Dün ve bugün Ortadoğu üzerinde birçok savaşlar, istilalar, yıkımlar, ihanetler yaşandı. Herkes bin pencereden baktı, gördüğünü söyledi.
Oysa Prof. Dr. Haydar Baş'ın, Ortadoğu hakkındaki şu tespiti hem ilahi gerçeği hatırlatıyor, hem de hangi safta olmamız gerektiğini vurguluyordu; "Esasen dünyada çarpışan inançlardır. Siyasi sebepler, iktisadi sebepler bunun görünen kısımlarıdır. Asıl temelde olan mücadele inançlarımızdır."
Evet, çatışan inançlardır ve İslam inancında olduğunu iddia edenlerin safı ve duruşu Kuran ve sünnette net olarak belirtilmiştir.
Ama maalesef İslam iddiasında olan idareciler ve halklar bu duruşu gösterememişlerdir. Bu ülkemiz içinde böyledir.
Bakın! Kuveyt'e, Haçlı postalları değdiğinde ülkemizde ki, iktidar 1 koyup 3 alma hesabını yaparken Sayın Baş, "hedef ülke Türkiye'dir" diyordu.
Aynı zihniyet 36. Paralel Irak'ın kuzeyinde uçuşa yasak bölge ilanına sevinirken Sayın Baş, "bu kararla K. Irak'ta bir Kürt Devleti kurulacağı, PKK'nın güçleneceği, nihai hedefin ise Büyük İsrail olduğunu" anlatıyordu.
Bugün olduğu gibi o günde Sayın Baş ve kadrosuna tepkiler yağıyordu. Ama bedeller ödenmeye başlanınca yüzler kızardı ama gözler yine gerçeği görmedi.
Sayın Baş, 1 Mart tezkeresini, dinler arası diyalog sürecini ve Büyük Ortadoğu Projesini her daim tarihi, milli ve dini kanıtlarla gündeme getirdi. İktidara, devlet ve milletimizi ateşe sürüklemeyin" derken "milletimize de, "ateşe gitmeyin" çağrısı yaptı. Yine duymadılar, yine görmediler.
BOP çerçevesinde Irak yanmaya başladı. Sayın Baş, hükümete "durun" dedi. Durmadılar. Mısır'da, Tunus'ta, Afganistan'da, Lübnan'da ki, Haçlı oyun ve işgallerine karşı Sayın Baş, hem iktidara, hem de milletimize gerekli uyarıları yaptı, sonuçlarını anlattı. İçerde Türk Ordusunun kafeslenme sürecine itiraz etti.
Sayın Baş'ı yine dinlemediler. Artı "askerin adamı, derin devletin adamı" gibi kendilerince bir karalama kampanyası başlattılar.
Libya, ülkemizden kalkan Haçlı uçaklarıyla yanmaya, Müslümanlar katledilmeye başlandı. Birileri mazeret olarak, "zalim Kaddafi" derken Sayın Baş, İslam akaidinin ölçüsünü bir kez daha anlatıyor ve "Kaddafi bir dönem halkına zulmetmiştir. Doğru. Ama Kaddafi'nin bir tırnağını Obama'ya değişmem" diyordu. Yine anlamadılar.
Sıra Suriye'ye geldi. Bu sefer "zalim Esad" kavramıyla Suriye'deki terörist örgütler desteklenmeye başlandı.
Sayın Baş, milletimize ve hükümete tekrar seslendi; "Esad, babamın oğlu değil. Ama gittiğiniz yol yanlıştır" dedi ve herkesin anlayacağı basitçe bir örnek koydu ortaya;
"Suriye Devlet Başkanı Esad öldüğünde hangi kabristana defnedilecek? "Müslüman mezarlığına..." Obama öldüğü zaman gireceği yer neresidir? "Hıristiyan Mezarlığına..." İsrail Başbakanı Netanyahu öldüğü zaman nereye gömülecek? "Yahudi mezarlığına..." O halde Obama'dan mı, Netanyahu'dan mı, Esad'dan mı yanasınız? Söyleyin! Kimden yanasınız?"
