki yıl uluslararası bir daralma olacak ticarette" şeklinde konuştu. "Türkiye'de yüzde 4 büyüme var, yüzde 3'ü harcamadan geliyor" şeklinde konuşan Alkin, "Bizim ekstra bir şey düşünmemiz lazım. Yeni bir şey bulamazsak kamyon yokuşta küsüyor. Çünkü yükü ağır, biz kaslı şirketlere sahip oluyoruz. Türkiye bu kaslı şirketlerle yüzde 8 de büyüse bir şey değişmez. Bizde kamu harcamaları genişliyor ancak vergi tabanı genişlemiyor. O nedenle yük ağır aynı insandan devamlı ciddi vergi alıyoruz. Eşek ölürse saman derdinden de kurtulursunuz dimi. O eşek ölür" uyarısında bulundu.
Dolar varmış gibi işlem yapılıyor
İş dünyasının cevabını merakla beklediği "Dolar ne olacak?" sorusuna da cevap veren Alkin, şöyle konuştu: "Türkiye'nin döviz rezervinin 7 katı döviz riski var. Döviz ile borcu olanların işi kolay değil. Bu sadece Türkiye için geçerli değil. Amerikan Merkez Bankası'nın bastığı tedavülde olan 4.4 trilyon dolar var. Ancak dünya genelinde 237 trilyon dolarlık işlem var. Dolar beynelmilel takas aracı olduğu için dolar varmış gibi işlem yapıyoruz." Dünya genelindeki yaşanması beklenen değişimlerden de söz eden Prof. Dr. Alkin, 2050 yılında dünyanın en büyük ekonomisinin Çin olacağını ancak Çin'in süper güç olabilmesi için sadece ekonomik büyüklüğün yetmediğini, Çin'in kişi başı milli gelir, kültür, müzik, teknoloji, moda, özgürlükler alanlarında süper güç olmaktan uzak olduğunu kaydetti.
Türkiye fabrika ayarlarına dönmek zorunda
Kemerburgaz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan da, Türkiye'nin ekonomik gelişme için tekrar 1923'teki fabrika ayarlarına dönmek zorunda olduğunu anlatarak, şunları söyledi: "Yeniden bir şey üretmek zorundayız. İlk yıllar kalkınma yüzde 8... Yokluklardan yüzde 8... Yeni bir şey üretti, buldu, yakaladı. Bugünde yeni bir şey yakalayarak yükselebiliriz. Bizde zenginleşme ile harcama modeli ayrı. Uçağın varsa zenginleşmişsin diyorlar. Hayır, harcamışsın, bu zenginleşme değil. Türkiye'de anket yapmışlar: Yüzde 50'si işler iyi, yüzde 50'si işler kötü gidiyor demiş. Kriz gelecekse bile kamuda olmaz, o günler yok artık. Özel sektörü vurur. Orada kriz olur." EİB Koordinatörü Başkanı Sabri Ünlütürk de 2016 yılının beklemedikleri bir yıl olduğunu kaydetti. Ünlütürk, "Birçok gelişme yaşandı. Seçim yıllarından sonra 2016'nın iyi bir yıl geçeceğini umuyorduk ama umduğumuz bir yıl olarak geçmedi. Darbe girişimi, terör saldırıları, ekonomik dalgalanma, döviz kurlarındaki büyük değişim nedenleriyle 2016 yılı beklentilerimizde uzak bir yıl oldu. 2017 yılı umarım güzellikleri getirir" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.