‘Şu helaldir, bu da haramdır’ diye diye…

Şehirleri bir birine bağlayan, hatta ülkeleri bir birine bağlayan geniş bir otoban düşünün, dört şerit gidişi dört şerit de gelişi olsun bu otobanın.

Yıllar ilerledikçe, devirler değiştikçe bu yolun geçtiği ülkelerin ve şehirlerin yöneticileri, mülki amirleri nüfus artışına paralel olarak yeni şeritler eklemek yerine her gelen yönetici yolu daraltma yolunu tutmuş.

Başlangıçta genişliği ve rahatlığı ile dillere destan bir yol iken zaman içinde, sürekli daraltılmış, bir takım yasaklar ihdas edilerek, şuradan geçilemez, burası kullanılamaz denilerek o genişlik yol neredeyse tek şeride düşürülmüş.

Şimdi insanlar bin bir zorlukla ilerliyor, başka yollar keşfedenler bu yola artık girmiyorlar bile.

Bu yolun adı "sırat-ı müstakim" yani dosdoğru yol ve bu yolu tüm insanlık için açan da bizzat âlemlerin Rabbi olan Allah…

Zaman içinde yol daraltılmasın, insanlar meşakkate sürüklenmesin diye de hayat kitabımız Kur'an'da uyarı levhasını da en baştan yerleştirmiş:

"Dillerinizle uydurduğunuz yalanlara dayanarak, öyle rastgele "Şu helâldir, bu haramdır!" demeyin, yoksa kendi uydurduğunuz yalanları Allah'a mal etmiş olursunuz. Unutmayın ki, Allah adına yalan uyduranlar, asla kurtuluşa eremezler!" (Nahl: 116).

Ne zaman yazılmış olduğu ve hangi mezhebin görüşlerini yansıtıyor olduğu hiç önemli değil, açın herhangi bir ilmihal kitabını nerdeyse her sayfasında dinin ana kaynaklarında yer almayan sayısız yasaklara, hesapsız haramlara rastlayacaksınız.

"Şu helaldir bu haramdır" alışkanlığı ve geleneği zaman içinde tüm mezheplerde yolu daraltmak için yolun kenarlarına dizilen duba ve banket üretim merkezine dönüşmüş.

"Buradan geçemezsin yasak, şu tarafa bakman bile memnudur, bu yola girdiysen bir daha geri çıkman ölüm fermanına razı olman anlamına gelir" türünden uydurma haramlarla koca yol daraltılmış adeta tek şeritten ibaret olan bir yola döndürülmüş.

Allah adına helal koymak, haram koymak kimin haddine?

Dört şerit gidişi dört şerit de gelişi olan bu dünyanın en rahat, en geniş, en özgürlükçü yolunu "keçi yoluna" çevirme yetki ve selahiyetini kimler nerden almışlardır?

Yol temizliği, yolu genişleterek asli hüviyetine kazandırma faaliyetleri ne zaman başlayacak?