Tabi bu kıstası yine kabullenemediler ve aynı karamalara devam ettiler. Ve yangın ülkemize sıçradı. Hem de ne yangın! Bir taraftan PKK, IŞİD derken diğer taraftan Amerikancı politikalar neticesinde sıfır dostta razıydık (!) ki, komşularımızın tamamını adeta düşmanımız haline getirdik.
Sayın Baş yine uyarılarına devam ediyor. Rusya ile restleşmenin, İran ile ipleri koparmanın kime yarayacağını anlatıyor.
Ama kabullenemiyorlar. "Siz, Rusçu musunuz, neden birliğimize zarar veriyorsunuz" vs. gibi akıl ve mantıktan uzak iftiralar atmaya başladılar.
Oysa Sayın Baş ve yetiştirdiği kadro her daim milli ve manevi birliğimizin sağlanması gayretindedir. Ve tarih, Sayın Baş'ı hep haklı çıkardı.
Peki, Sayın Baş'ı milletimiz ve devletimizi yönetenler neden anlamıyorlar, diye bir soru akla gelebilir.
İmam Ali (a.s) Efendimizin şu sözü tam cevaptır sanırım; "Siz, hakkı tanımadığınız müddetçe, Hakka uyanları da tanımazsınız."
Oysa Prof. Dr. Haydar Baş'ın, Ortadoğu hakkındaki şu tespiti hem ilahi gerçeği hatırlatıyor, hem de hangi safta olmamız gerektiğini vurguluyordu; "Esasen dünyada çarpışan inançlardır. Siyasi sebepler, iktisadi sebepler bunun görünen kısımlarıdır. Asıl temelde olan mücadele inançlarımızdır."
Evet, çatışan inançlardır ve İslam inancında olduğunu iddia edenlerin safı ve duruşu Kuran ve sünnette net olarak belirtilmiştir.
Ama maalesef İslam iddiasında olan idareciler ve halklar bu duruşu gösterememişlerdir. Bu ülkemiz içinde böyledir.
Bakın! Kuveyt'e, Haçlı postalları değdiğinde ülkemizde ki, iktidar 1 koyup 3 alma hesabını yaparken Sayın Baş, "hedef ülke Türkiye'dir" diyordu.
Aynı zihniyet 36. Paralel Irak'ın kuzeyinde uçuşa yasak bölge ilanına sevinirken Sayın Baş, "bu kararla K. Irak'ta bir Kürt Devleti kurulacağı, PKK'nın güçleneceği, nihai hedefin ise Büyük İsrail olduğunu" anlatıyordu.
Bugün olduğu gibi o günde Sayın Baş ve kadrosuna tepkiler yağıyordu. Ama bedeller ödenmeye başlanınca yüzler kızardı ama gözler yine gerçeği görmedi.
Sayın Baş, 1 Mart tezkeresini, dinler arası diyalog sürecini ve Büyük Ortadoğu Projesini her daim tarihi, milli ve dini kanıtlarla gündeme getirdi. İktidara, devlet ve milletimizi ateşe sürüklemeyin" derken "milletimize de, "ateşe gitmeyin" çağrısı yaptı. Yine duymadılar, yine görmediler.
BOP çerçevesinde Irak yanmaya başladı. Sayın Baş, hükümete "durun" dedi. Durmadılar. Mısır'da, Tunus'ta, Afganistan'da, Lübnan'da ki, Haçlı oyun ve işgallerine karşı Sayın Baş, hem iktidara, hem de milletimize gerekli uyarıları yaptı, sonuçlarını anlattı. İçerde Türk Ordusunun kafeslenme sürecine itiraz etti.
Sayın Baş'ı yine dinlemediler. Artı "askerin adamı, derin devletin adamı" gibi kendilerince bir karalama kampanyası başlattılar.
Libya, ülkemizden kalkan Haçlı uçaklarıyla yanmaya, Müslümanlar katledilmeye başlandı. Birileri mazeret olarak, "zalim Kaddafi" derken Sayın Baş, İslam akaidinin ölçüsünü bir kez daha anlatıyor ve "Kaddafi bir dönem halkına zulmetmiştir. Doğru. Ama Kaddafi'nin bir tırnağını Obama'ya değişmem" diyordu. Yine anlamadılar.
