MİSAFİR KALEM
Aysel ALTUNTAŞHiç farkettik mi mutlu olmak için sarıldığımız sebepler bizi daha çok mutsuz ediyor. Rabbimizin verdiği sonsuz nimetler içinde mutlu olmak varken kıymetini bilmiyoruz, gözlerimizin renğiyle uğraşırken gördüğümüze şükretmiyoruz, burnumuzu değiştirmeye çalışırken kokuyu hissettiğimizi anlamıyoruz, şükür lazım gelirken isyana gidiyoruz. Peki ne olacak bizim halimiz. Oysa mutlu olmak için öyle çok sebeplerimiz var ki ama onları görecek göz, anlayacak kalp lazım. Kriz oldu sofra çeşidimiz teke indi diye hüzünlenirken Peygamber (sav) sünnetine uydum diye mutlu olamıyoruz. Yağmur yağdı çamurlaşma olduğunda kızdığımızda gökten bereket, rahmet yağıyor diyemiyoruz, kar yağdığında oflamaları yaparken ailemle sıcak yuvamda oturuyorum bunu bulamayan da var diyemiyoruz. Peki ne olacak bizim halimiz. İşte insan elini değdirdiği her şeyi ve yeri kirletiyor. Ya biz ne zaman mutlu olacağız. Hangi şartler yerine gelrise; üniversiteyi kazanınca mı, yeni bir işe girince mi, yeni bir ev alınca mı, illa onunla bir yuva kurunca mı... Peki mümine hiç asık surat yakışıyor mu? Eğer biz bulunduğumuz şartlar içinde mutlu olmayı beceremezsek hiç bir zaman mutlu olamayız. Devamlı bir şeylere bağlar o zamanı bekleriz ve ömrümüz de böylece geçip gider hiç farkında bile olmayız. Belki de beklemekle mutlu oluyoruzdur. Rabbini bilen, tanıyan, peygamberini seven insan devamlı mutlu olandır. Çünkü biliyordur ki kendisini seven bir Rabbi var, ona şefaat edecek bir peygamberi var. Biliyor ki hata ettiğinde samimiyetle tövbe etse onu bağışlayacak. Peygamberimiz "seven sevdiğiyle beraberdir" diyerek mümine en güzel mutluluk mesajını vermiştir.
Mutlu olan insan kendisiyle barışık olandır. Çevresine devamlı pozitif enerji yayar ve yanına gelenleri de mutlu eder. Hiç mutsuz bir insanın yanına gitmek sizi mutlu eder mi, ya da bunu istermisiniz? Peygamberimiz cehalet içindeki Arap Yarımadasıyla boğuşurken, Rabbinin sevgisi olmasaydı dişi kırıldığında bile mutlu olabilir miydi? İyi şartlarda mutlu olmak her kişinin harcı ama zor şartlarda mutlu olmak er kişinin harcıdır. Dünyalık ihtiyaçlar tabii ki mutluluk için birer aracı olabilirler ama 15 saniyede yok olabilirler de. O yüzden kalıcı mutluluk Rabbiyle konuşan, anlaşan, peygamberini takip eden kişilerde bulunur ve onların hakkıdır. Siz bu hakkı kendinizde bulabiliyor musunuz?
Aysel ALTUNTAŞHiç farkettik mi mutlu olmak için sarıldığımız sebepler bizi daha çok mutsuz ediyor. Rabbimizin verdiği sonsuz nimetler içinde mutlu olmak varken kıymetini bilmiyoruz, gözlerimizin renğiyle uğraşırken gördüğümüze şükretmiyoruz, burnumuzu değiştirmeye çalışırken kokuyu hissettiğimizi anlamıyoruz, şükür lazım gelirken isyana gidiyoruz. Peki ne olacak bizim halimiz. Oysa mutlu olmak için öyle çok sebeplerimiz var ki ama onları görecek göz, anlayacak kalp lazım. Kriz oldu sofra çeşidimiz teke indi diye hüzünlenirken Peygamber (sav) sünnetine uydum diye mutlu olamıyoruz. Yağmur yağdı çamurlaşma olduğunda kızdığımızda gökten bereket, rahmet yağıyor diyemiyoruz, kar yağdığında oflamaları yaparken ailemle sıcak yuvamda oturuyorum bunu bulamayan da var diyemiyoruz. Peki ne olacak bizim halimiz. İşte insan elini değdirdiği her şeyi ve yeri kirletiyor. Ya biz ne zaman mutlu olacağız. Hangi şartler yerine gelrise; üniversiteyi kazanınca mı, yeni bir işe girince mi, yeni bir ev alınca mı, illa onunla bir yuva kurunca mı... Peki mümine hiç asık surat yakışıyor mu? Eğer biz bulunduğumuz şartlar içinde mutlu olmayı beceremezsek hiç bir zaman mutlu olamayız. Devamlı bir şeylere bağlar o zamanı bekleriz ve ömrümüz de böylece geçip gider hiç farkında bile olmayız. Belki de beklemekle mutlu oluyoruzdur. Rabbini bilen, tanıyan, peygamberini seven insan devamlı mutlu olandır. Çünkü biliyordur ki kendisini seven bir Rabbi var, ona şefaat edecek bir peygamberi var. Biliyor ki hata ettiğinde samimiyetle tövbe etse onu bağışlayacak. Peygamberimiz "seven sevdiğiyle beraberdir" diyerek mümine en güzel mutluluk mesajını vermiştir.
Mutlu olan insan kendisiyle barışık olandır. Çevresine devamlı pozitif enerji yayar ve yanına gelenleri de mutlu eder. Hiç mutsuz bir insanın yanına gitmek sizi mutlu eder mi, ya da bunu istermisiniz? Peygamberimiz cehalet içindeki Arap Yarımadasıyla boğuşurken, Rabbinin sevgisi olmasaydı dişi kırıldığında bile mutlu olabilir miydi? İyi şartlarda mutlu olmak her kişinin harcı ama zor şartlarda mutlu olmak er kişinin harcıdır. Dünyalık ihtiyaçlar tabii ki mutluluk için birer aracı olabilirler ama 15 saniyede yok olabilirler de. O yüzden kalıcı mutluluk Rabbiyle konuşan, anlaşan, peygamberini takip eden kişilerde bulunur ve onların hakkıdır. Siz bu hakkı kendinizde bulabiliyor musunuz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.