İlhan GÜLTEKİN
"İki haftadır dış dünya sayfalarından ilk sayfanın kenar sütunlarına kadar değişik bölümlerde boy gösterdi, mutlaka gözünüze de çarpmıştır. "Soğuk savaşın tabutuna son çivi de çakılıyor, ABD ve Rusya nükleer başlıklarını karşılıklı olarak 2000'in altına çekerek nükleer savaş korkusunu da tarihe gömüyor"
... Ayrıntılar fakir değil, "Daha önce nükleer silahların sınırlanması için anlaşmalar binlerce sayfayı bulurken 22 Mayıs'ta imzalanacak anlaşma yalnızca 3 sayfa. Bu da karşılıklı güven ve globalleşmenin nerelere vardığının açık göstergesi". Ve George Bush'un duygu yüklü cümleleri, "Artık Rus-Amerikan zirvelerinde füze pazarlığı olmayacak."
Doğrusu tablo kendi başına sevindirici. Küba, Berlin-Lübnan Krizleri'nde kıyamet senaryoları ile dünyaya duyulmamış korku yaşatan iki ortağı sorumluluk duygusu çağrıştırır bir tablonun içinde görmek. Ancak olup biteni iyi okuyamazsak 12 Eylül öncesi "bu Amerikancıdır, bu Moskoftur" diye kurşun sıkan, iki merkezin bütün soğuk savaş boyunca birbirine yapmadığını kendi insanına layık gören gençlerimizin durumuna düşme tehlikesini görmek zorundayız. Nükleer kabus sona eriyor, global dünyada artık hoşgörü ve insanlık hakim olacak. Acaba sığ suların biraz ötesine geçtiğimizde gerçekler bunlar mı? Hatırlar mısınız, ABD başkanı George Bush'un görevdeki birinci yıl münasebetiyle cümlesini? "Teröre destek veren ülkelere (Türkçesi canımızı fazla sıkanlara) nükleer silah kullanabiliriz" Rusya, fazla anlatmaya gerek yok, en medeni halinde, Çeçenistan'daki görülmemiş zulümde imzası var. Ancak bu gözlemler ne derece açık ve etkileyici olsa da iki taraf arasındaki anlaşmayı bir masaya yatırmak bu arada da nükleer silahsızlanma meselesini biraz deşmek isterim.
Uluslararası gelişmeleri yakından takip edenler genelde toplumun kaymak tabakasıdır. Bu yüzden dış dünyadaki haberlerin daha el değmemiş, daha tarafsız aktarılması beklenir. Zaten gazete patronları ihale almak ya da para tarafsız aktarılması beklenir. Zaten gazete patronları ihale almak ya da para koparmak dertleri olmadığından dış haber derleyenleri biraz daha başıboş bırakır hareket serbestliği tanır. Hal böyle iken ajanslar da dahil birçok haber kaynağından tarafgir ve bazen kasıtıl yanlış denebilcek haberler şaşılacak kadar çoktur. Bu konuya neden girdim? Yazının başından beri bahsettiğim nükleersilah indirimi anlaşması bir örnekte ondan. Bugün Bush ve Putin'in imza koyacağı belge koca bir hiç. Ve bu bilgiye Türk basının olduğu gibi dünya basınında da ulaşmam kolay olmadı. Üç sayfalık silah indirimi anlaşması imzalancak haberini duyduğumda hemen araştırmaya giriştim. Silah indirimi ve denetimi konsunu iyi bilirim. Alabildiğine teknik ayrıntı dolu bir konudur. "Taraflar, kim, nerede, kaç gözlemci bulundurabilecek, silahlar nasıl yok edilecek?"ten başlayan binlerce teknik ayrıntıyı cevaplandırmadan yapılacak bir anlaşmanın, hiçbir hükmü olmaz. İyiniyet ancak bu ayrıntılarda çıkması muhtemel kavgaları tatlıya bağlamaya yarar, çoğu zaman buna da yetmez. Hatırlayın; Irak, iyiniyetten çok daha ikna edici bir demokles kılıcına, savaş tehditine rağmen silah denetimindeki keyfiliğe sabredememişti. Denetim gerektirmeyen bir silah anlaşması, bunu çocuklarınıza masal diye olsun anlatmayın.
