Diyalogcular, "verimli hasılat" elde etmeye devam ediyorlar.
Şimdi de kiliseler, havralar, sinagoglar "elektrik telleri"yle Diyanet'e bağlanıyor.
Artık kiliselerin, havraların, sinagogların "elektrik faturasını" Diyanet İşleri Başkanlığı karşılayacak.
Yeni açılan 30 bini aşkın "kilise evler" de bundan istifade edecek tabii...
Önceki koalisyonun "tasarruf tedbirleri" çerçevesinde "bu faturaları artık her cemaat kendisi ödesin" kararnamesi yayınlanmıştı.
Sonraki aşamada camilerin sadece "aydınlatma faturaları" Diyanet tarafından karşılanıyordu. Isınma faturasını ise vatandaş ödüyordu.
AKP hükümetinin tasarrufa ihtiyacı yok mu?
Elbette var.
AKP camiden tasarruf ediyor; kiliselere, havralara harcayacak.
Camiden tasarruf ediyor diyorum; çünkü Maliye Bakanlığı'nca, 70-75 bin din görevlisi kadrosunun uygun biçimde "tenkısat"ının planlanması talimatı verildi.
Bu "tenkısat işi" sürüyor.
Zor tabi, yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal.
AKP hükümeti, uyum adı altında "AB aşkı"na zaten cami ve kilise arasında gidip geliyor.
Tam bu noktada AKP hükümeti, artık kiliselerin, havraların ve sinagogların elektrik faturalarının da Diyanet tarafından karşılanması için altyapı çalışmalarını tamamladı.
Yakında cami kapılarında, "Papazın elektrik faturasına yardım, hahamın faturasına yardım..." türünden feryatlarla para toplanmaya başlanır mı bilemiyorum, ama görünen şu ki, AB aşkına "din ve diyanet işleri" çığırından çıktı.
Ne olmuş yani, devletin kuruluş senedi olan Lozan'ı altüst ederek topraklarımızın tapularını veriyoruz, vatanın en güzel yerlerini veriyoruz da, adamların üç kuruşluk "elektrik faturalarını" karşılasak ne olur, diyenler çıkabilirler.
Ben işin o tarafında değilim.
Türkiye'de ne papazların, ne hahamların para sıkıntısı var...
Hepsinin cepleri cepkenleri dolu.
Elektrik faturalarının Diyanet'çe karşılatılması sembolik olarak önemli onlar için... Yoksa iş para meselesi değil.
"Hıristiyanlığın ve Yahudiliğin, İslam ile eşitlenmesi..."
Kilisenin, sinagogun ve caminin eşitlenmesi...
Zaman'dan Ahmet Şahin'in "Ehl-i Kitap'la Âmentü'de ittifakımız vardır" diye ilan ettiği gibi, "iman esaslarının ittifakı ve eşitlenmesi"ne varan bir projenin adımları bunlar.
Şahin ve onun gibileri, "ilan panoları"nda "çok pasaportlu" diye tanımladıkları gibi, "ben İslam'ın hocası, Hristiyanlığın papazı, Yahudiliğin hahamıyım" diye de övünebilirler... Hiçbir Müslümanın böyle "çoklu kimlik ve akıbet"te gözü olmaz; kendi payıma diyorum ki, onda gözü olan, ebediyen ateşten kurtulamasın...
Şahin'in itiraf ettiği gibi papazlarla, hahamlarla "âmentü"de ittifakı vardır; doğrudur, onlar tam bir ittifak içindedirler. Bunların "âmentüde ittifakları"nı duymayan kalmamıştır. Allah bu diyalogcuları, ahirette papazlarla ve hahamlarla beraber haşretsin...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de "eşitleme"ye hazırlanıyor zaten.
Mesele "para meselesi" değil, diyorlar kendileri de.
Bilmem anlatabildim mi?
Diyalogcuların hayal ettiği gibi, mesela kiliseleri ve havraları Diyanet'e bağlasalar, ilk karşı çıkacak olanlar papazlar ve hahamlardır. Asla rıza göstermezler.
Adamların kimisi "ekümenik" mücadele içindeler, sevdalarını gizlemiyorlar ki; görmüyor musunuz?
Yoksa bizim "papazlaşmış diyalogcu yağdanlar"ı kim kabul eder, kim adam yerine yahut papaz yerine koyar?
Bunlara Müslüman mahallesinde salyangoz sattırarak topraklarımız ve bağımsızlığımız üzerinde oyun oynuyorlar.
İstiklal ve istikbalimizin teminatı olan gençlerimiz üzerinde hesap kuruyorlar.
Bunun için de, Milli Eğitim'de, Diyanet'te, hukukta, kültür sanatta, medyada "inançların eşitlenmesi"ni çağrıştıracak ve sağlayacak her adımı attırmaya çabalıyorlar.
İş, fatura veya para meselesi değil anlayacağınız...
Şimdi de kiliseler, havralar, sinagoglar "elektrik telleri"yle Diyanet'e bağlanıyor.
Artık kiliselerin, havraların, sinagogların "elektrik faturasını" Diyanet İşleri Başkanlığı karşılayacak.
Yeni açılan 30 bini aşkın "kilise evler" de bundan istifade edecek tabii...
Önceki koalisyonun "tasarruf tedbirleri" çerçevesinde "bu faturaları artık her cemaat kendisi ödesin" kararnamesi yayınlanmıştı.
Sonraki aşamada camilerin sadece "aydınlatma faturaları" Diyanet tarafından karşılanıyordu. Isınma faturasını ise vatandaş ödüyordu.
