Atatürk'ün Türk inkılabında laiklik, din ile devlet işlerinin ayrılması olarak kabul edilir.
Büyük önder bu büyük inkılabıyla esasen, siyasallaşarak İslami kimliğe büründürülmüş olan Emevi kökenli din dışı anlayışlardan Müslüman Türk milletini kurtardı.
İslamiyet'le hiçbir ilgisi olmayan Emevi din anlayışı, yeni devletin can düşmanı olarak karşısında duruyordu.
Atatürk Türk milletini geri bıraktıran bu sapkın anlayışların yerine gerçek İslam'ın konmasını istiyordu.
Bunu ise şöyle açıklıyordu:
"Türk milleti daha dindar olmalıdır. Yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır, demek istiyorum.
Dinimize, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum. Şuura muhalif, terakkiye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor.
Hâlbuki Türkiye'ye istiklalini veren bu Asya milleti içinde daha karışık, suni, batıl inanışlardan ibaret bir din daha vardır.
Fakat cahiller, bu acizler sırası gelince aydınlanacaklardır. Eğer ışığa yaklaşmazlarsa kendilerini mahv ve mahkûm etmişler demektir. Onları kurtaracağız."
Atatürk'ün inandığı İslamiyet'te akıl ve ilerleme karşıtı olan hiçbir şey yoktu. Müslümanlık; akıl, mantık, bilim ve bilgiye uyumluluk içinde olan, 'doğal bir din'di.
Günümüzde Batı'nın değişimini, gelişimini ve modern medeniyetini sağlayan bütün bilimsel eserler, Müslüman Türk ekolünün ürünüdür.
İşte Batının laikliği ile Türk laikliğinin arasındaki en temel fark da buradadır. Batı Türklerin bilim anlayışını alarak, Katolik kilisesinin karşısında laik bir sistem oluşturmuştur.
Atatürk ise Türklerin bilim anlayışı ile birlikte gerçek İslam anlayışını da temel alarak laik sistemi aşan köklü bir inkılap yapmıştır.
Batı'daki laikler, dünya görüşü ve maddiyatı esas alırlar, manevi hayatı ise dışlarlar.
Oysa Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesinde bu ayrım yoktur.
Aksine, milli ve manevi bütünlüğü içeren, insana, akla ve bilime dayanan bir dünya görüşü esas alınmıştır.
Gerçekte Orta Asya kaynaklı olan dünyevî, modern bilimsel zihniyet, buradan bütün Müslüman coğrafyasına, oradan da Avrupa'ya geçmiştir.
İşte Atatürk'ün kurduğu devletin ve medeniyetin dayandığı dünya görüşünün özünü de bu "bilimsel zihniyet ve gerçek İslamiyet" oluşturuyordu.
Hiç kimse Türk milletinin namusunu kurtaran Mustafa Kemal Atatürk'ten daha dindar değildi.
Eğer halen daha ve tüm iç ve dış kumpaslara rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak ayakta kalmayı başarabilmiş isek, bunu ulu önderin, Ehl-i Beyt nefesi ile temellendirdiği ve taçlandırdığı devrimlere borçluyuz.
O'nu sevmeyen asla Müslüman olamaz!
- Anayasa değil, kafalar değişmeli! / 07.01.2025
- 23 yıldır milleti silkeliyorlar! / 02.01.2025
- ‘Kürtçe’ diye bir dil yoktur / 01.01.2025
- Lanet olsun Emevilere! / 31.12.2024
- Atatürk’e kılıç çekeni Allah affetmez! / 30.12.2024
- Asgari ücretlinin ruhuna el Fatiha / 26.12.2024
- Atatürk’ün kurduğu fabrikalar nerede? / 24.12.2024
- Bize Atatürk yeter / 23.12.2024
- Bize Atatürk yeter / 23.12.2024