'O, Allah'ın kılıçlarından bir kılıçtır'
Hz. Ali (a.s.), Malik Eşter'i Mısır'a vali tayin ettiğinde, onun hakkında Mısırlılara şöyle buyurdu: "Onu dinleyin, hakka uygun olan emrine itaat edin. O, Allah'ın kılıçlarından bir kılıçtır; ağzı körelmez, vurduğunda da iz bırakır. O emrim olmadıkça ne geri kalır, ne ileri gider, ne acele eder ve ne de geciktirir".
25.08.2016 00:00:00
Hz. Ali (a.s.), Malik Eşter'i Mısır'a vali tayin ettiği zaman, Mısır halkına yazdığı mektupta şöyle buyurdu:
"Allah'ın kulu, mü'minlerin emiri Ali'den Allah'a isyan edildiği, hakkın yok edildiği, zulüm ve işkence çadırının iyi-kötü, mukim-yolcu herkesin başına kurulduğu, marufla amel edip rahatlamanın, münkerden uzaklaşmanın mümkün olmadığı bir çağda, Allah rızası için öfkelenen topluma.
Size Allah'ın kullarından; korku günlerinde uyumayan, korkulu dönemlerde ihtiyatı elinden bırakmayan, kötülük işleyenlere ateşten de çetin olan bir kulu gönderiyorum. O Mezhic boyundan Malik b. El-Haris'dir. Onu dinleyin, hakka uygun olan emrine itaat edin. O, Allah'ın kılıçlarından bir kılıçtır; ağzı körelmez, vurduğunda da iz bırakır. Eğer toplu olarak hareket etmenizi emrederse harekete geçin, kalıp direnmenizi emrederse kalıp direnin. Çünkü O emrim olmadıkça ne geri kalır, ne ileri gider, ne acele eder ve ne de geciktirir. O sizin hayrınızı istediğinden ve düşmanınıza karşı da şiddetli olduğundan dolayı (kendisine ihtiyacım olduğu halde size göndermekle) sizi kendime tercih ettim."
***
Amr b. As'a yazdığı mektupta da şöyle buyurmuştur:
"Gerçekten sen dinini; sapıklığı aşikâr, perdesi açılıp ayıbı görünen bir kimsenin dünyasına uydurdun. O, meclisindeki saygın kimseleri ayıplar, yumuşak huylu kimseleri de sefih olarak değerlendirir. Aslanın avladığı avın artığını yemek isteyen köpeğin, onun peşinden gidip pençesine göz diktiği gibi (sen de Muaviye'nin) peşinden gittin ve ihsanını diledin. Önüne bir parça atmasını umarak hem dinini, hem de dünyanı kaybettin. Oysa hakka sarılıp bağlanmış olsaydın istediğine kavuşurdun. Allah bana güç verir ve desteklerse seni ve Ebu Süfyan'ın oğlunu yaptıklarınızdan dolayı cezalandıracağım. Eğer bundan aciz olursam ve siz sağ kalırsanız, önünüzdeki ceza sizin için daha kötüdür."
***
Hz. Ali (a.s.), memurlarından birine yazdığı mektupta ise şöyle buyurmuştur:
"Yaptığın bazı işler bana bildirildi. Eğer bunları yaptıysan Rabbinin gazabına, hoşnutsuzluğuna uğradın, İmam'ına isyan edip, emanetine hıyanette bulundun demektir.
Bana, arzın üzerinde ne varsa soyduğunu, ayaklarının altında ne varsa aldığını, elinde bulunanı yediğini söylediler. Hesabını hemen bana bildir ve bil ki Allah'ın hesap sorması insanlarınkinden daha büyüktür."
(Nehcü'l-Belağa'dan?)
"Allah'ın kulu, mü'minlerin emiri Ali'den Allah'a isyan edildiği, hakkın yok edildiği, zulüm ve işkence çadırının iyi-kötü, mukim-yolcu herkesin başına kurulduğu, marufla amel edip rahatlamanın, münkerden uzaklaşmanın mümkün olmadığı bir çağda, Allah rızası için öfkelenen topluma.
Size Allah'ın kullarından; korku günlerinde uyumayan, korkulu dönemlerde ihtiyatı elinden bırakmayan, kötülük işleyenlere ateşten de çetin olan bir kulu gönderiyorum. O Mezhic boyundan Malik b. El-Haris'dir. Onu dinleyin, hakka uygun olan emrine itaat edin. O, Allah'ın kılıçlarından bir kılıçtır; ağzı körelmez, vurduğunda da iz bırakır. Eğer toplu olarak hareket etmenizi emrederse harekete geçin, kalıp direnmenizi emrederse kalıp direnin. Çünkü O emrim olmadıkça ne geri kalır, ne ileri gider, ne acele eder ve ne de geciktirir. O sizin hayrınızı istediğinden ve düşmanınıza karşı da şiddetli olduğundan dolayı (kendisine ihtiyacım olduğu halde size göndermekle) sizi kendime tercih ettim."
***
Amr b. As'a yazdığı mektupta da şöyle buyurmuştur:
"Gerçekten sen dinini; sapıklığı aşikâr, perdesi açılıp ayıbı görünen bir kimsenin dünyasına uydurdun. O, meclisindeki saygın kimseleri ayıplar, yumuşak huylu kimseleri de sefih olarak değerlendirir. Aslanın avladığı avın artığını yemek isteyen köpeğin, onun peşinden gidip pençesine göz diktiği gibi (sen de Muaviye'nin) peşinden gittin ve ihsanını diledin. Önüne bir parça atmasını umarak hem dinini, hem de dünyanı kaybettin. Oysa hakka sarılıp bağlanmış olsaydın istediğine kavuşurdun. Allah bana güç verir ve desteklerse seni ve Ebu Süfyan'ın oğlunu yaptıklarınızdan dolayı cezalandıracağım. Eğer bundan aciz olursam ve siz sağ kalırsanız, önünüzdeki ceza sizin için daha kötüdür."
***
Hz. Ali (a.s.), memurlarından birine yazdığı mektupta ise şöyle buyurmuştur:
"Yaptığın bazı işler bana bildirildi. Eğer bunları yaptıysan Rabbinin gazabına, hoşnutsuzluğuna uğradın, İmam'ına isyan edip, emanetine hıyanette bulundun demektir.
Bana, arzın üzerinde ne varsa soyduğunu, ayaklarının altında ne varsa aldığını, elinde bulunanı yediğini söylediler. Hesabını hemen bana bildir ve bil ki Allah'ın hesap sorması insanlarınkinden daha büyüktür."
(Nehcü'l-Belağa'dan?)