Yalan ve fitne hem kişiyi, hem de toplumu yokluğu, tükenmişliğe, huzursuzluğa, suça, teröre vs. iten en etkin sebeplerdendir. "Fitneden sakının. Çünkü o, içinizden, sadece zulmedenlere dokunmakla kalmaz (onun musibeti) günahsızlara da dokunur" (Enfal 25)"Gerçeği sürekli ters yüz eden, günaha düşkün olan herkesin vay haline" (Casiye 7)Tabi yalan ve fitne bir toplumu sarmışsa, o toplumda yalancılar ve fasıklar öne çıkmış, öne geçmiş demektir. Onları tanımakta çok basittir. Bizzat Peygamber Efendimiz (s.a.a) tarif etmiştir; "Münafığın alâmeti üçtür: Konuşunca yalan söyler, söz verince sözünü tutmaz, kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder." (Buhari, Müslim, Tirmizi)Evet, bir seçim süreci yaşadık. Gerek öncesi ve gerek sonrası sokaklar, sosyal medya, medya, ekranlar milletimize adeta fitne ve yalan pompalıyordu. Ben, sokaklardan bahsedeyim.Seçim öncesi diğer partiler gibi bizlerde sokaklarda bildiğimiz, inandığımız gerçekleri vatandaşlarımıza anlatmaya gayret ediyorduk. Tabi bizim bir kimliğimiz var ve o kimliğin üzerinde Prof. Dr. Haydar Baş yazılı. Emin olun bir mekana daha girmeden, mekandan bunlar Haydar Baş'ın adamları, sözlerini duyuyorduk. Veya kendimizi tanıtmadan fikir ve projelerimizi anlattığımız insanlar, siz, Haydar Baş'ın adamları mısınız, diye soruyordu. Aynı saygı ve hürmeti stantlarımızda hem vatandaştan hem de diğer siyasi partilerden de görüyorduk. Kibrine ve buğzuna yenilmiş, kendini (haşa) İslam'ın sahibi zanneden siyasi anlayışlar hariç. Bunlar hep karşımızda ve peşimizde oldu.Stantlarımızda çalışanlar kardeşlerimizi rahatsız etmeye kalktılar. Diyalog kurduğumuz vatandaşlarımızı ya diyalog esnasında veya sonrasında hemen takibe alıp, manevi sömürüye tabi tuttular. Bakın! 3 hafta boyunca HDP ile karşılıklı stant kurduk. Adamlarda bir saygı bir hürmet var, sormayın gitsin. Öyle ki, her karşılaşmamızda selam veriyorlar, ikramlarının ardı arkası kesilmiyor. Sohbetlerimiz tam tadındaydı. Hemen belirteyim! Terör sorununun çözümünün ancak Sayın Baş'ın projeleriyle gerçekleşeceğini kabul etmiş vaziyetteler. İşte bu noktada bir (ama) kelimesi ortaya giriyor ve o (ama) kelimesinin arkasına konulan nefsani sebepler ve bu sebepleri tetikleyen emperyalist, Siyonist güdümlü siyasi anlayışlar, arkadaşları çözümün adresinden ve sahibinden uzaklaştırıyor.Aynı tabloyu "ülkücü" kardeşlerimle de yaşadım. Daha önce tanımadığım onlarca ülkücüyle de tanıştık, konuştuk, kaynaştık. Siyasi ve sosyal kaygılarımız aynı. Çözümde de Haydar Baş, diyorlar. Ama onlarında bir "ama" ları var. İlginçtir! Bu "ama" lar, HDP'li kardeşlerimin "ama" larıyla aynı. Dini tekelinde zanneden malum kişi ve anlayışlar ise 50 yıllık fıskı fücurlarından hala vazgeçmemişler. Vatan, millet, din, iman gibi süslü cümlelerle insanımıza yaklaşıyorlar. Ayet, hadis okuyorlar. Bir kaçı bana da denk geldi. "Türkiye'de İslami hareketi başlatan biziz