'O, İslam’dan hamurdan çıkan kıl gibi çıkar'
İbn Mes’ûd’dan, “Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi) bir gün bize bir çizgi çizdi ve, ‘İşte bu (çizgi), Allah’ın yoludur’ buyurdu
17.12.2024 18:20:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İbn Mes'ûd'dan, "Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi) bir gün bize bir çizgi çizdi ve, 'İşte bu (çizgi), Allah'ın yoludur' buyurdu.
Sonra sağına ve soluna da çizgiler çizdi ve şöyle buyurdu: 'İşte bunlar da, her biri üzerinde Şeytan'ın durup çağırdığı yollardır.'
Sonra da, 'Bu dosdoğru olan yoluma uyun, sizi Allah yolundan ayrı düşürecek olan yollara uymayın' âyetini okudu."
Allah'ın yolu, sırat-ı müstakim; Resûlünün ve Ehl-i Beyt'inin yoludur. Resûlü'nün ve Ehl-i Beyt'inin İslam'ı yaşayışının dışında yol aramak dinde bir şeyler icat etmektir ki, buna bid'at denir.
Kitabullah'a ve Sünnet'e ters düşen davranışları icat edene, bunları uygulayana "bidatehli" denir ki, bunlar Allah'a isyan edenlerdir; bunlara itaat edilmez, yolundan gidilmez.
İbn Mes'ûd'dan, "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 'Benden sonra başınıza bazı adamlar geçecek; Sünnet'i söndürüp bid'atle amel edeceklerdir. Namazı da vaktinde kılmayacaklardır.'
Dedim ki: 'Ey Allah Resûlü! Onlara yetişirsem ne yapayım?'
'Ey Ümmü Abd! Ne yapacağını Bana mı soruyorsun? Allah'a isyan edene itaat edilmez.'"
Onlar tevbe etseler dahi tevbeleri de, ibâdetleride kabul değildir. Çünkü o bid'ati sebebiyle İslam dairesinden çıkmıştır.
Huzeyfe'den (radiyallahu anh); "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Allah, bid'at sahibinin ne orucunu, ne namazını, ne zekâtını, ne haccını, ne umresini, ne cihadını, ne tevbesini ve ne de fidyesini kabul etmez. O, İslam'dan hamurdan çıkan kıl gibi çıkar."
Bid'at ehlini koruyup, kollamak ona tâbi olmak bid'at ehli olmak gibidir ve Allah'ın lanetine uğramaya sebeptir.
Kays b. Ubâde'den, "Ben ve Eşter, Ali'nin yanına gittik, dedik ki: 'Allah Resûlü diğer insanlara söylemediği bir şeyi sana (özel olarak) söyledi mi?'
'Hayır; ancak bunda (sahifede) olanları bana özel olarak söylemiştir' dedi, kılıcının kabzasından bir sahife (yazı) çıkardı.
Baktık ki içinde şu yazılıydı: Mü'minlerin kanları eşittir. Onlar kendilerinden olmayanlara karşı bir güçtür. Rütbece en aşağı olanları bile onların zimmetine koşar. (Yani verdikleri sözü onlar nâmına yerine getirir.) Dikkat edin; kâfire karşı mü'min (kısasen) öldürülmez. Verdiği süre içerisinde muâhid (zimmet ehli) de öldürülmez. Kim bir bid›at uydurursa vebali onadır; kim de bid'atçıyı himâye edip kollarsa Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onun üzerine olsun."
Bu nedenle bid'at ehline tâbi olmak hususunda uyanık olmalı Allah'ın ipine sımsıkı sarılmalıdır. Allah'ın sağlam ipi, Kur'ân, Resûlünün sünneti, Ehl-i Beyt'i ve O'nun yolundan giden, görüldüklerinde Allah'ı hatırlatan gerçek Hak dostlarıdır.
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Yakındır; sedirine (koltuğuna) yaslanıp oturan bir adama Benim hadisim ulaşacak ve o, şöyle diyecek: 'Aramızda Allah'ın Kitabı vardır. Onun içinde helal olarak bulduğumuzu helal sayar, haram olarak gördüğümüzü de haram sayarız.'
Oysa (zavallı bilmiyor ki), Allah Resûlü'nün (sallallahu aleyhi ve âlihi) haram kıldığı şey de, Allah'ın haram kıldığı şey gibidir."
Zeyd b. Erkam'dan (radiyallahu anh); "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Şüphesiz Ben size kendisine sarıldıkça asla sapmayacağınız (iki) şey bırakıyorum. Biri; ötekinden daha büyük ve gökyüzünden yeryüzüne uzanan bir ip niteliğinde olan Allah'ın Kitâbı, diğeri; Ehl-i Beyt'im olan yakınlarım.
Bunlar Havz(uma) gelinceye dek birbirinden ayrılmayacaklar. Bunlar hakkında Benden sonra ne yapacağınıza iyi bakıp dikkat edin!"
Bid'atlerin arttığı, dinin aslından uzaklaşıldığı, Sünnet terk edilmeye başlandığı zaman ümmetin fesada düştüğü zamandır:
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Ümmetimin fesadı döneminde Sünnet'ime sarılan şehid ecri alır."
