Dün Türkiye ile AB arasında, Vize Serbestîsi Diyalogu Mutabakat Metni ve Geri Kabul Anlaşması imzalandı. Anlaşmayı, Türkiye'den Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, AB'den ise AB içişleri Komiseri Cecillia Malmström imzaladı.Geri Kabul Anlaşması, AB'nin en büyük problemlerinden birisi ve yıllardan beri Türkiye'ye bu anlaşmayı imzalaması için baskı yapılıyordu. Türk siyasiler de bu tavize karşılık AB'den vize muafiyeti istiyorlardı.Esasen vize muafiyeti, böyle tehlikeli bir tavizin asla karşılığı değildi.Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde yazdığı makaledeki şu ifadeleri tehlikenin boyutlarını gözler önüne sermektedir:"Geri Kabul Anlaşması'nın etkileri, Türkiye'nin silahsız işgalinden başka bir mana ifade etmemektedir. Anlaşmaya göre Türkiye, kendi toprakları üzerinden Avrupa ülkelerine yasadışı yollarla geçen kişileri iade almak zorunda bırakılıyor. Bu ise, uyruğu fark etmeksizin on binlerce mültecinin Anadolu topraklarını doldurması demektir."Anlaşmada her zaman olduğu gibi Türkiye yine topun ucuna konuluyor, AB'nin vize muafiyeti ise yine muğlak bir zemine bırakılıyor. Türkiye önce Geri Kabul Anlaşması'nın gereklerini yerine getirecek, AB gidişattan memnun olursa, razı olursa vize muafiyetini devreye koyacak.Türkiye bugüne kadar AB ile yürüttüğü müzakerelerde verdiği tavizlerle AB'yi memnun edebildi mi ki, bu konuda memnun edebilsin? Daha doğrusu AB'nin memnun olma ya da "tamam bu kadar taviz yeter" deme gibi bir durumu hiç olabilir mi?Almanya'nın eski şansölyesi Helmut Kohl'ün "Türkiye Türklere bırakılamayacak kadar önemli bir ülkedir" ifadesinden de anlaşılacağı üzere, AB'yi memnun edecek tek gelişme Türk milletinin bu coğrafyayı tamamen terk etmesi olacaktır.Geri Kabul Anlaşması'nın biraz teknik detaylarını aktaralım.AB'de Dublin II düzenlemesi var. Buna göre, AB'de herhangi bir ülkede iltica başvurusunda bulunan sığınmacının talebi AB'ye ilk giriş yaptığı ülkede değerlendiriliyor; yani sığınmacılar hangi ülkeden AB sınırına girdiyse o ülkeye gönderiliyor.Örneğin, Fransa'da yakalan Nijeryalı mülteci eğer Yunanistan'dan girdiyse Yunanistan'a iade ediliyor. Yunanistan'ın bu iltica prosedürünü yürütmesi bekleniyor.Bu durum AB'nin sınırlarında bulunan ülkeleri oldukça zor duruma sokuyor. Bütün yükümlülük onların sırtlarına yüklenmiş oluyor.Önceleri, en çok giriş yapılan ülkeler Yunanistan, İtalya ve İspanya idi. 2010 yılında İtalya, o dönemin Libya lideri olan Kaddafi ile bir anlaşma yaparak, ekonomik ve ticari kolaylıklar ve bazı hibeler karşılığında Libya üzerinden İtalya'ya mülteci geçişini sıfırlamıştı.Dikkat ediyor musunuz, mülteci problemi o kadar büyük ki, İtalya Libya'ya taviz vererek bunun önünü kesmeye çalışıyor. İspanya da bir takım önlemler alarak mülteci girişini sıfırladı. Geriye sadece Yunanistan kaldı. Yunanistan ise batının yaramaz çocuğu olarak önceleri sığınmacıların sadece binde 2'sini geri kabul ediyordu. Ekonomik krize girince, AB'nin aba altından sopaları neticesinde bunu yüzde 2'ye kadar çıkardı.Yani AB, yakaladığı kaçak göçmenlerin çoğunu (yüzde 98) gönderecek bir ülke bulamıyordu. Açıkçası bir "enayi" arıyordu ve dün itibarıyla buldu. Şimdi yaşayacağımız gerçek şu: AB yakaladığı bütün mültecileri kim olduğuna, nereden geldiğine bakmadan Türkiye'ye postalayacak, bütün yükü ve sorumluluğu Türkiye'nin sırtına yıkacak, büyük bir problemden kurtulmuş olacak. Dışişleri Bakanımız diyor ki, "Biz onların bizim üzerimizden AB'ye geçip geçmediğini kontrol edeceğiz"; Suriye sınırını bile yolgeçen hanına çeviren, AB'den gelen her şeye bugüne kadar evet diyen Türkiye, bizim üzerimizden geçmeyen mülteciyi AB'ye geri gönderebilecek mi? Elbette ki hayır? Hepsi bizim sırtımızda kalacak.Sayın Davutoğlu, "Bize gelen mültecileri kendi ülkelerine gönderebilmek için geri kabul anlaşmaları yapıyoruz" diyor. Peki, Sayın Davutoğlu, geri kabul anlaşması yapamadığın yüzlerce ülke var, onları ne yapacaksınız? Yapabildiklerin de senin AB'ye teslim olduğun kadar sana teslim olacak mı?İşin mantığı Başbakan Erdoğan'ın AB için söylediği şu cümlesinde gizli: "Yük olmaya değil, yük almaya geliyoruz." Göreceksiniz, vize muafiyeti asla mümkün olmayacak ama AKP'li Türkiye daha şimdiden AB'nin önemli bir yükünü almayı, bütün kaçaklarını almayı kabul etti bile?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Dar gelirlinin talebini baskılamak, gelir adaletsizliğini körüklüyor / 27.12.2025
- Asgari ücret kimseyi memnun etmedi / 26.12.2025
- Libya uçağı düştü mü, düşürüldü mü? Zamanlama manidar / 25.12.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinde raporlar sadece formalite mi? / 24.12.2025
- Deprem mağdurlarının 11. Yargı Paketi'ne itirazı dikkate alınmalı / 23.12.2025
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- SDG'nin entegrasyonu bize anlatıldığı gibi değil / 17.12.2025
- Teröristbaşı Öcalan’ın talepleri neden gizleniyor? / 16.12.2025
- Asgari ücret kimseyi memnun etmedi / 26.12.2025
- Libya uçağı düştü mü, düşürüldü mü? Zamanlama manidar / 25.12.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinde raporlar sadece formalite mi? / 24.12.2025
- Deprem mağdurlarının 11. Yargı Paketi'ne itirazı dikkate alınmalı / 23.12.2025
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- SDG'nin entegrasyonu bize anlatıldığı gibi değil / 17.12.2025
- Teröristbaşı Öcalan’ın talepleri neden gizleniyor? / 16.12.2025






























































































