Öz mesaj

“İnsan, Allah’ın zat, sıfat ve isimlerinin tecellilerinden vücut bulmuş ekmel bir varlıktır. Kainatta her ne varsa bunların tamamı onda mana olarak mevcuttur. O’nun vücut anatomisi yani biyolojik varlığı, bitki ve hayvanları oluşturan maddelerden mürekkeptir. Bunların esası da topraktır. İnsan vücudu, kalbini örten bir örtü mesabesinde olan kıymetli bir unsurdur. O mekanda Allah’a ait sırlar ve muhabbet vardır. Ruh, merkez olarak kalpten bütün vücuda tasarruf eder. Onun tasarrufunun devamına hayat, kesilmesine ölüm denilir.” (İslam ve Mevlana, Prof. Dr. Haydar Baş, s. 57)
Geçen bayram köy kökenli yetmiş yaşlarında bayan bir komşumuz sohbet esnasında dedi ki: “Bizler sevdiklerimizin gönüllerini almak için yaşıyoruz.” Aynen böyle dedi. Bu nasıl bir inançtır, bu nasıl bir kültürdür, Anadolu insanına özgü nasıl bir bakış ve nasıl bir görüştür?
“Denilebilir ki, İslam ve Tasavvuf, insanın Rabbini kendinde bulması ve mahviyetini ilan ederek Rabbinin gücünü ilan etmesi olayıdır. O halde asıl iktidar mü’mindedir.” (a.g.e., s. 81)
“Öz bir ifade ile gönül yolculuğu, nefsin Hak varlığında yokluğa mahkum edilmesiyle gerçekleşir.” (s. 83).
“Rabıtadan maksat Allah’ın yaratıkları olan feyz ve muhabbet ile kalbin süslenmesidir.” (s. 88) “Maddi bir nimetin sahibinden istenmesi şirk olmuyor da; manevi bir nimetin sahibinden istenmesi niçin şirk olsun?” (s.89) “Acınır o kimselere ki, Hakk’a gidişte vesile olan ve Hak muhabbetini taşıyan bir gönle sahip Hak dostlarından mahrumdurlar. Ve bu mahrumiyet onları şaşırtmış insan-ı kamile teveccüh etmeyi, o kamile uluhiyet izafe etmek şeklinde anlamış ve böylece fesada sürüklenmişlerdir.” (s. 92)
Sevgili okuyucular, yukarıda sayfaları ile belirttiğimiz cümleler ya da paragraflarda mü’mine en gerekli olan hakikatlerden bazıları anlatılıyor. İnsan bir kez okuduğunda tekrar okuyası geliyor, çünkü insan hakikate meftundur, bildiğimiz kadarıyla. İnsan hakikati özler ve hep hakikati arar, ona ulaşmak ister. Hayatın gayesidir hakikate ermek, bazı gerçekleri ayne’l yakin yaşamak insan olmanın gereğidir. Bu konuda bize yol gösteren Üstadımıza çok teşekkür ederiz.
Allah’a emanet ediyoruz sizleri…