Ehl-i Beyt'in hayatı Allah Resûlü'nün sünneti üzeredir. Resûlullah'ın (s.a.a.) Sünnet'ine ters düşmek istemeyen, şehit sevabına, makamına erişmek isteyen İslamiyet'i Ehl-i Beyt'in yaşadığı şekilde yaşamalıdır. Bu yaşantı içinde yer almayan zikrullah ile ilgili bid'atlerden uzak durmalıdır." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Sonra sağına ve soluna da çizgiler çizdi ve şöyle buyurdu: 'İşte bunlar da, her biri üzerinde Şeytan'ın durup çağırdığı yollardır.'
Sonra da, 'Bu dosdoğru olan yoluma uyun, sizi Allah yolundan ayrı düşürecek olan yollara uymayın' âyetini okudu."
Allah'ın yolu, sırat-ı müstakim; Resûlünün ve Ehl-i Beyt'inin yoludur. Resûlü'nün ve Ehl-i Beyt'inin İslam'ı yaşayışının dışında yol aramak dinde bir şeyler icat etmektir ki, buna bid'at denir.
Kitabullah'a ve Sünnet'e ters düşen davranışları icat edene, bunları uygulayana "bidatehli" denir ki, bunlar Allah'a isyan edenlerdir; bunlara itaat edilmez, yolundan gidilmez.
İbn Mes'ûd'dan, "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 'Benden sonra başınıza bazı adamlar geçecek; Sünnet'i söndürüp bid'atle amel edeceklerdir. Namazı da vaktinde kılmayacaklardır.'
Dedim ki: 'Ey Allah Resûlü! Onlara yetişirsem ne yapayım?'
'Ey Ümmü Abd! Ne yapacağını Bana mı soruyorsun? Allah'a isyan edene itaat edilmez.'"
Onlar tevbe etseler dahi tevbeleri de, ibâdetleride kabul değildir. Çünkü o bid'ati sebebiyle İslam dairesinden çıkmıştır.
Huzeyfe'den (radiyallahu anh); "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Allah, bid'at sahibinin ne orucunu, ne namazını, ne zekâtını, ne haccını, ne umresini, ne cihadını, ne tevbesini ve ne de fidyesini kabul etmez. O, İslam'dan hamurdan çıkan kıl gibi çıkar."
Bid'at ehlini koruyup, kollamak ona tâbi olmak bid'at ehli olmak gibidir ve Allah'ın lanetine uğramaya sebeptir.
Kays b. Ubâde'den, "Ben ve Eşter, Ali'nin yanına gittik, dedik ki: 'Allah Resûlü diğer insanlara söylemediği bir şeyi sana (özel olarak) söyledi mi?'
'Hayır; ancak bunda (sahifede) olanları bana özel olarak söylemiştir' dedi, kılıcının kabzasından bir sahife (yazı) çıkardı.
Baktık ki içinde şu yazılıydı: Mü'minlerin kanları eşittir. Onlar kendilerinden olmayanlara karşı bir güçtür. Rütbece en aşağı olanları bile onların zimmetine koşar. (Yani verdikleri sözü onlar nâmına yerine getirir.) Dikkat edin; kâfire karşı mü'min (kısasen) öldürülmez. Verdiği süre içerisinde muâhid (zimmet ehli) de öldürülmez. Kim bir bid›at uydurursa vebali onadır; kim de bid'atçıyı himâye edip kollarsa Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onun üzerine olsun."
Bu nedenle bid'at ehline tâbi olmak hususunda uyanık olmalı Allah'ın ipine sımsıkı sarılmalıdır. Allah'ın sağlam ipi, Kur'ân, Resûlünün sünneti, Ehl-i Beyt'i ve O'nun yolundan giden, görüldüklerinde Allah'ı hatırlatan gerçek Hak dostlarıdır.
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Yakındır; sedirine (koltuğuna) yaslanıp oturan bir adama Benim hadisim ulaşacak ve o, şöyle diyecek: 'Aramızda Allah'ın Kitabı vardır. Onun içinde helal olarak bulduğumuzu helal sayar, haram olarak gördüğümüzü de haram sayarız.'
Oysa (zavallı bilmiyor ki), Allah Resûlü'nün (sallallahu aleyhi ve âlihi) haram kıldığı şey de, Allah'ın haram kıldığı şey gibidir."
Zeyd b. Erkam'dan (radiyallahu anh); "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Şüphesiz Ben size kendisine sarıldıkça asla sapmayacağınız (iki) şey bırakıyorum. Biri; ötekinden daha büyük ve gökyüzünden yeryüzüne uzanan bir ip niteliğinde olan Allah'ın Kitâbı, diğeri; Ehl-i Beyt'im olan yakınlarım.
Bunlar Havz(uma) gelinceye dek birbirinden ayrılmayacaklar. Bunlar hakkında Benden sonra ne yapacağınıza iyi bakıp dikkat edin!"
Bid'atlerin arttığı, dinin aslından uzaklaşıldığı, Sünnet terk edilmeye başlandığı zaman ümmetin fesada düştüğü zamandır:
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Ümmetimin fesadı döneminde Sünnet'ime sarılan şehid ecri alır."
Ehl-i Beyt'in hayatı Allah Resûlü'nün sünneti üzeredir. Resûlullah'ın (s.a.a.) Sünnet'ine ters düşmek istemeyen, şehit sevabına, makamına erişmek isteyen İslamiyet'i Ehl-i Beyt'in yaşadığı şekilde yaşamalıdır. Bu yaşantı içinde yer almayan zikrullah ile ilgili bid'atlerden uzak durmalıdır." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.