Rengarenk borazana benzeyen çiçekleri ile gündüz sefası güzel bir arkadaştır. İlkbahar ayı geldiğinde hızlıca o da gelir. O kadar hızla büyür ki, ayakta kalabilmesi için ışkınlar sarılacak destek ararlar. Sürgünler her bir yöne doğru arayış içindedir. Dayanacak, tutunacak dal ararlar. Bulunca da olanca gücüyle sarılırlar, ayrılmamak üzere…
Çiçeklerini bol bol verebilmesi için güneş ile buluşmalıdır. Gündüz sefası mütevazidir, güneşten az da olsa yetinir, hatta yarı gölge bile onun mutlu olması için yeterlidir.
Her sabah güneşin doğuşu ile o da doğar, adeta. Onun uykudan uyanışını an be an temaşa edebilirsiniz. Onu izlerken mahmur halini de ayık ve uyanık halini de görürsünüz. Çiçeklerinin yanında gönüllere dokunan kalp şeklini andıran yaprakları da vardır.
Çiçekleri birkaç gün size arkadaşlık edebilir. Her sabah bir önce gördüğümüz çiçeğin yeniden size gülümsemesini heyecanla beklersiniz. Ancak sayılı günleri vardır, birkaç gün geçince artık bir daha size görünmezler. Bu bir üzüntü sebebidir ancak yeni açılan diğer çiçekler, yeni bir umut olarak arkadaşlığınızı devam ettirir. Tabi o da bir vakte kadar…
Gündüz sefası böyle de akşam sefası farklı mı?
Akşam sefalarının ömrü bir gün bile değildir. Adı üzerinde gölgelik yerleri severler. Daha çok döl, çiçek vermeleri ise güneş ile ne kadar arkadaşlarsa o kadar fazla oluyor. Akşam sefalarının da renkleri çok etkileyici. Gündüz olsun akşam olsun her ikisi de farklı sefalar muhteva ederler.
Artık kış yaklaşmıştır, ayrılık vakti gelmiştir. Açan her bir çiçek geleceğe dönük bir miras bırakarak gider. Bu arada Yunus gönül tellerimizi titretiyor: "Sordum sarı çiçeğe sizde ölüm var mıdır? / Çiçek ey dür derviş baba ölümsüz yer var mıdır?" Evet, her nefsin ölümü tattığı gibi… Kış gelmiştir, çiçekler solmuş ve kurumuştur; olsun onların daha gelecek hayalleri vardır. Bir sonraki ilkbahar geldiğinde onun adını yaşatacak onun varlığını hissettirecek tohumlar bırakmıştır. Kendisinin öncekilerden aldığı görevi yürüttüğü gibi kendisinden sonrakiler de varlık görevini kendisinden sonrakilere devredene kadar bu görev devam edecektir.
İlk başta baktığımızda önce yaşayanlar var, sonra ve daha sonra yaşayanlar. Bu sıralama ilk anda önemli gibi görünse de netice de kış geldiğinde hepsinin sezonu bitmiş oluyor. Yine çiçek arkadaşlarımızın içinde güzeli daha güzeli olsa da neticede kış geldiğinde hepsinin artık sahneden çekildiğini de görüyoruz.
Yazın açmaya başlayan akşam sefaları da kış gelinceye kadar yaşamaya rengarenk çiçekler açmaya devam eder. Onun da ömrü tamamlanmıştır. Artık o da döl vermeye tohumlarını dökmeye başlar. Sessiz sohbetimizde sefa çiçekleri ne diyor biliyor musunuz, sizden öncekiler de vardı sizden sonra gelecek olanlar da. Biz nasıl büyüklerimizin hallerini devam ettiriyoruz, onları kıyamete kadar yaşatmaya azmediyoruz, sizlerden bu beklenir.
- Biz atadan geldik, ataya gideriz / 12.12.2025
- Türkiye kuşatılıyor; çıkış Atatürk’ün dış politika aklı ve Haydar Baş’ın çizgisidir / 06.12.2025
- Atatürk’ün reddettiği ayine bugün devlet protokolü müsaade ediyor: Neden? / 05.12.2025
- Dini ve etnik cepheden yürüyen büyük operasyon / 04.12.2025
- Papa’nın Türkiye ziyareti: 1700 yıllık bir sembolik operasyon ve Lozan’ın sınandığı an / 01.12.2025
- Lozan’dan bugüne: ABD’nin yarım kalan hesabı ve yeni harita arayışı / 30.11.2025
- Emperyal dizaynın yeni perdesi ve Türkiye’yi bekleyen tehlike / 28.11.2025
- İmralı süreci ve ulus devletin kırılma noktası / 27.11.2025
- İmralı’ya ziyaret meşruiyet üretmez / 23.11.2025






















































































