Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Haziran ayına ilişkin kurulan-kapanan şirket istatistiklerini yayımladı.
Veriler, hükümetin "Türkiye Ekonomi Modeli" olarak ilan ettiği, ihracat odaklı ekonomi politikasında hedefleri tutturamadığını net olarak gösteriyor.
Bu model bizzat Cumhurbaşkanı tarafından ilan edildiğinde, üretimi ve yatırımı destekleyeceği, cari açığı kapatacağı ifade edilmişti.
TOBB verilerine göre Haziran ayında geçen yılın aynı ayına göre kurulan şirket sayısı yüzde 40.1 artarken, kapanan şirket sayısı bundan çok daha fazla, yüzde 115.3 oranında arttı. Yani hükümetin yeni ekonomik modeli şirket açmaktan ziyade şirket kapatmayı teşvik etmiş.
Haziran ayında 2 bin 755 şirket kapanırken, bu yılın ilk 6 ayında kapanan şirket sayısı 10 bin 352'ye ulaştı.
Kurulan yabancı ortaklı şirketler de artmaya devam ediyor. Sadece Haziran'da kurulan yabancı ortaklı şirket sayısı 2 bin 228 oldu. Bir taraftan konutlarımız ve topraklarımız yabancılaşıyor, diğer taraftan şirketlerimiz de yabancılaşıyor.
"Yerli ve milli" ifadesini sık sık iç politikaya dönük olarak kullanan hükümet, "yerli ve milli"nin zıddı ne varsa hepsini ortaya koyuyor.
Para karşılığı satılan vatandaşlık projesi ile de Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı da yabancılaşıyor.
Diğer önemli bir konu "en stratejik sektör" olan tarım ile alakalı…
Prof. Dr. Haydar Baş, "Tarım en stratejik sektördür", "Topsuz, tüfeksiz savaşılabilir ama ekmeksiz, buğdaysız asla savaşılamaz" dediğinde kulak tıkayanlar bugün yaşanan buğday, ayçiçeği krizini, yüksek gıda enflasyonunu, tedarik sorunlarını tecrübe ettiklerinde bu gerçeği anlamaya başladılar.
Anladılar anlamasına ama "Beni sen anladın ama sen de yanlış anladın" misali oldukça yanlış anladılar.
Prof. Dr. Baş, Milli Ekonomi Modeli'nde tarımın stratejik önemini anlatırken, ülkemizde milli tarımın nasıl yapılacağını da maddeler halinde bizlere sunuyordu.
Hükümet ise, buğdayın önemini kavradı, fakat çözüm olarak ülkemiz topraklarında üretmeyi değil, binlerce kilometre ötedeki Venezuela'da üretmeyi devreye koydu.
Hükümet uyguladığı politikalarla tarımı öyle bir batağın içine soktu ki, Venezuela'da üretip binlerce kilometreden buğday getirmek, ülkemizde üretmekten daha cazip hale geldi!
Türk çiftçisi, sandık önüne konulduğunda inşallah bu gerçeği unutmaz.
Ekonomideki olumsuzluk resmi rakamlarla gizlenmeye çalışılsa da, artık TÜİK bile bazı gerçekleri tam olarak gizleyemiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Mayıs 2022 dönemine ait Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-GFE) verilerini açıkladı. Buna göre, Tarım-ÜFE, Mayıs ayında aylık yüzde 5.51, yıllık bazda ise yüzde 123.72 oranında arttı.
Gerçek veriler çok daha fazla ama bu oran bile durumun vahametini gösteriyor.
Çiftçi bu maliyet artışlarıyla nasıl üretebilsin, hasbel kader üretse, bu maliyetin üzerine kâr koyarak nasıl satabilsin?
Tarım üretiminde en önemli maliyet unsurlarından birisi gübre ve TÜİK'e göre gübre fiyatları yıllık yüzde 236.45 artmış.
AKP hükümeti 20 yıldır uyguladığı yanlış tarım politikalarıyla tarımı bitme noktasına getirdi. Bu maliyetleri artırıcı dolara ve ithalata bağımlı üretim politikalarına dur denilmezse, çok yakında tarımsal üretim diye bir şey kalmaz.
Böyle bir durumda, nasıl SEKA'yı özelleştirdiğin için kağıt bulmakta zorluk çekiyorsan, tarımı bitirdiğin için de buğday bulamazsın.
Venezuela'da yaptığın üretim de sana bir fayda sağlamaz.
Ekonomistler, ziraat temsilcileri tarımsal üretimin zorluğundan bahsederken, kuraklık, sel, don, hortum, fırtına gibi doğal afetlerden bahsediyorlar ama hükümetin yanlış politikalarının neden olduğu doğal olmayan afetlerden hiç bahsetmiyorlar.
Eğer sebep arıyorsak asıl afet siyasetin çözümsüzlüğüdür.
Eğer Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) programında olan Milli Ekonomi Modeli hayata geçirilmiş olsaydı, çiftçinin maruz kaldığı bütün afetlere karşı her türlü önlem alınabilirdi.
Anlattığımız sorunların çözümü çok uzaklarda değil.
Milli Ekonomi Modeli'nin tarım projelerini hayata geçirecek olan BTP kadrolarına ve de BTP lideri Sayın Hüseyin Baş'a şayet fırsat verilirse, çözülemez diye kabul edilen sorunların nasıl kolaylıkla çözülebileceğine şahit olacaksınız.
- Muhalefet, ‘Biz de kalan yüzde 50’yiz’ diyebilmeli / 25.02.2025
- Hedefler farklı, uygulamalar çok farklı! / 24.02.2025
- Oğlunun elini öpen o örnek anne / 21.02.2025
- ‘2010 referandumunda neredeydin TÜSİAD?’ / 19.02.2025
- Bütçe açığı vatandaşın sırtında / 18.02.2025
- ‘Sen peygamber değilsin fakat vezirsin’ / 15.02.2025
- Trump-FED kavgası: İkinci perde / 14.02.2025
- ‘Deli ol dünya senin kahrını çeksin’ dünyası! / 12.02.2025
- Gazze’yi alacak, finansı da İslam ülkelerinden / 11.02.2025