AB'nin Müzakere Çerçeve Belgesi'nde bayram yapacak bir şey var mıydı? Müzakere Çerçeve Belgesi, 17 Aralık metninden çok daha rizikolu. "Hazmetme" ve "AB'ye güçlü bağlarla bağlanma" gibi kavramlarla Türkiye'ye özel statü verilmesini isteyenleri tatmin için özel statüye açık hale getirilmiş bir belge.
Yeni ne var?AB'nin Türkiye ile ilgili kabul ettiği her yeni belgede mutlaka ek şartlara yer veriliyor. Yeni bir toplantı, aynı zamanda yeni bir şart ya da şartlar demek...3 Ekim günkü toplantıdan da böylesine bir şart çıktı. Hem de ağır mı ağır... Bu şarta göre, Avrupa Parlamentosu'nun almış olduğu kararlar da bağlayıcı hale getiriliyor. Bunun sonucunda ne mi olacak? Hemen açalım... 28 Eylül'de Avrupa Parlamentosu, Türkiye'den açık bir şekilde 'sözde Ermeni soykırımı' iddialarını tanımasını talep etti. Bu talep, 3 Ekim öncesinde bağlayıcı değildi. Ancak şimdi bağlayıcı olacak... Avrupa Parlamentosu'nun "Ruhban okulunu açın, Patrik'in ekümenikliğini tanıyın, Kıbrıs'tan Türk askerleri çekilsin" gibi benzer kararları bulunuyor. Bunlar iç belge kabul edilen geçen yılki Etki Raporu da bağlayıcı hale gelmiş... Fırat ve Dicle sularının uluslararası yönetime devri gibi tasarılar da kesinleşiyor.
İmtiyazlı ortaklığın dik alasıAvusturya o abes "İmtiyazlı ortaklık" dayatmasından vazgeçti. Ancak "Türkiye'nin üyeliği için AB'nin hazmetme kapasitesine bakılır" dayatmasından vazgeçmedi. Bu madde Çerçeve Belgesi'ne girdi. Siz 10 yıl, 20 yıl boyunca bütün reformları yaptınız, bütün tavizleri verdiniz diyelim... Avrupa Birliği, "Yaptığın ikramlar için sağ ol ama benim kapasitem seni almaya müsait değil" diyerek sizi bekleme odasında çürütmeye devam edecek. Siz "Hayır senin kapasiten yeterli" diyemiyorsunuz.. Çünkü hazmetme kabiliyetinin ölçüleri konulmuş değil. Avusturya Başbakanı, önceki gün Türkiye'nin üyeliği konusunda Fransızlar gibi kendilerinin de referandum yapacağını müjdeledi... Üye olabilme ihtimalimize karşı bütün kapı aralıklarını bir bir kapattılar...Bu alışverişte "müzakerelere başladık" fiyakasından başka ne aldık, bilen var mı?
Yeni ne var?AB'nin Türkiye ile ilgili kabul ettiği her yeni belgede mutlaka ek şartlara yer veriliyor. Yeni bir toplantı, aynı zamanda yeni bir şart ya da şartlar demek...3 Ekim günkü toplantıdan da böylesine bir şart çıktı. Hem de ağır mı ağır... Bu şarta göre, Avrupa Parlamentosu'nun almış olduğu kararlar da bağlayıcı hale getiriliyor. Bunun sonucunda ne mi olacak? Hemen açalım... 28 Eylül'de Avrupa Parlamentosu, Türkiye'den açık bir şekilde 'sözde Ermeni soykırımı' iddialarını tanımasını talep etti. Bu talep, 3 Ekim öncesinde bağlayıcı değildi. Ancak şimdi bağlayıcı olacak... Avrupa Parlamentosu'nun "Ruhban okulunu açın, Patrik'in ekümenikliğini tanıyın, Kıbrıs'tan Türk askerleri çekilsin" gibi benzer kararları bulunuyor. Bunlar iç belge kabul edilen geçen yılki Etki Raporu da bağlayıcı hale gelmiş... Fırat ve Dicle sularının uluslararası yönetime devri gibi tasarılar da kesinleşiyor.
İmtiyazlı ortaklığın dik alasıAvusturya o abes "İmtiyazlı ortaklık" dayatmasından vazgeçti. Ancak "Türkiye'nin üyeliği için AB'nin hazmetme kapasitesine bakılır" dayatmasından vazgeçmedi. Bu madde Çerçeve Belgesi'ne girdi. Siz 10 yıl, 20 yıl boyunca bütün reformları yaptınız, bütün tavizleri verdiniz diyelim... Avrupa Birliği, "Yaptığın ikramlar için sağ ol ama benim kapasitem seni almaya müsait değil" diyerek sizi bekleme odasında çürütmeye devam edecek. Siz "Hayır senin kapasiten yeterli" diyemiyorsunuz.. Çünkü hazmetme kabiliyetinin ölçüleri konulmuş değil. Avusturya Başbakanı, önceki gün Türkiye'nin üyeliği konusunda Fransızlar gibi kendilerinin de referandum yapacağını müjdeledi... Üye olabilme ihtimalimize karşı bütün kapı aralıklarını bir bir kapattılar...Bu alışverişte "müzakerelere başladık" fiyakasından başka ne aldık, bilen var mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.