vs." anlatıyor. "Kardeşim! Biz siyasi bir hareketiz. İslami yaşarız" cevabını verince iyice kudurup, haklı çıkma gayretine giriyor. "Kardeşim! Diğer partiler kafir mi?", "Yok ama?" devam ediyor. Haliyle tansiyonum artıyor; "Siz, nasıl bir İslami hareketsiniz ki, Cumhuriyet tarihinde ilk kez İsrail ile askeri anlaşma imzaladınız? Konya'da eğitilen İsrail pilotları gitti Gazze'yi bombaladı. Artık aldatmayın bu milleti" gerçeğini açıklayınca?"Yalan söylüyorsun. Biz imzalamadık", "Resmi kayıtlardaki imzalar kimin", "Bana da göster" ?Evet, yalan, fitne ve inkar. Mantık bu. Artık aldanmayın bu basit oyuna. "Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda oldukça sapıtmış olanlar size zarar vermez..." (Maide 105)AKP, aklanmak için Erbakan'a yapıştıYine seçim öncesi, "neden AKP'ye oy vermeliyiz" diye başlatılan kampanyalarda ilginç cümleler vardı. Birisi de Erbakan ile ilgiliydi. Malumunuz! Erdoğan, Gül, Arınç ve diğerleri Erbakan'ı yolda bırakınca Erbakan alınmıştı ve öğrencilerinin kurduğu AKP'yi, "Siyonist uşaklığı" yapmakla itham etmişti.Tabi bu gerçek yıllarca AKP'nin peşini bırakmadığı için bir kılıf bulunması gerekliydi. Ve sözün sahibi kılıf yapıldı.Sosyal medyadan AKP'li gönüllülerin, milletimize şöyle bir fitne pompalıyorlardı; "O dönemde AKP'ye karşı yapılan saldırılar artmıştı. Bunu çok iyi gören ve etüt eden Erbakan ileri görüşlülüğünü kullanarak, "eski öğrencilerini İsrail uşaklığı yapmakla suçladı. Böylece AKP'ye kalkan oldu. Yapılacak başka saldırıları önleyerek, AKP'nin daha fazla yıpranmasına mani oldu. Buda Erbakan'ın büyüklüğünün bir göstergesidir?" "Fitneden sakının. Çünkü o, içinizden, sadece zulmedenlere dokunmakla kalmaz (onun musibeti) günahsızlara da dokunur" (Enfal 25)(yarın, seçim sonrası fitneler)
Akın Aydın / diğer yazıları
- Sürecin adı belli değil ama sahibi belli / 15.01.2025
- Emeklileri hallettiler sıra ailede / 13.01.2025
- ‘Duanız olmasa Rabbim, size ne diye değer versin?’ / 12.01.2025
- Talan edilmiş Anadolu’dan tam bağımsız Türkiye’ye / 11.01.2025
- Devlet Bahçeli’nin bebek katiline ilgisi yeni değilmiş / 10.01.2025
- Papa, Öcalan sürecine dahil olacak mı? / 09.01.2025
- İktidarın hedefi: ‘Herkes sussun’ / 08.01.2025
- Soru sırası bizde: Bu ülkeyi bu hale kim getirdi? / 06.01.2025
- Zalimin zulmü varsa bizim de duamız var / 05.01.2025
- Sayın Savcım! Yoksa adalet, kadıya göre mi? / 04.01.2025
- Emeklileri hallettiler sıra ailede / 13.01.2025
- ‘Duanız olmasa Rabbim, size ne diye değer versin?’ / 12.01.2025
- Talan edilmiş Anadolu’dan tam bağımsız Türkiye’ye / 11.01.2025
- Devlet Bahçeli’nin bebek katiline ilgisi yeni değilmiş / 10.01.2025
- Papa, Öcalan sürecine dahil olacak mı? / 09.01.2025
- İktidarın hedefi: ‘Herkes sussun’ / 08.01.2025
- Soru sırası bizde: Bu ülkeyi bu hale kim getirdi? / 06.01.2025
- Zalimin zulmü varsa bizim de duamız var / 05.01.2025
- Sayın Savcım! Yoksa adalet, kadıya göre mi? / 04.01.2025