Sıra Suriye'ye geldi. Bu sefer "zalim Esad" kavramıyla Suriye'deki terörist örgütler desteklenmeye başlandı.
Sayın Baş, milletimize ve hükümete tekrar seslendi; "Esad, babamın oğlu değil. Ama gittiğiniz yol yanlıştır" dedi ve herkesin anlayacağı basitçe bir örnek koydu ortaya;
"Suriye Devlet Başkanı Esad öldüğünde hangi kabristana defnedilecek? "Müslüman mezarlığına..." Obama öldüğü zaman gireceği yer neresidir? "Hıristiyan Mezarlığına..." İsrail Başbakanı Netanyahu öldüğü zaman nereye gömülecek? "Yahudi mezarlığına..." O halde Obama'dan mı, Netanyahu'dan mı, Esad'dan mı yanasınız? Söyleyin! Kimden yanasınız?"
Tabi bu kıstası yine kabullenemediler ve aynı karamalara devam ettiler. Ve yangın ülkemize sıçradı. Hem de ne yangın! Bir taraftan PKK, IŞİD derken diğer taraftan Amerikancı politikalar neticesinde sıfır dostta razıydık (!) ki, komşularımızın tamamını adeta düşmanımız haline getirdik.
Sayın Baş yine uyarılarına devam ediyor. Rusya ile restleşmenin, İran ile ipleri koparmanın kime yarayacağını anlatıyor.
Ama kabullenemiyorlar. "Siz, Rusçu musunuz, neden birliğimize zarar veriyorsunuz" vs. gibi akıl ve mantıktan uzak iftiralar atmaya başladılar.
Oysa Sayın Baş ve yetiştirdiği kadro her daim milli ve manevi birliğimizin sağlanması gayretindedir. Ve tarih, Sayın Baş'ı hep haklı çıkardı.
Peki, Sayın Baş'ı milletimiz ve devletimizi yönetenler neden anlamıyorlar, diye bir soru akla gelebilir.
İmam Ali (a.s) Efendimizin şu sözü tam cevaptır sanırım; "Siz, hakkı tanımadığınız müddetçe, Hakka uyanları da tanımazsınız."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- ‘Haydar Baş haklıymış’ dediğin zaman çok geç olacak / 19.12.2025
- 2026 bütçesinin Türkçe meali: ‘Halktan alıp zengine veriyoruz’ / 18.12.2025
- Bölücülerin sözlerine Devlet Bahçeli imzayı da attı / 16.12.2025
- Erdoğan: ‘Asgari ücretle ilgili bir sürpriz yapabiliriz’ / 15.12.2025
- Milletin gerçeklerini görmeniz için daha ne olması lazım? / 14.12.2025
- ‘Türkiye hukuk devletidir’ iddiası ispata muhtaç / 13.12.2025
- DİB: ‘Devlet bütçesiyle kilise yapmak haramdır’ / 12.12.2025
- Terör örgütüyle müzakere nasıl devlet politikası olur? / 11.12.2025
- Eğitimden, öğretmenlerden, tarım ve hayvancılığa / 10.12.2025
- İstiklal ve istikbal için Ankara’daydık / 09.12.2025
- 2026 bütçesinin Türkçe meali: ‘Halktan alıp zengine veriyoruz’ / 18.12.2025
- Bölücülerin sözlerine Devlet Bahçeli imzayı da attı / 16.12.2025
- Erdoğan: ‘Asgari ücretle ilgili bir sürpriz yapabiliriz’ / 15.12.2025
- Milletin gerçeklerini görmeniz için daha ne olması lazım? / 14.12.2025
- ‘Türkiye hukuk devletidir’ iddiası ispata muhtaç / 13.12.2025
- DİB: ‘Devlet bütçesiyle kilise yapmak haramdır’ / 12.12.2025
- Terör örgütüyle müzakere nasıl devlet politikası olur? / 11.12.2025
- Eğitimden, öğretmenlerden, tarım ve hayvancılığa / 10.12.2025
- İstiklal ve istikbal için Ankara’daydık / 09.12.2025

















































































