Secdede ne kadar süre kalınması konusunda Hz. Peygamber (sav) şöyle buyuruyor: "Kulun secdedeki anı, Rabbine en yakın olduğu andır; onun için (secdede) duayı çoğaltın" (Ebu Davud, II, 33). Bütün bu hadislerden çıkan sonuca göre secde (ve namaz), kesin kalıplarla kuşatılmış statik, dar çerçeveli bir bedensel hareket değil; müslümanın şartlandırılmış kurallardan kendini kurtarıp içten, Allah'a yönelmiş bir kalple Allah'ın ve Rasûlünün öğrettiği şekilde gücünün yettiği çoklukta ve uzunlukta dua edeceği değerli bir andır. Rasûlüllah'ın yaptığı gibi, gerektiğinde secdede uzun süre kalıp gözyaşı dökebilmelidir. Namaz kuru bedensel hareketlerden kurtarılmalıdır ki; ruhun derinliklerinde işlev yüklensin, insanı Allah'a yakınlaştırma fonksiyonunu kazanabilsin.İki secde arasında gözönünde bulundurulması gereken hususlar:Secdeleri hızlı hızlı yapmamak, Rasûlüllah'ın deyimiyle "karganın yem toplaması gibi acele etmemek" gerekir. Birinci secdeden kalktıktan sonra oturma vaziyetine geçmeden aceleyle ikinci secdeye gitmek namazın adabına aykırıdır. Hanefi mezhebine göre iki secde arasında sağ ayak parmaklar üzerine dikili, sol ayak içe bükülerek onun üzerine oturulur; bir kez sübhanellah diyecek uzunlukta durulduktan sonra ikinci secdeye gidilir. Bu oturuş anında eller dizlerin üzerine konur, bakış ise secde yapılan yere doğru çevrilir. Hanefi mezhebinin bu kuralları Peygamberimizin hadislerine dayanmaktadır. Bir hadisi şerifte; onun rükû, secdesi ve iki secde arasındaki duruşu aynı uzunlukta olduğu bildirilirken; bir diğer hadiste, Ashab, O'nun çok uzun durmasını garip karşılayıp 'yoksa şaşırdı mı?' diyecek hale geldiği hadisi şeriflerden birinde geçmektedir. Peygamberimizin şu duayı yaptığı rivayet ediliyor: "Rabbi'ğfirlî". Secdeye kapanırken ve kalkarken "Allahü ekber" diyerek tekbir alınır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.