Ülkemiz için stratejik önemi tartışılmaz olan tarım sektörü perişan vaziyette. Tarım kesimi Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde, son 4,5 yıl çektiği çile ve sıkıntıyı çekmemişti.Bu dönemde çiftçiler demokratik haklarının gereği olarak mitingler yaptılar, ürünlerini yaktılar, toprağa gömdüler, denize döktüler, akla gelebilecek her türlü protestoyu yaptılar, ama ne fayda?Görmesi gerekenler gözlerini kapatır, duyması gerekenler kulaklarını tıkar, çözmesi gerekenler fildişi kulelerine çekilir, aktarması gerekenler magazin haberlerinden fırsat bulamazlarsa tabii ki ezilen çiftçinin sesini duyurabilmesi mümkün değil.Biz taşeron basın ve siyasetçilerin yaptığı gibi kör-sağır-dilsiz rolü oynamayalım ve son dönemlerde yaşanan bazı misallerle çiftçinin durumunu ifade etmeye çalışalım.Tarım Bakanı Mehdi Eker, yaş çay alım fiyatını açıkladı. Yaş çayın kilosu 64 kuruş, 9 kuruşluk primle beraber de 73 kuruş olarak ifade edildi. Kesintiler çıkınca çiftçinin elinde 65 kuruş kalacak. Tabii destekleme priminin kimlere nasıl verileceği de ayrı bir konu.Bir de Sayın Eker, yaş çayın geçen yıl primle birlikte 65 kuruş olduğunu, böylece yüzde 12.3'lük bir zamla fiyat açıkladığını ve bu rakamın enflasyonun üstünde olduğunu övünerek ifade ediyor.Tabii çiftçiler de sadece gübreye 5 yılda yüzde 500 zam geldiğini hatırlatarak, "hangi enflasyon rakamı?" sorusunu soruyor.Rize Ziraat Odası, çayın kilogram maliyetini 90 kuruş olarak hesaplamış ve bunu Ankara'ya bildirmiş. Üstelik hiçbir emek harcanmadan elde edilen otun kg fiyatı 75 kuruş.Yani çayın açıklanan fiyatı maliyetini karşılamıyor, hatta binbir zahmetle elde edilmesine rağmen ot parası bile etmiyor.Bir Rizeli olarak çayın ve fındığın, gerek Türk milleti ve gerekse Türk ekonomisi için ne anlama geldiğini gayet iyi bilen Sayın Başbakan'ın yaptığı bu hamleleri gördükten sonra IMF'ye olan bağlılığının hangi boyutta olduğunu herhalde söylememize gerek yok.Fındıkta da durum aynı. Kilo başına 3.8 liraya maliyeti olan fındığa 2.5 lira fiyat verildi. Fındık üreticisi perişan vaziyette. Yaptığı masrafları, aldığı faizli kredileri ödeyemiyor. Zararına ürün satan fındık üreticileri icralık oldu ve neyi var neyi yok kaybetti.İşte size bir örnek: Sakarya'nın Kocaali İlçesi, Karalar Köyü.Fındık üretimi için bankalardan kredi alan köylüler, fındık satışından maliyetlerini karşılayamayınca, 85 hanelik köyün 85'i de icralık olmuş.İneklerine, danalarına, ev eşyalarına, sahip oldukları her şeye el konulmuş. En büyük korkuları ise hapse düşmek. Yani üretim yaptıkları için hapse atılacaklar.Şu manzaraya bakın. Çalışanın suçlu olduğu ülkemizde, ya iş bulamayanlar ne yapacak?Karalar köyünün yaşlılarından birisi şunu diyor: "76 yıllık ömrümde hiç böyle bir şey görmedim"İşte size AKP döneminin ekonomi karnesi?Tütün, pamuk, mısır, buğday, pirinç, narenciye? daha önceden bitirilmişti. Tarımın 3 kalesi kalmıştı: Fındık, çay ve zeytin.Fındık ve çay da böylece IMF'ye kurban edildi, şimdi de zeytin sallanıyor.Tütün demişken, tütün ekiminden vazgeçen çiftçiye ödül verildiğini, destek sağlandığını biliyor musunuz?Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın "Tütün Üretiminden Vazgeçip Alternatif Ürün Yetiştiren Üreticilerin Desteklenmesine Dair Kararın Uygulanmasına İlişkin Tebliğ" Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.Diğer ülkeler üreteni ödüllendirirken bizler vazgeçeni destekliyoruz. IMF'li, AKP'li politikalarla daha neleri göreceğiz, kim bilir?Sözü fazla uzatmadan kısaca çözüme de girelim.Dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Nobel Ödülü'ne aday gösterilen Prof. Dr. Haydar Baş bakın tarım kesimi için neler ifade ediyor:"Tarım kesiminin mevcut mağduriyetten kurtulabilmesi için iki şeyin yerine gelmesi gerekmektedir: Bunlar 'çiftçinin pazarlama problemi olmaması' ve 'üretim sıkıntısı yaşamaması'.""Siyaset mazotunu, tohumunu almasında; işçisini tutmada çiftçiye yardım etmelidir. Devlet, çiftçinin ürettiğini de satın alacaktır. Bugün ABD tarım kesimine 50 milyar dolar; Avrupa Birliği de 50 milyar Euro destek veriyor."Haydar Baş, partisinin tarım kesimine yönelik projelerini de şu şekilde sıraladı: 1) Çiftçinin pazarlama problemi olmayacak. Devlet ürününe alım garantisi getirecek. 2) Çiftçi üretebileceği ürünün yüzde 50'sini tohumunu tarlaya atmadan devletten avans olarak alacak. Kalan yüzde 50'yi de ürününü teslim ettiğinde tahsil edecek.3) Çiftçi sel, heyelan, don gibi afetlere karşı devlet tarafından sigorta edilecek.4) Ürün fiyatları, üreticilerle üretici birliklerinin kuracağı ortak komisyon tarafından belirlenecek.Sayın Baş'ı lütfen denenmişlerle aynı kefeye koymayın, çünkü o denenmemiştir. Yine Sayın Baş'ı denenmediği halde atıp tutanlarla bir tutmayın çünkü o Milli Ekonomi Modeli'nin sahibidir ve yüzlerce bilim adamının projelerini takdir ettiği, ekonomik görüşlerinden dolayı Nobel'e aday gösterdiği bir bilim adamıdır.Sayın Baş'ın bahsettiği çözümlerin nasıl yapılacağı eserinde, detaylı bir şekilde, bilimsel olarak mevcuttur.Kimse sizi kandırmasın.
Murat Çabas / diğer yazıları
- ‘Resmi’ işsizlik azalıyor, ‘hissedilen’ işsizlik artıyor / 11.06.2024
- Buğday üreticisiyle resmen dalga geçiliyor! / 08.06.2024
- Hem AB, hem BRICS olabilir mi? / 07.06.2024
- AB sürecinde sorun bekletende değil, bekleyende! / 01.06.2024
- ABD’nin BM’de veto hakkı iptal edilmelidir / 31.05.2024
- Hükümetin ‘yeni anayasa’dan maksadı nedir? / 29.05.2024
- Açlık sınırı ‘ulaşılamayan’ hedef oldu / 28.05.2024
- Şimşek’in programı vatandaşa zarar! / 25.05.2024
- Dünya savaşa sürükleniyor Türkiye ne yapmalı? / 24.05.2024
- Reisi’nin ölümü ve dünyayı bekleyen tehlike / 22.05.2024
- Buğday üreticisiyle resmen dalga geçiliyor! / 08.06.2024
- Hem AB, hem BRICS olabilir mi? / 07.06.2024
- AB sürecinde sorun bekletende değil, bekleyende! / 01.06.2024
- ABD’nin BM’de veto hakkı iptal edilmelidir / 31.05.2024
- Hükümetin ‘yeni anayasa’dan maksadı nedir? / 29.05.2024
- Açlık sınırı ‘ulaşılamayan’ hedef oldu / 28.05.2024
- Şimşek’in programı vatandaşa zarar! / 25.05.2024
- Dünya savaşa sürükleniyor Türkiye ne yapmalı? / 24.05.2024
- Reisi’nin ölümü ve dünyayı bekleyen tehlike / 22.05.2024