Ankara'da, çoğunluğu asker olan 28 vatandaşımızın ölmesine ve de 61 kişinin yaralanmasına neden olan intihar saldırısının detayları ortaya çıktıkça "güvenlik zafiyeti"nin hangi boyutlarda olduğu da belirginleşiyor.
Saldırının yapıldığı mekan, Genelkurmay Başkanlığı, TBMM, Milli Savunma Bakanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Başbakanlık, Hava Kuvvetleri Komutanlığı gibi üst düzey kurumların bulunduğu "Türkiye'nin kalbi" diyebileceğimiz bir yer?
Saldırıyı yapan terörist ve kullanılan araçla ilgili basında yer alan bilgiler şöyle:
Terörist Salih Neccar, IŞİD'in Kobani'ye saldırmasının ardından Temmuz 2014'te mültecilerle birlikte Kamışlı'dan Türkiye'ye geçti.
Demek ki eylemci, Türkiye'nin, sınırlarını kontrolsüz ve kayıtsız bir şekilde Suriyeli mültecilere açmasıyla Türkiye'ye giriş yapmış. O günlerde ve çok önceleri siyasilerimizi, mültecilerin içinde teröristlerin de geçtiği konusunda uyarıyorduk ve bugün bu teröristler aktif bir şekilde eylem yapıyor ve onlarca, yüzlerce cana mal oluyor.
Neccar, bundan sonra da defalarca giriş çıkış yapmış ve son kez de 8 Temmuz 2015 tarihinde Mardin Nusaybin sınır kapısından giriş yapmış.
Yani anlayacağınız, sınırlarımız kevgire dönmüş, yolgeçen hanı gibi?
Teröristin eylemde kullandığı araç Ankara'da farklı tarihlerde 4 kez görüntülenmiş. Diyarbakır'dan Ankara'ya 2 kez gidip gelmiş. Araca iki ayrı plaka takılıyormuş. Bomba Diyarbakır'da yüklenmiş, herhangi bir riske karşılık ateşleyici düzenek Ankara'da hazırlanmış.
Patlama günü 02.30'da Ankara'ya gelen araç patlamaya hazır bomba yüklü olarak Türkiye'nin, hatta Ankara'nın kalbinde 16 saat boyunca dolaşmış, birçok noktada görüntüsü kayıtlı?
Bir diğer önemli nokta ise, bu eylemden günler önce, böyle merkezi bir yerde terör eylemi gerçekleşeceği ve hatta servis minibüslerine yönelik olabileceği noktasında istihbarat birimlerinin uyarısı olduğu haberlerde ifade edildi.
Bütün bunları toparlarsak, baştan sona büyük bir güvenlik zafiyeti olduğu açıkça gözükmektedir.
Siyasilerimiz, terör eylemini PYD mi yaptı, PKK mı yaptı, IŞİD mi yaptı yoksa El Nusra mı yaptı diye sorgulayacaklarına, tartışacaklarına hatta buradan bir sonuç çıkarmaya, ülkemizi Suriye bataklığına çekmeye çalışacaklarına, bence, bu göstere göstere gelen intihar saldırısında bizim güvenlik eksiklerimiz nedir buna kafa yorsalar çok daha sıhhatli bir sonuca ulaşacaklar.
Tamam, terör eylemcisinin suçu var da, bu göstere göstere gelen terör eyleminin öncesini görmezden gelenlerin, buna çare bulmayanların hiç mi suçu yok? Geçtiğimiz yıllarda da Türkiye birçok terör eylemlerine maruz kaldı ama asla bu boyutlara ulaşmadı.
Olayların bu noktaya ulaşmasında; yanlış Suriye politikamızın, genelde Ortadoğu politikalarımızın, ülkemiz üzerinde menfur hesabı olanlarla kurulan müttefikliğin, dostlukların, ilişkilerin, ülkemizi de içinde alan BOP'ta misyon sahibi olmanın, düşmanlarımızdan akıl alarak yürüttüğümüz politikaların, ekonomik ve siyasi bağımlılığın, istihbaratımızı ABD ve İsrail'le paylaşmamızın, güvenliğimizi de NATO'ya devretmemizin, AB ve ABD talepleriyle terörle dün müzakere masasına oturmamızın, bugün de istişare masasına oturacak olmamızın ve daha birçok yanlış iç ve dış politikanın etkisi büyüktür.
