Erdoğan, ABD seyahatinde de ısrarla "stratejik ortaklık"tan söz açtı. Başta Başkan Bush olmak üzere tüm ABD'li yetkililer ise "ortaklık" kavramını hiç kullanmadıkları gibi, "stratejik ilişki"nin altını çizdiler.
*Olan millete olacakErdoğan'ın istekleri karşısında Bush'un tepkilerinin yanı sıra talepleri göz önüne alındığında, bu yeni "stratejik ilişki"nin Türkiye'ye maliyetinin yüksek olacağını söylemek kehanet değil. Bizdeki bu körükörüne Amerikancılık yöntemi olduktan, onlar da bizim dişlerimizi ikide bir saydıktan sonra; olan, elbette Türkiye'ye ve Türk Milletine olacak.
*Stratejik hiç'e sevindilerPKK, Kıbrıs ve AB konularını getirdik Washington'a? Başka bir şey istemedik. Ne aldık cevap olarak? Hiç. "Stratejik hiç"... Hiç ama "stratejik hiç" diye seviniyor bizimkiler. Başkan Bush, Kıbrıs meselesini Condoleezza Rice'ye, AB meselemizi de Berlusconi'ye havale etmiş, ilgilenin demiş. PKK işine gelince, 'tamam biz de terörist olarak görüyoruz onları ama yapacak çok şey yok' cevabını aldık.
*Taleplere kafa salladık Bush'un talepleri karşısında ise biz kafa salladık? Hala "stratejik ortak gibi" kafa salladık; tabii efendim, tamam efendim, aynen efendim? Bush, Türkiye'nin Başbakanı hazır ayağıma gelmişken birkaç talimatı yineleyeyim diyerek, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını talep etti. Suriye'yi ikaz edin, Suriye hususunda top çevirmeyin, dedi. İran'ın da ikazı hususunda denilenleri yapın, dedi. Tabii efendim, demedik mi? Stratejik ortaklığımızın gereği demedik mi? Vazifemiz demedik mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.