Daha önceki yazılarımızda Rusya’nın Libya işgalinden sonra BOP konusunda ayıktığını, özellikle Suriye sürecinde bu işgal projesinin önünü kesen adımlara imza attığını belirtmiştik. Rusya’nın bu tavır değişikliğindeki temel nedenleri en güzel bir şekilde ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş Bey oldu. Geçtiğimiz hafta gazetemizde yazdığı bir makalede Sayın Baş şu önemli tespitleri yapmıştı:
“Çin’in veya Rusya’nın Suriye’nin yanında olması veya İran’ın izlediği politikalara sahip çıkması elbette ki bu ülkeleri korumak olarak değerlendirilmemelidir. BOP çerçevesinde, eğer planlandığı gibi işlerse, ABD diğer ülkeleri geride bırakarak bölge kaynakları üzerinde söz sahibi olacaktır. Bunun yanında değişen iklim dengeleri göz önüne alındığında kalıcı olarak buraya yerleşme planı da var. Ortadoğu’ya ve zengin kaynaklarına çöreklenen bir ABD, bu sayede tek ve rakipsiz hale gelecektir. Yani Çin ve Rusya buna set çekmek için çaba sarfederek, aslında kendilerini korumaya çalışıyorlar.”
Önceki gün bir makale kaleme alan Rusya Başbakanı Putin bu tespitleri doğrular mahiyette açıklamalar yazdı.
Moskovskiy Novosti gazetesinde yayınlanan makalede Putin şunları ifade ediyor:
“Moskova, NATO’nun hava saldırılarıyla Muammer Kaddafi karşıtlarına yardım ettiği Libya’daki olayların benzerinin tekrarına izin veremez. Bu deneyimden aldığımız ders yüzünden Suriye’deki iç sürece askeri müdahale sinyali gibi algılanabilecek her türlü BM Güvenlik Konseyi kararına karşıyız.”
Putin, Arap Baharı yaşanan ülkelerde Rus şirketlerinin zemin kaybettiğini ve onların yerini söz konusu ülkelerdeki rejim değişikliğini destekleyen ülkelerin şirketlerinin aldığını belirterek, şu yorumda bulundu: “Bu da bu trajik olayların insan hakları konusunda duyulan endişe nedeniyle değil, piyasaların yeniden dağıtılması arzusu yüzünden yaşandığı görüşlerinin baskın olmasına yol açıyor.”
Putin yazısının devamında, “Rusya sadece güçlü olduğunda ve kendi ayakları üzerinde durduğu zaman saygı duyulan bir ülke olur. Rusya her zaman bağımsız dış politika izleme ayrıcalığının semeresini aldı ve bunu böyle yapmaya da devam edecek. Küresel güvenliğin, sadece Rusya ile işbirliği yapılarak mümkün olacağına inanıyorum” ifadesini kullandı.
Putin, Rusya’nın bütün bu tavırları ulusal güvenliği için aldığını belirtmektedir. ABD’nin Malatya Kürecik’e kurulan füze sistemleri için yaptığı açıklamada bu gerçeği görmekteyiz. Putin bu noktada şunları söylemektedir: “Bu planlar Rusya sınırına yakın bölgelerde meydana gelmeseydi ve eğer bu durum genel olarak güvenlik ve küresel istikrarın altını dinamitlemeseydi bu konulara değinmeyecektim. Bizim argümanımız son derece iyi bilinmekte ve ben bunları bir kez daha tekrarlamayacağım.”
Putin özetle şunu ifade diyor: Libya işgali Rusya’nın ulusal çıkarlarına zarar vermiştir. Aynı durumun Suriye ve İran konusunda da yaşanmasına müsaade etmeyeceğiz. ABD’nin füze kalkanı projesi de Rusya ve müttefiklerinin ulusal güvenliklerine zarar vermektedir.
Üst düzey bir yetkilinin ağzıyla bunları tüm dünyaya ilan eden bir Rusya sizce bir takım menfaatlerle yolundan döndürülebilir mi? Elbette ki hayır.
Türkiye’yi karanlık bir maceraya sürükleyen siyasilerimiz bu gerçekleri dikkate alarak adımlar atmalıdırlar. Karşımızda sadece bir Suriye ya da İran yok. Rusya ve Çin’in sürece müdahil olmasıyla yanımızda ABD ve AB ülkeleri de yok.
ABD, İsrail ve AB’nin küresel işgal planları için ileri itilen, ABD’nin, İsrail’in ve AB ülkelerinin karşı karşıya gelmeye cesaret edemediği bir Rusya, Çin, Hindistan, İran ve Suriye bloğuna karşı tek başına cengaverliğe soyunan bir piyon ülke olmayalım.
Buna cengaverlik değil, enayilik denir.
“Çin’in veya Rusya’nın Suriye’nin yanında olması veya İran’ın izlediği politikalara sahip çıkması elbette ki bu ülkeleri korumak olarak değerlendirilmemelidir. BOP çerçevesinde, eğer planlandığı gibi işlerse, ABD diğer ülkeleri geride bırakarak bölge kaynakları üzerinde söz sahibi olacaktır. Bunun yanında değişen iklim dengeleri göz önüne alındığında kalıcı olarak buraya yerleşme planı da var. Ortadoğu’ya ve zengin kaynaklarına çöreklenen bir ABD, bu sayede tek ve rakipsiz hale gelecektir. Yani Çin ve Rusya buna set çekmek için çaba sarfederek, aslında kendilerini korumaya çalışıyorlar.”