Siz milli siyasetinizle, milli ekonominizle, güçlü askeriniz ve de birbirine kenetleşip tek bilek tek yürek olmuş milletinizle dört dörtlük bir ülke ve millet olursanız o zaman sizin üzerinizde terör ya da işgal hesabı olanların bütün hesapları boşa çıkar.
Sizin sınırlarınız kevgire döndüyse, ülkeniz küresel terörün ana güzergahı haline geldiyse, iktidarıyla muhalefetiyle siyasileriniz milli ve yerli değilse, okyanus ötesinde icazet peşinde koşuyorsa, milli istihbaratınızın gözü kapatılmış, askerinizin ve polisinizin eli kolu bağlanmışsa, bu ülkede, Allah muhafaza, daha çok terör eylemleri olur, çok canlarımız yanar.
Bugün yorumcuları dinliyorum, "Türkiye karanlık bir döneme girdi" diyorlar, günaydın, bunu Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Bey, 7 Haziran seçimleri akşamı, daha ortada bir şey yokken öngörmüştü, sebeplerini ve sonuçlarını da detaylıca belirtmişti.
Üstelik bu zifiri karanlık tablodan kurtuluşumuzun kapısını da yıllar öncesinden her maddesiyle tek tek ortaya koymuştu.
Ama millet ve seçtikleri aydınlığı, refahı, huzuru değil; "istikrar" adına zifiri karanlığı tercih etti. Şimdi kendileri düşünsün.
Saldırının yapıldığı mekan, Genelkurmay Başkanlığı, TBMM, Milli Savunma Bakanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Başbakanlık, Hava Kuvvetleri Komutanlığı gibi üst düzey kurumların bulunduğu "Türkiye'nin kalbi" diyebileceğimiz bir yer?
Saldırıyı yapan terörist ve kullanılan araçla ilgili basında yer alan bilgiler şöyle:
Terörist Salih Neccar, IŞİD'in Kobani'ye saldırmasının ardından Temmuz 2014'te mültecilerle birlikte Kamışlı'dan Türkiye'ye geçti.
Demek ki eylemci, Türkiye'nin, sınırlarını kontrolsüz ve kayıtsız bir şekilde Suriyeli mültecilere açmasıyla Türkiye'ye giriş yapmış. O günlerde ve çok önceleri siyasilerimizi, mültecilerin içinde teröristlerin de geçtiği konusunda uyarıyorduk ve bugün bu teröristler aktif bir şekilde eylem yapıyor ve onlarca, yüzlerce cana mal oluyor.
Neccar, bundan sonra da defalarca giriş çıkış yapmış ve son kez de 8 Temmuz 2015 tarihinde Mardin Nusaybin sınır kapısından giriş yapmış.
Yani anlayacağınız, sınırlarımız kevgire dönmüş, yolgeçen hanı gibi?
Teröristin eylemde kullandığı araç Ankara'da farklı tarihlerde 4 kez görüntülenmiş. Diyarbakır'dan Ankara'ya 2 kez gidip gelmiş. Araca iki ayrı plaka takılıyormuş. Bomba Diyarbakır'da yüklenmiş, herhangi bir riske karşılık ateşleyici düzenek Ankara'da hazırlanmış.
Patlama günü 02.30'da Ankara'ya gelen araç patlamaya hazır bomba yüklü olarak Türkiye'nin, hatta Ankara'nın kalbinde 16 saat boyunca dolaşmış, birçok noktada görüntüsü kayıtlı?
Bir diğer önemli nokta ise, bu eylemden günler önce, böyle merkezi bir yerde terör eylemi gerçekleşeceği ve hatta servis minibüslerine yönelik olabileceği noktasında istihbarat birimlerinin uyarısı olduğu haberlerde ifade edildi.
Bütün bunları toparlarsak, baştan sona büyük bir güvenlik zafiyeti olduğu açıkça gözükmektedir.
Siyasilerimiz, terör eylemini PYD mi yaptı, PKK mı yaptı, IŞİD mi yaptı yoksa El Nusra mı yaptı diye sorgulayacaklarına, tartışacaklarına hatta buradan bir sonuç çıkarmaya, ülkemizi Suriye bataklığına çekmeye çalışacaklarına, bence, bu göstere göstere gelen intihar saldırısında bizim güvenlik eksiklerimiz nedir buna kafa yorsalar çok daha sıhhatli bir sonuca ulaşacaklar.