AKP hükümetinin tasarrufa ihtiyacı yok mu?
Elbette var.
AKP camiden tasarruf ediyor; kiliselere, havralara harcayacak.
Camiden tasarruf ediyor diyorum; çünkü Maliye Bakanlığı'nca, 70-75 bin din görevlisi kadrosunun uygun biçimde "tenkısat"ının planlanması talimatı verildi.
Bu "tenkısat işi" sürüyor.
Zor tabi, yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal.
AKP hükümeti, uyum adı altında "AB aşkı"na zaten cami ve kilise arasında gidip geliyor.
Tam bu noktada AKP hükümeti, artık kiliselerin, havraların ve sinagogların elektrik faturalarının da Diyanet tarafından karşılanması için altyapı çalışmalarını tamamladı.
Yakında cami kapılarında, "Papazın elektrik faturasına yardım, hahamın faturasına yardım..." türünden feryatlarla para toplanmaya başlanır mı bilemiyorum, ama görünen şu ki, AB aşkına "din ve diyanet işleri" çığırından çıktı.
Ne olmuş yani, devletin kuruluş senedi olan Lozan'ı altüst ederek topraklarımızın tapularını veriyoruz, vatanın en güzel yerlerini veriyoruz da, adamların üç kuruşluk "elektrik faturalarını" karşılasak ne olur, diyenler çıkabilirler.
Ben işin o tarafında değilim.
Türkiye'de ne papazların, ne hahamların para sıkıntısı var...
Hepsinin cepleri cepkenleri dolu.
Elektrik faturalarının Diyanet'çe karşılatılması sembolik olarak önemli onlar için... Yoksa iş para meselesi değil.
"Hıristiyanlığın ve Yahudiliğin, İslam ile eşitlenmesi..."
Kilisenin, sinagogun ve caminin eşitlenmesi...
Zaman'dan Ahmet Şahin'in "Ehl-i Kitap'la Âmentü'de ittifakımız vardır" diye ilan ettiği gibi, "iman esaslarının ittifakı ve eşitlenmesi"ne varan bir projenin adımları bunlar.
Şahin ve onun gibileri, "ilan panoları"nda "çok pasaportlu" diye tanımladıkları gibi, "ben İslam'ın hocası, Hristiyanlığın papazı, Yahudiliğin hahamıyım" diye de övünebilirler... Hiçbir Müslümanın böyle "çoklu kimlik ve akıbet"te gözü olmaz; kendi payıma diyorum ki, onda gözü olan, ebediyen ateşten kurtulamasın...
Şahin'in itiraf ettiği gibi papazlarla, hahamlarla "âmentü"de ittifakı vardır; doğrudur, onlar tam bir ittifak içindedirler. Bunların "âmentüde ittifakları"nı duymayan kalmamıştır. Allah bu diyalogcuları, ahirette papazlarla ve hahamlarla beraber haşretsin...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de "eşitleme"ye hazırlanıyor zaten.
Mesele "para meselesi" değil, diyorlar kendileri de.
Bilmem anlatabildim mi?
Diyalogcuların hayal ettiği gibi, mesela kiliseleri ve havraları Diyanet'e bağlasalar, ilk karşı çıkacak olanlar papazlar ve hahamlardır. Asla rıza göstermezler.
Adamların kimisi "ekümenik" mücadele içindeler, sevdalarını gizlemiyorlar ki; görmüyor musunuz?
Yoksa bizim "papazlaşmış diyalogcu yağdanlar"ı kim kabul eder, kim adam yerine yahut papaz yerine koyar?
Bunlara Müslüman mahallesinde salyangoz sattırarak topraklarımız ve bağımsızlığımız üzerinde oyun oynuyorlar.
İstiklal ve istikbalimizin teminatı olan gençlerimiz üzerinde hesap kuruyorlar.
Bunun için de, Milli Eğitim'de, Diyanet'te, hukukta, kültür sanatta, medyada "inançların eşitlenmesi"ni çağrıştıracak ve sağlayacak her adımı attırmaya çabalıyorlar.
İş, fatura veya para meselesi değil anlayacağınız...
A. Faik Nabi / diğer yazıları
- Nuriye nenemin ağzından Atatürk / 10.11.2015
- Nesli ve ekini yok eden asıl fitne bunlar / 04.01.2013
- Buzun üstünde açlık dansı / 07.02.2010
- AKP, ülkeyi parasızlığa mahkum ederse / 05.02.2010
- Almanya AB'yi komaya soktu / 08.09.2009
- Erdoğan'ın "gel-git" vaziyeti patinaj mı, taktik mi? / 29.08.2009
- Sadece "fındık"tan değil, bu gidişle her şeyimizden olacağız! / 31.07.2009
- TRT'de bazı işgüzarlar var! / 30.06.2009
- Vakit'in çelebisinin sponsoru kim'! / 18.06.2009
- Bir lokmanın gücü / 29.04.2009
- Nesli ve ekini yok eden asıl fitne bunlar / 04.01.2013
- Buzun üstünde açlık dansı / 07.02.2010
- AKP, ülkeyi parasızlığa mahkum ederse / 05.02.2010
- Almanya AB'yi komaya soktu / 08.09.2009
- Erdoğan'ın "gel-git" vaziyeti patinaj mı, taktik mi? / 29.08.2009
- Sadece "fındık"tan değil, bu gidişle her şeyimizden olacağız! / 31.07.2009
- TRT'de bazı işgüzarlar var! / 30.06.2009
- Vakit'in çelebisinin sponsoru kim'! / 18.06.2009
- Bir lokmanın gücü / 29.04.2009