Lozan görüşmelerinde Türkiye'den istediklerini alamayan işgal ülkeleri, Sevr taleplerinden tamamen vazgeçmediler. Sadece Türk milletinin zayıf bir anını bulma ümidiyle bu taviz maddelerini ceplerine koydular.Atatürk döneminde genç Türkiye gücüne güç kattı ve ülkemiz üzerinde hesabı olanlar kös kös yerlerinde oturmak zorunda kaldılar. Fakat Atatürk'ün vefatından sonraki dönemlerde, Atatürk ile elde ettiğimiz kazanımlar taşeron siyaset anlayışı sebebiyle tek tek elimizden çıkmaya başladı.Atatürk döneminde rota tam bağımsızlık ve milli politikalar iken, sonraki dönemlerde rotamız, maalesef Lozan'daki karşılaşmanın rövanşı için bizleri sabırla(!) ve ümitle(!) bekleyen AB'ye döndü."Kendi emellerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit eden" taşeron siyasilerimiz AB'nin Türkiye'yi her sahada şekillendirmesi için -Sevr'in şartlarına hazırlaması için- ellerinden geleni ortaya koydular. Bu noktada son 7 yılda verilen tavizlerin Cumhuriyet döneminin rekoru olduğunu belirtebiliriz.Ve bu rekor her geçen gün maalesef tazelenmektedir.Siyasilerimiz AB'den talimatları alıp, hazmedip, buna millete de hazmettirme konusunda yarışa girdiler.Tabii, bu konuda yalnız değiller. Taşeron basın ve medya da bu taviz sürecini millete yedirmek için her türlü propagandayı yaptı. Uygulanan politikalardan millet rahatsız olmaya başladığı vakit de hemen gündem saptırma faaliyetleri devreye girdi ve gerçekler bir anda sümenaltı edildi.Gerçekten vatan ve millet sevdalıları kendilerini ifade edecek basın ya da medya kuruluşu bulamazken, teşronluğu elbise gibi giymiş siyasetçiler, yazarlar, çizerler, yorumcular ekranlarda boy boy gösterildi. ABD ve AB fonlarıyla beslenerek iktidar koltuğuna oturan siyaset, ülkenin bütün ekonomisine hakim olunca ABD ve AB fonlarını beslemeye başladılar.Sadece Türkiye'de, Türk milletine AB ve ABD taleplerini hazmettirme değil, bunların hedefinde olan bütün coğrafya için hazmettirme için kolları sıvadılar.AB ve ABD için kellelerini koltuklarına aldılar.Ve netice?İşgalciler için en büyük engel, her zaman Türk milleti ve onun vefakar evlatlarının oluşturduğu Türk ordusudur.Bunu iyi bilen AB ve ABD yıllardan beri Türk ordusunun etliye sütlüye karışmaması için sürekli telkinlerde bulunmaktadır.Onlara göre Türk ordusu Güneydoğu'daki terör sorunu ile ilgilenmemeli hatta bu konuda konuşmamalı. Neden? Çünkü Türk milleti bazı gerçekleri Ordu yetkililerinin yaptığı açıklamalardan öğreniyor. Basın ve medya bu açıklamaları korkusundan dolayı gizleyemiyor. Eğer AB'nin istediği gibi Ordu bu konuda açıklama yapmazsa, konu rahatlıkla sümenaltı edilebilecek ve Güneydoğu'yu Türkiye'den bölmek mümkün olacak.Kıbrıs konusunda da böyle, Ermenistan, Ege ve diğer konularda da?Bu gerçeği iyi bilen AB, taşeron siyasilerimize şimdilerde "ulusal güvenlik tanımını değiştirin" tavsiyesinde bulunuyor.Yani "bu tanımı değiştirirseniz, askerin açıklama yapmasının önüne geçerseniz, taviz verirken daha rahat olursunuz" demek istiyorlar.Görünen o ki, AB ve diğerleri Türkiye içinden en ufak bir muhalefete tahammülü yok. Muhalefet olacaksa da kontrollü olmasını istiyorlar.CHP'nin ve MHP'nin yaptığı gibi, danışıklı dövüş tarzında olsun, ortalık toz duman olsun ama taviz gidişatına engel olmasın isteniyor.AB'nin, ve ABD'nin gerçek yüzünü fiili olarak görmemize bugün engel olan Türk ordusu gerçeğidir. AB'nin ve AB'nin gerçek yüzünü daha yakın zamanda Irak'ta ve Afganistan'da gördük.Eğer AB, yaptıracağı düzenlemelerle Türk ordusunu taşeron siyasi anlayışın kontrolüne tamamen aldırabilirse durum oldukça vahim olacaktır.Bundan sonraki taviz süreci çok daha hızlı olacaktır.Türk milleti olarak çok zor bir sürecin içindeyiz.Sevr talepleri hatta daha fazlası artık işgalcilerin cebinde değil, "yol haritası" olarak, "Müzakere çerçeve belgesi olarak" bizim taşeron siyasilerin elinde."Alın bunu uygulayın" diyorlar.Bizimkiler ise AB'nin taleplerini uygulamama diye bir şey yok, sadece zamanlama değişebilir" diyorlar.Hatta "AB bizi almasa bile bizden istenilen kriterleri yerine getireceğiz" diyorlar.Taviz vermede bu kadar istekli olan siyasilere sahip bir ülkenin sonu pek hayırlı değildir. Millet olarak daha fazla geç olmadan artık uyanmalıyız. Emaneti ehil kişilere vermeliyiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- İsrail'in hedefi sadece Filistin toprakları değil! / 30.12.2025
- Dar gelirlinin talebini baskılamak, gelir adaletsizliğini körüklüyor / 27.12.2025
- Asgari ücret kimseyi memnun etmedi / 26.12.2025
- Libya uçağı düştü mü, düşürüldü mü? Zamanlama manidar / 25.12.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinde raporlar sadece formalite mi? / 24.12.2025
- Deprem mağdurlarının 11. Yargı Paketi'ne itirazı dikkate alınmalı / 23.12.2025
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- SDG'nin entegrasyonu bize anlatıldığı gibi değil / 17.12.2025
- Dar gelirlinin talebini baskılamak, gelir adaletsizliğini körüklüyor / 27.12.2025
- Asgari ücret kimseyi memnun etmedi / 26.12.2025
- Libya uçağı düştü mü, düşürüldü mü? Zamanlama manidar / 25.12.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinde raporlar sadece formalite mi? / 24.12.2025
- Deprem mağdurlarının 11. Yargı Paketi'ne itirazı dikkate alınmalı / 23.12.2025
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- SDG'nin entegrasyonu bize anlatıldığı gibi değil / 17.12.2025






























































