Tamam, terör eylemcisinin suçu var da, bu göstere göstere gelen terör eyleminin öncesini görmezden gelenlerin, buna çare bulmayanların hiç mi suçu yok? Geçtiğimiz yıllarda da Türkiye birçok terör eylemlerine maruz kaldı ama asla bu boyutlara ulaşmadı.
Olayların bu noktaya ulaşmasında; yanlış Suriye politikamızın, genelde Ortadoğu politikalarımızın, ülkemiz üzerinde menfur hesabı olanlarla kurulan müttefikliğin, dostlukların, ilişkilerin, ülkemizi de içinde alan BOP'ta misyon sahibi olmanın, düşmanlarımızdan akıl alarak yürüttüğümüz politikaların, ekonomik ve siyasi bağımlılığın, istihbaratımızı ABD ve İsrail'le paylaşmamızın, güvenliğimizi de NATO'ya devretmemizin, AB ve ABD talepleriyle terörle dün müzakere masasına oturmamızın, bugün de istişare masasına oturacak olmamızın ve daha birçok yanlış iç ve dış politikanın etkisi büyüktür.
Siz milli siyasetinizle, milli ekonominizle, güçlü askeriniz ve de birbirine kenetleşip tek bilek tek yürek olmuş milletinizle dört dörtlük bir ülke ve millet olursanız o zaman sizin üzerinizde terör ya da işgal hesabı olanların bütün hesapları boşa çıkar.
Sizin sınırlarınız kevgire döndüyse, ülkeniz küresel terörün ana güzergahı haline geldiyse, iktidarıyla muhalefetiyle siyasileriniz milli ve yerli değilse, okyanus ötesinde icazet peşinde koşuyorsa, milli istihbaratınızın gözü kapatılmış, askerinizin ve polisinizin eli kolu bağlanmışsa, bu ülkede, Allah muhafaza, daha çok terör eylemleri olur, çok canlarımız yanar.
Bugün yorumcuları dinliyorum, "Türkiye karanlık bir döneme girdi" diyorlar, günaydın, bunu Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Bey, 7 Haziran seçimleri akşamı, daha ortada bir şey yokken öngörmüştü, sebeplerini ve sonuçlarını da detaylıca belirtmişti.
Üstelik bu zifiri karanlık tablodan kurtuluşumuzun kapısını da yıllar öncesinden her maddesiyle tek tek ortaya koymuştu.
Ama millet ve seçtikleri aydınlığı, refahı, huzuru değil; "istikrar" adına zifiri karanlığı tercih etti. Şimdi kendileri düşünsün.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Dar gelirlinin talebini baskılamak, gelir adaletsizliğini körüklüyor / 27.12.2025
- Asgari ücret kimseyi memnun etmedi / 26.12.2025
- Libya uçağı düştü mü, düşürüldü mü? Zamanlama manidar / 25.12.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinde raporlar sadece formalite mi? / 24.12.2025
- Deprem mağdurlarının 11. Yargı Paketi'ne itirazı dikkate alınmalı / 23.12.2025
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- SDG'nin entegrasyonu bize anlatıldığı gibi değil / 17.12.2025
- Teröristbaşı Öcalan’ın talepleri neden gizleniyor? / 16.12.2025
- Asgari ücret kimseyi memnun etmedi / 26.12.2025
- Libya uçağı düştü mü, düşürüldü mü? Zamanlama manidar / 25.12.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinde raporlar sadece formalite mi? / 24.12.2025
- Deprem mağdurlarının 11. Yargı Paketi'ne itirazı dikkate alınmalı / 23.12.2025
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- SDG'nin entegrasyonu bize anlatıldığı gibi değil / 17.12.2025
- Teröristbaşı Öcalan’ın talepleri neden gizleniyor? / 16.12.2025




























































































