Sürdürülebilir borçlanma artık mümkün değil

Türkiye'nin 2009 yılında IMF ile anlaşsa bile borçlanma konusunda zorlanacağını her fırsatta ifade ediyoruz.Tabii bu sadece bize ait bir düşünce değil, finans konusunda yetkili olanlar da böyle düşünüyor. Son olarak da bu konuda ABD'nin finansal ve borsa çevrelerine hitap eden Wall Street Journal (WSJ) gazetesinde bir haber çıktı.Finansal hizmetler şirketi J.P. Morgan Chase, şirketlerin en yüksek borçlanma ihtiyaçları olan ülkelerin arasında Türkiye'yi de saydı.WSJ'nin haberinde, kalkınmakta olan ülkelerde şirketlerin finansman bulmada ciddi sıkıntılarla karşılaştığı belirtilerek çok sayıda şirketin bu yıl para sağlaması gerektiği, bunun da giderek çok zorlaştığı vurgulandı.Türkiye'de Hazine'nin borcu borçla döndürmeye ihtiyacı var. Vadesi gelen borçların ödenmesi gerektiği gibi, cari işlemler açığının finansının da sağlanması gerekiyor. Kamu kuruluşları ve özel şirketler de faaliyetlerini sürdürebilmek için aynen Hazine'nin yaptığı gibi borçlanmaya ihtiyacı var.Çünkü Türkiye, ihtiyaç duyduğu finansı mal ve emeğinin karşılığı olarak kendi emisyonunu devreye koyarak değil, borçlanmayla hallediyor.Sürdürülebilir borçlanma adı altında, dışarıdan oldukça maliyetli olarak temin edilen finans, WSJ'nin de ifade ettiği gibi artık o kadar kolay bulunmuyor.Dünyayı fonlayan küresel finans sahipleri, son krizden en çok zarar gören kesim olduğu için kendilerini kurtarma derdine düştüler. Karşılığı olmayan sanal finans balonu ellerinde patladı ve finans hacminin üçte ikisi uçtu gitti.Zararın 100 trilyon doları bulacağı ifade ediliyor. Buna karşın devletlerin toplamda aldığı önlem paketlerinin yekûnu 6,5 trilyon dolar. Yani küresel krizin gerçek faturası yanında ihmal edilebilir değerde?Böyle bir ekonomik manzarada en büyük darbeyi de bu küresel fonlara finans noktasında bağlanmış ülkeler ve şirketler yiyecek.İşte J.P. Morgan Chase de diyor ki bu ülkelerin arasında Türkiye de var.Peki, Türkiye bu konuda nasıl bir önlem alıyor?IMF ile anlaşma çabasında? Bütün ülkeler küresel krizin talep darlığından kaynaklandığını görüp Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nden alıntı yaparak talebi teşvik edici önlemler alırken, biz Türkiye olarak her fırsatta talebi yerle bir eden IMF ile anlaşmayı uygun buluyoruz.Zaten geçim darlığı sebebiyle kan ağlayan millete IMF taleplerini izah etmekte zorlanacağı için Hükümet yetkilileri anlaşmanın maddelerini gizli tutuyorlar.Yaklaşan seçimler öncesi talebi daha da daraltacak adımlar atılması tabii ki Hükümete büyük darbe vuracaktır.İş adamları da zannediyorlar ki, IMF anlaşması gerçekleşirse Türkiye'ye oluk gibi para yağacak. Küresel kriz sebebiyle, artık böyle bir finans kaynağının olmadığını ne zaman anlayacaklar?Yok hurda araç yardımı, yok internette indirim vs bu tür önlemlerle de krizden kurtulabilmek mümkün mü?Hükümetin tek düşüncesi var, seçimlere kadar piyasaları tuttu tuttu, sonrası tam bir kaos.Bir soru: Bırakalım şirketleri, tamamen sendikasyon kredileriyle dönen bankalar bu finans ihtiyacını rahatlıkla bulabilecekler mi, bulamazsa ne olacak hiç düşünüyor musunuz?