Türk demek Müslüman demektir

Geçtiğimiz hafta sonu Kayseri’de yapılan Milli Kahramanlar programı, tarihi tespitlere sahne oldu. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, özellikle son zamanlarda yoğunlaşan “Türk milleti” düşmanlığına tokat gibi cevap verdi ve şu tarihi cümleyi söyledi: “Türk milleti Türkiyeli değildir, Türkiye Türk milletinindir”
Sayın Baş, Türk milletine yutturulmaya çalışılan “Türkiyelilik” kavramı hakkında da şunları söyledi: “Türk kelimesiyle bilerek ya da bilmeyerek son zamanlarda oynanmaya başlandı. Anadolu dendiği zaman akla Türk milleti gelir, Türk milleti dendiği zaman da akla Anadolu gelir. Türkiyelilik gibi zorlama kelimelerle bu milleti ifade etmek mümkün değildir.”
Keşke Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan’ı “Türk milliyetçiliğini ayaklarımın altına alıyorum” diyeceğine, bu netlikle aynı gerçeği ifade edebilse…
Keşke Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Türk milleti tarafından görevlendirilen milletvekilleri “Ben Türk değilim” deme yarışına gireceğine, aynen Sayın Baş gibi “Türk milleti” kavramının derinliğini anlayabilse, Türk milletinin bir ferdi olmanın onurunu ve şerefini bütün hücrelerinde hissedebilse… Gittikleri yer yerde “Yaşasın Türk milleti” diye haykırabilse…
“Türk milleti” kavramı bir etnik kökeni ifade etmemektedir, kafatasına göre oluşturulan bir tanımlama değildir. “Türk milleti” kavramı Peygamberin Ehl-i Beyt’inin Anadolu insanına bir ikramıdır. Ehl-i Beyt imamlarından Musa Kazım hazretlerinin torunlarından olan Hacı Bektaş-ı Veli’nin eliyle ve nefesiyle oluşturulmuş bir millettir Türk milleti…
Hemen hemen her programda Prof. Dr. Haydar Baş bu gerçeğin altını çizmektedir:
“Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu’da öyle bir medeniyet inşa ediyor ki, burada Yezdani var, Keldani var, Süryani var, Rum var, Ermeni var. Onları önce İslamlaştırıyor, sonra bir bilek bir yürek yapıyor. Bu insanlar Hacı Bektaş-ı Veli’ye bakarak ne diyorlar biliyor musunuz? Türklük bu kadar güzel ahlaksa biz de Türkoğlu Türk’üz diyorlar.”
Türklük tanımını Sayın Baş’ın yaptığı şekilde, gerçek şekliyle ele aldığımızda niçin tarih boyunca destanlar yazdığımızı anlıyoruz:
“Hacı Bektaş-ı Veli’yle birlikte bir millet kimliği oluştu. Nedir bu kimlik? Bu kimlik bir medeniyettir, bir kültürdür, bir siyasettir, bir dindir. Yani İslam medeniyeti, İslam kültürü ve İslam siyaseti… Bunun içinde Kürt var, Laz var, Çerkez var, Boşnak var, Arap var, Süryani, Keldani, Yezdani var. Bunlar yoğruldu, yoğruldu, yoğruldu pişiren fırının adı Hacı Bektaş adı Türkoğlu Türk oldu.”
Türk denince İslam, İslam denince Türk akla geliyor. Bu lütuf Türk milletine, Ehl-i Beyt’e gönülden sahip çıktığı için verilmiştir.
Haçlı dünyası da bunu böyle kabullenmiştir. Onlar İslam dünyasını “Türk” kelimesiyle özdeşleştirmektedirler. Örneğin, geçen hafta Hollanda’nın Lahey kentinde, eski Yugoslavya Uluslar arası Ceza mahkemesi’nde bir dava vardı. Sanık “Sırp Kasabı” olarak bilinen Ratko Mladiç… Mladiç, gizli tanığa yönelik “Türkler”e küfür içeren sözler sarf etti. Mahkeme başkanına da “ayı” deyince salondan çıkartıldı.
“Türkler” diyerek hakaret ettikleri Boşnak kardeşlerimiz… Sırplar, Boşnaklara, “Türk” ya da Türkleştirilmiş Sırp anlamı taşıyan “Turçin” veya “Poturci” ifadelerini kullanıyorlar.
Sen kabul etsen de etmesen de, gocunsan da gocunmasan da batı dünyası, Müslüman olan herkesi “Türk” gözüyle bakıyor.
Bizim ukalalar, “Türk” kelimesine batılı gibi baksa dahi meseleyi çözecek ama niyet farklı olunca gözleri kör oluveriyor.
Özünü unutan ve birliğini kaybeden bir milletin asla geleceği olmaz.
Bugün Türk milletine yapılmak istenen özünü inkar etmesi, parça olmayı da sindirmesidir. Parça olunca neler olacak onu da siz düşünün.