Önceki gün bir makale kaleme alan Rusya Başbakanı Putin bu tespitleri doğrular mahiyette açıklamalar yazdı.
Moskovskiy Novosti gazetesinde yayınlanan makalede Putin şunları ifade ediyor:
“Moskova, NATO’nun hava saldırılarıyla Muammer Kaddafi karşıtlarına yardım ettiği Libya’daki olayların benzerinin tekrarına izin veremez. Bu deneyimden aldığımız ders yüzünden Suriye’deki iç sürece askeri müdahale sinyali gibi algılanabilecek her türlü BM Güvenlik Konseyi kararına karşıyız.”
Putin, Arap Baharı yaşanan ülkelerde Rus şirketlerinin zemin kaybettiğini ve onların yerini söz konusu ülkelerdeki rejim değişikliğini destekleyen ülkelerin şirketlerinin aldığını belirterek, şu yorumda bulundu: “Bu da bu trajik olayların insan hakları konusunda duyulan endişe nedeniyle değil, piyasaların yeniden dağıtılması arzusu yüzünden yaşandığı görüşlerinin baskın olmasına yol açıyor.”
Putin yazısının devamında, “Rusya sadece güçlü olduğunda ve kendi ayakları üzerinde durduğu zaman saygı duyulan bir ülke olur. Rusya her zaman bağımsız dış politika izleme ayrıcalığının semeresini aldı ve bunu böyle yapmaya da devam edecek. Küresel güvenliğin, sadece Rusya ile işbirliği yapılarak mümkün olacağına inanıyorum” ifadesini kullandı.
Putin, Rusya’nın bütün bu tavırları ulusal güvenliği için aldığını belirtmektedir. ABD’nin Malatya Kürecik’e kurulan füze sistemleri için yaptığı açıklamada bu gerçeği görmekteyiz. Putin bu noktada şunları söylemektedir: “Bu planlar Rusya sınırına yakın bölgelerde meydana gelmeseydi ve eğer bu durum genel olarak güvenlik ve küresel istikrarın altını dinamitlemeseydi bu konulara değinmeyecektim. Bizim argümanımız son derece iyi bilinmekte ve ben bunları bir kez daha tekrarlamayacağım.”
Putin özetle şunu ifade diyor: Libya işgali Rusya’nın ulusal çıkarlarına zarar vermiştir. Aynı durumun Suriye ve İran konusunda da yaşanmasına müsaade etmeyeceğiz. ABD’nin füze kalkanı projesi de Rusya ve müttefiklerinin ulusal güvenliklerine zarar vermektedir.
Üst düzey bir yetkilinin ağzıyla bunları tüm dünyaya ilan eden bir Rusya sizce bir takım menfaatlerle yolundan döndürülebilir mi? Elbette ki hayır.
Türkiye’yi karanlık bir maceraya sürükleyen siyasilerimiz bu gerçekleri dikkate alarak adımlar atmalıdırlar. Karşımızda sadece bir Suriye ya da İran yok. Rusya ve Çin’in sürece müdahil olmasıyla yanımızda ABD ve AB ülkeleri de yok.
ABD, İsrail ve AB’nin küresel işgal planları için ileri itilen, ABD’nin, İsrail’in ve AB ülkelerinin karşı karşıya gelmeye cesaret edemediği bir Rusya, Çin, Hindistan, İran ve Suriye bloğuna karşı tek başına cengaverliğe soyunan bir piyon ülke olmayalım.
Buna cengaverlik değil, enayilik denir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- İsrail'in hedefi sadece Filistin toprakları değil! / 30.12.2025
- Dar gelirlinin talebini baskılamak, gelir adaletsizliğini körüklüyor / 27.12.2025
- Asgari ücret kimseyi memnun etmedi / 26.12.2025
- Libya uçağı düştü mü, düşürüldü mü? Zamanlama manidar / 25.12.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinde raporlar sadece formalite mi? / 24.12.2025
- Deprem mağdurlarının 11. Yargı Paketi'ne itirazı dikkate alınmalı / 23.12.2025
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- SDG'nin entegrasyonu bize anlatıldığı gibi değil / 17.12.2025
- Dar gelirlinin talebini baskılamak, gelir adaletsizliğini körüklüyor / 27.12.2025
- Asgari ücret kimseyi memnun etmedi / 26.12.2025
- Libya uçağı düştü mü, düşürüldü mü? Zamanlama manidar / 25.12.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinde raporlar sadece formalite mi? / 24.12.2025
- Deprem mağdurlarının 11. Yargı Paketi'ne itirazı dikkate alınmalı / 23.12.2025
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- SDG'nin entegrasyonu bize anlatıldığı gibi değil / 17.12.2025

































































