"İki haftadır dış dünya sayfalarından ilk sayfanın kenar sütunlarına kadar değişik bölümlerde boy gösterdi, mutlaka gözünüze de çarpmıştır. "Soğuk savaşın tabutuna son çivi de çakılıyor, ABD ve Rusya nükleer başlıklarını karşılıklı olarak 2000'in altına çekerek nükleer savaş korkusunu da tarihe gömüyor"
... Ayrıntılar fakir değil, "Daha önce nükleer silahların sınırlanması için anlaşmalar binlerce sayfayı bulurken 22 Mayıs'ta imzalanacak anlaşma yalnızca 3 sayfa. Bu da karşılıklı güven ve globalleşmenin nerelere vardığının açık göstergesi". Ve George Bush'un duygu yüklü cümleleri, "Artık Rus-Amerikan zirvelerinde füze pazarlığı olmayacak."
Doğrusu tablo kendi başına sevindirici. Küba, Berlin-Lübnan Krizleri'nde kıyamet senaryoları ile dünyaya duyulmamış korku yaşatan iki ortağı sorumluluk duygusu çağrıştırır bir tablonun içinde görmek. Ancak olup biteni iyi okuyamazsak 12 Eylül öncesi "bu Amerikancıdır, bu Moskoftur" diye kurşun sıkan, iki merkezin bütün soğuk savaş boyunca birbirine yapmadığını kendi insanına layık gören gençlerimizin durumuna düşme tehlikesini görmek zorundayız. Nükleer kabus sona eriyor, global dünyada artık hoşgörü ve insanlık hakim olacak. Acaba sığ suların biraz ötesine geçtiğimizde gerçekler bunlar mı? Hatırlar mısınız, ABD başkanı George Bush'un görevdeki birinci yıl münasebetiyle cümlesini? "Teröre destek veren ülkelere (Türkçesi canımızı fazla sıkanlara) nükleer silah kullanabiliriz" Rusya, fazla anlatmaya gerek yok, en medeni halinde, Çeçenistan'daki görülmemiş zulümde imzası var. Ancak bu gözlemler ne derece açık ve etkileyici olsa da iki taraf arasındaki anlaşmayı bir masaya yatırmak bu arada da nükleer silahsızlanma meselesini biraz deşmek isterim.
Uluslararası gelişmeleri yakından takip edenler genelde toplumun kaymak tabakasıdır. Bu yüzden dış dünyadaki haberlerin daha el değmemiş, daha tarafsız aktarılması beklenir. Zaten gazete patronları ihale almak ya da para tarafsız aktarılması beklenir. Zaten gazete patronları ihale almak ya da para koparmak dertleri olmadığından dış haber derleyenleri biraz daha başıboş bırakır hareket serbestliği tanır. Hal böyle iken ajanslar da dahil birçok haber kaynağından tarafgir ve bazen kasıtıl yanlış denebilcek haberler şaşılacak kadar çoktur. Bu konuya neden girdim? Yazının başından beri bahsettiğim nükleersilah indirimi anlaşması bir örnekte ondan. Bugün Bush ve Putin'in imza koyacağı belge koca bir hiç. Ve bu bilgiye Türk basının olduğu gibi dünya basınında da ulaşmam kolay olmadı. Üç sayfalık silah indirimi anlaşması imzalancak haberini duyduğumda hemen araştırmaya giriştim. Silah indirimi ve denetimi konsunu iyi bilirim. Alabildiğine teknik ayrıntı dolu bir konudur. "Taraflar, kim, nerede, kaç gözlemci bulundurabilecek, silahlar nasıl yok edilecek?"ten başlayan binlerce teknik ayrıntıyı cevaplandırmadan yapılacak bir anlaşmanın, hiçbir hükmü olmaz. İyiniyet ancak bu ayrıntılarda çıkması muhtemel kavgaları tatlıya bağlamaya yarar, çoğu zaman buna da yetmez. Hatırlayın; Irak, iyiniyetten çok daha ikna edici bir demokles kılıcına, savaş tehditine rağmen silah denetimindeki keyfiliğe sabredememişti. Denetim gerektirmeyen bir silah anlaşması, bunu çocuklarınıza masal diye olsun anlatmayın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.